”Enerji bağımsızlığı savaşını kazanmak gerekiyor”

VI. Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu Sonuç Bildirisi açıklandı.

4 Şubat 2012

VI. Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu Sonuç Bildirisi

TMMOB Makina Mühendisleri Odası adına Kayseri Şube yürütücülüğünde düzenlenen VI. Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, 21–22 Ekim 2011 tarihlerinde Kayseri Hilton Otelde; ETKB, EPDK, EİE, TÜBİTAK, Pankobirlik, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Halk Bankası, Kalkınma Bankası, KOSGEB gibi kurumsal katılımlar dahil yaklaşık 1.200 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda akademisyenler, uzmanlar, kurum ve kuruluşlar tarafından 11 oturumda 71 bildiri sunulmuş, “Yenilenebilir Enerji Yasasının Enerji Yatırımları ve Ekipmanlarının Yerli Üretimi Konusunda Yarattığı İmkânlar” paneli düzenlenmiştir.

Dünya yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneliyor

Dünyada son yıllarda yaşanan birçok gelişme doğrudan ve dolaylı olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının teknolojileri, bu kaynaklardan enerji üretim maliyetleri ve piyasa payları üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Geçtiğimiz yıl dünya çapındaki bazı kazalar ve olaylar fosil enerji kaynaklarına ve hatta nükleer enerjiye yüksek bağımlılığın; güvenlik, ekonomi ve insani maliyetlere etkisini bir kez daha ortaya koymuş; nükleerin tedrici olarak devreden çıkarılması alternatifi ve açığın kapatılmasında dikkatler yine yenilenebilir kaynaklara dönmüş durumdadır.

Türkiye zengin potansiyele sahip

Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin potansiyele sahiptir: Hidrolik kaynaklar potansiyeli 35000 MW (135 Milyar kWh/yıl elektrik üretimi), rüzgar enerjisi potansiyeli 48000 MW (130 Milyar kWh/yıl elektrik), jeotermal potansiyel 31500 MW ( bu potansiyelin 600 MW’ı elektrik üretimine uygun), biyokütle 8,8 MTEP (1,3 Milyar kWh/yıl-elektrik) ve güneş enerjisinde 80 MTEP’dir (380 Milyar kWh/yıl-elektrik). 2010 yılında 210,18 Milyar kWh olarak gerçekleşen toplam elektrik üretiminin % 24,5’i hidrolik, % 1,35’i rüzgar, % 0,47’si jeotermal kaynaklardan karşılanmıştır.

Enerji bağımsızlığı savaşını kazanmak gerekiyor

Önemli bir bölümü değerlendirilmeyi bekleyen yenilenebilir enerji kaynakları potansiyelinın Türkiye’nin enerji bağımsızlığında önemli bir rol üstleneceği kesindir. Enerji bağımsızlığı savaşını kazanmak Türkiye’nin önündeki önemli bir görevdir. Enerji ithalatı ve ithal teknoloji bağımlılığı, Türkiye’nin dış ticaret dengesi üzerinde olumsuz etki yaratan en önemli faktörlerdir. Bu alana müdahale gereklidir. Mutlaka stratejik bir yaklaşım ortaya konulmalı, her bir kaynak için verimlilik standartları belirlenmeli ve kabul edilebilecek alt limitler belirlenmelidir.

Yerli teknoloji ve mühendislik geliştirilmeli

Yenilenebilir enerji üzerine üniversiteler ve teknoloji bölgelerinde birçok araştırma, ürün projesi, tez ve araştırma çalışmaları yürütülmektedir. Bu çalışmalarda teknolojik seviye genellikle yetersizdir. Yerli üretim sanayi, dünya çapında kabul edilebilir ürün geliştirme yönünden zayıftır. Mesleki eğitim, belgelendirme, değerlendirme, uygulamaya yönelik koordinasyon yoktur. Kullanılacak teknoloji asgari verimi (türbin verimi, panel verimi, sistem verimi v.b.) göz önüne alınarak dünyada kullanılan iyi/verimli teknolojilerin Türkiye’ye adaptasyonu özendirilmelidir. Enerji sektörüne makine ekipman üreten sanayilerin kümelenmesi teşvik edilmeli ve rekabet öncesi işbirliği ağları geliştirilmelidir.

