Unilever sürdürülebilir büyümeyi sağlamaya çalışıyor
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın ikinci yıl ilerleme raporu açıklandı
İklim değişikliği kaynaklı etkilerden dolayı yüz milyonlarca avroluk zararlar ile karşılaşan, birkaç yıl öncesine kadar ise çevreci örgütlerin ciddi protestolarına maruz kalan Unilever 2011’de başlattığı Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde tüm tedarik zinciri ile beraber üretim sürecinde çevreye verdiği zararı en aza indirme yönünde önemli adımlar atıyor.
İstanbul’da Unilever Sürdürülebilirlikten Sorumlu Dünya Başkanı Gail Klintworth katılımı ile düzenlenen bir toplantıda planının ikinci yıl ilerleme raporu açıklandı. Toplantıda konuşan Gail Klintworth sürdürülebilirliği yeni bir iş yapış modeli olarak benimsediklerini ve tüm faaliyetlerinin merkezine yerleştirdiklerini söylerken bunun büyümelerine önemli oranda katkıda bulunduğunu ifade etti.
Klintworth göre markaları ve ürün yenilikleri sosyal ve çevresel faydalar sağladıkça Unilever daha fazla büyürken, hammadde ve enerji gibi kaynakların yönetiminde ne kadar etkili olurlarsa işlerine ilişkin risklerin aynı oranda azaldığını ve sürdürülebilir yeniliklerle markalara yatırım yapma imkanları bulmaları mümkün oluyor.
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın 3 ana hedefi olduğunu belirten Klintworth bunları ürünlerin çevrede bıraktığı ayak izini yarıya indirmek, tarımsal hammaddelerin yüzde 100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan sağlamak ve 1 milyar insanın sağlık ve esenliklerini artırmak olarak sıraladı.
Rapordaki bilgilere göre ise Unilever’in attığı adımlar sayesinde 2008 yılından beri tüm tedarik zincirindeki tasarruf 300 milyon avro düzeyine ulaştı. Şirketin sürdürülebilir kaynaklardan elde ettiği tarımsal ham maddelerin oranı ise 2011 yılındaki yüzde 24’lük orandan 2012 yılında yüzde 36’ya yükselerek gıda emtia fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı şirketi korudu. Unilever aynı oranı 2020 yılında ise yüzde 100 seviyesine çıkarmayı hedefliyor.
‘’Unilever’in 2011 yılında iklim değişikliğinden zararı 200 milyon avro’’
Şirketin CEO’su Paul Polman geçen Nisan ayında Londra’da katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada Unilever’in yalnızca 2011 yılında iklim değişikliği kaynaklı zararının 200 milyon avro olarak gerçekleştiğini ve dünyada sürdürülebilir bir kapitalizme ihtiyaç duyulduğunu söylemişti.
Unilever 2008 yılında Greenpeace tarafından palm yağı tedariği nedeni ile Nestle ve Procter&Gamble ile birlikte palm yağı talebini karşılamak adına yağmur ormanlarının yok olmasına neden olan şirketlerden biri olarak gösterilerek protestoların hedefi haline gelmişti.
Aynı zamanda dünyanın en büyük palm yağı kullanıcısı olan Unilever, orangutan kostümlü Greenpeace eylemcileri tarafından farklı ülkelerdeki ofis binalarında gerçekleştirilen protestoların da ardından 2008 yılının Mayıs ayında yalnızca sahip oldukları sertifikalar ile ormansızlaşmaya neden olmadığını gösteren üreticilerden palm yağı alacağını açıklamıştı.
BBC tarafından 2010 yılında Endonezya’daki Unilever tedarikçilerinden birinin yağmur ormanı alanlarını yok ettiğini gösteren bir belgeselin yayınlanması sonrası ise şirket bu tedarikçisi ile olan ilişkisini noktalamıştı.
Bununla birlikte Unilever Endonezya’da çevreye zarar vermeden palm yağı üretimi yapılmasını mümkün kılacak ve şirketin ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacak 100 milyon dolarlık bir fabrika yatırımının görüşmelerini sürdürüyor.