EPDK analizlerine göre Türkiye’nin 2010–2030 döneminde önemli bir bölümü yenilenebilir enerji olan enerji yatırımı ihtiyacı 225–280 milyar dolardır. Bu büyük tutarın azami bölümünün yurt içinde kalabilmesi için enerji üretim ekipmanlarının yerli üretiminin yanı sıra, yatırımlarda ihtiyaç duyulan tasarım, avan ve detay mühendislik, teknik işgücü ve müteahhitlik hizmetlerinin yerli kuruluşlarca yurt içinden karşılanması esas olmalıdır. Ülkemizde yeterli ve donanımlı teknik eleman ve işgücü bulunmasına rağmen projelendirme ve tasarım konularında yabancı firmalara büyük bedeller ödendiği, özellikle hidroelektrik enerji santrallerinin elektromekanik teçhizat bedeli olan % 18 ile % 26 arası bir bedelin proje ve tasarım ücreti olarak yabancı firmalara verildiği, bu tutarların enerji yatırımları içinde milyarlarca dolara ulaştığı dikkate alınarak, bu durumun aşılması için üniversite ve sanayi işbirliği ile proje-tasarım konularında çalışılmalıdır.

Kamu yönlendirici olmalı

TÜBİTAK, üniversiteler, üretici sanayi kuruluşları, meslek örgütlerinin katılımıyla; rüzgar türbinleri bileşenlerinin, fotovoltaik panellerin, yoğunlaştırmalı güneş elektrik üretim sistemleri bileşenlerinin, jeotermal ve biyokütle ekipmanlarının, hidrolik türbinlerin, kazanların yurt içinde üretimini öngören strateji ve planlar geliştirilmelidir. Kamu enerji sektöründe yenilikçi bir organizasyonla yol gösterici ve yönlendirici olmalıdır.

Son zamanlarda uluslararası finans kuruluşlarının özelikle yenilenebilir enerji için Türkiye’ye sundukları cazip finansman olanaklarının arkasında yeni bir “teknoloji pazarı” yaratma ve bu pazara gelişmiş ülkelerde imal edilen ürün ve ekipmanları satma düşüncesinin bulunduğu unutulmamalıdır. Türkiye yenilenebilir potansiyeli yüksek bir ülke olarak, gerekli yatırımlar için politikasını düzenlerken bu teknoloji pazarında kendi teknolojisi ile var olmalıdır.

Teşvikler düzenlenmeli

Yerli üretimi desteklemek üzere 6094 sayılı Kanun Değişikliği ile getirilen ilave teşvikler özellikle güneş enerjisi sektörünün yeni gelişmeye başladığı ülkemizde önemlidir. Bununla birlikte yerli üretime sağlanan teşvikler, yenilenebilir enerjiden elektrik üretiminin yaygınlaştırılmasını sağlamaya yönelik dolaylı teşvik niteliğindedir. Daha doğrudan ve etkin teşviklere ihtiyaç duyulmaktadır. Yerli yenilenebilir enerji endüstrisinin gelişimini doğrudan destekleyecek ve imalat endüstrisi için uygun bir ortam yaratacak yerli işgücüne ödenen ücretlere vergi muafiyeti, güneş teknolojisi alıcı ve satıcılarına uygulanacak KDV veya gelir vergisi indirimleri, Ar-Ge destekleri, yerli ara malzeme ve bileşen üreticilerine uluslararası kalite ve standartta üretim yapmaları, ürünlerinin kalite ve güvenirliğini teşvik edecek uluslararası test ve sertifikasyon programlarına katılımları yönünde ilave destekler verilmelidir. Yenilenebilir enerjinin daha fazla ve hızlı olarak sisteme dahil olması için bir Ar-Ge stratejisinin de belirlenmesine ihtiyaç bulunmaktır.

HES’ler halkın hakları ve doğaya zarar vermemeli

Yatırım süreçlerinde, kamunun düzenleyici uygulamaları ve denetleyici rolü önemlidir. Son günlerde HES’lerde yaşandığı üzere, bölge halkının haklarına ve yararlarına tecavüz eden, doğal çevreyi suiistimal eden ve tarımsal alanları, sit alanlarını, meraları, orman alanlarını yok eden girişimlerin yarattığı problemlerin halkın ve doğanın çıkarları doğrultusunda çözümü sağlanmalıdır.

Sonuç olarak ülkemiz yetkililerini dışa bağımlı enerji politikalarından uzaklaşmaya, serbestleştirme -özelleştirmeyi değil kamusal planlama ve üretimi esas almaya, yerli kaynak kullanımına öncelik vermeye, halkın ve sanayinin üzerindeki mali yükler ile enerji maliyetlerinin düşürülmesi için gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz.