Türkiye mutlak azaltım hedefi belirlemeli
12 Sivil Toplum Kuruluşu %35’lik azaltım hedefi çağrısında bulundu
Çağrıda Türkiye’nin halihazırda 2053 için net sıfır emisyon hedefi benimsediği hatırlatılırken, 2020 yılına göre belirlenecek %35’lik azaltım hedefine ise köklü ekonomik değişikliklere gerek olmadan, yalnızca enerji sektörüne yönelik önlem ve politika değişiklikleri ile ulaşılabileceği savunuldu.
Kuruluşlara göre bu oranda bir azaltım Türkiye’nin 2030 yılı emisyonlarının 340 milyon MtCO2e (milyon ton karbondioksit eşdeğeri) olmasını sağlayabilecek.
Türkiye’nin 2020 yılı emisyon rakamı ise 523,9 MtCO2e olarak hesaplanmıştı. Enerji kaynaklı emisyonların toplam emisyonlardaki payı %70,2 olmuştu.[1]
Çağrıdaki hedef mevcut hedefin 589 milyon ton altında
Türkiye’nin Kasım ayında gerçekleşecek 27. Taraflar Konferansı (COP27) kapsamında emisyon azaltım taahhüdünü yenilemesi gerekiyor.
Türkiye Cumhuriyeti 2015 yılı Ekim ayında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreterliği’ne ilettiği Kesin Katkılar için Ulusal Niyet Beyanı (INDC) belgesinde 2030 yılı emisyonları için 2012 yılına göre artıştan azalış taahhüdünde bulunmuştu.[2]
Belgede referans senaryoya göre 2030 yılında 1 milyar 175 MtCO2e ulaşması öngörülen Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının % 21 oranında daha düşük olacak şekilde 929 MtCO2e seviyesinde kalacağı belirtilmişti.
Kuruluşlar çağrılarında atılabilecek somut adımları şu şekilde sıraladı;
-
2030 yılı itibariyle kömürden elektrik üretimine son verilmesi,
-
Elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payının %75’e çıkarılması,
-
Elektrikli araçların payının binek araçlarda en az %20’ye, yolcu ve yük taşıma araçlarında en az % 10’a çıkarılması,
-
Demiryolu yatırımlarının artırılarak binek araçlarda % 5, karayolu toplu ulaşım ve yük taşımada % 10 raylı sisteme geçiş sağlanması,
-
Sanayi, hizmet sektöründe ve tarım uygulamalarında enerji verimliliği, elektrifikasyon ve doğrudan yenilenebilir enerji kullanımının artırılması,
-
Binalarda ise kömür ve sıvı fosil yakıt kullanımının sonlandırılması, büyük ölçüde elektrikle ısınmaya geçilmesi.
Çağrıda bulunan kuruluşlar ise şunlar oldu; Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ekosfer Derneği, Greenpeace Akdeniz , İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İklim İçin 350 Derneği, Sağlık ve Çevre Birliği HEAL, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Yeşil Düşünce Derneği, YUVA, Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe)
Yapılan çağrıda paylaşılan değerlendirmeler ise şu şekilde oldu;
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç
Son araştırmalar Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin % 7 artacağını gösteriyor. Türkiye enerjide % 70’in üzerinde dışa bağımlı ve bu bağımlılığın temel nedeni petrol, gaz ve kömür. İklim krizini durdurmak için yapmamız gereken de bu üç fosil yakıtı kullanmayı bırakmak. Rüzgar ve güneşi merkeze alan, planlı bir enerji dönüşümü, ihtiyacımız olan teknoloji içeriği yüksek bir sanayi gelişimini ve bölgesel kalkınma fırsatlarını da beraberinde getirme potansiyeli taşıyor. İddialı bir 2030 hedefi bizi bu kazanımlara yaklaştırırken, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi konusundaki samimiyetini de ortaya koyacaktır.
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu
Türkiye, bugün belirleyeceği iddialı iklim hedefleri ile karbonsuzlaşmayı hızlandırarak dönüşümün faydalarından daha erken yararlanabilir. Örneğin Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) tahminlerine göre enerji verimliliği, rüzgar ve güneş enerjisi alanında ilave yatırımlarla 2030 yılına kadar 300.000 ilave istihdam yaratmak ve yıllık milli gelirde 10-45 milyar TL ek kazanç sağlamak mümkün. Öte yandan Türkiye 2030 yılına kadar yeterli emisyon azaltımı sağlayamazsa, 2053 net sıfır hedefine ulaşabilmesi için, sonraki yıllarda çok daha hızlı, zorlu ve keskin emisyon azaltım eylemleri gerçekleştirmek zorunda kalacak ve ağır bir yük altına girecek.
TEMA Vakfı Çevre Politikaları ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Eylem Tuncaelli
Türkiye 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşma hedefini ortaya koymuş durumda. Ancak bu hedefe hangi politikalar ve ara hedeflerle ulaşacağı net değil. Bu sebeple 2030 hedefi, 2053’e giden yolda oldukça önemli bir dönüm noktası. 2030 için sera gazı azaltımı hedefi koymanın yanı sıra somut eylemler içeren bir yol haritası hazırlanması ve toplumsal, ekolojik dönüşümü adil geçiş ilkeleriyle planlaması oldukça önemli.
Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Ersin Tek
Türkiye’nin, net sıfıra giden yolda atması gereken adımlar arasında, enerji politikasında fosil yakıtın terk edilmesi merkez önemde yer alıyor. Fosil yakıta bağımlılık, hem yerel, hem de ulusal ölçekte büyük maliyetler yaratıyor. Özellikle elektrik üretiminde adil dönüşüm perspektifinin eşlik edeceği bir kömürden çıkış politikası; Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında büyük rol oynayabilir.
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Voyvoda
2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda oluşturulacak politika önerileri, gerek Türkiye gerekse küresel ekonominin şartlarını göz önünde bulundurarak, hak temelli yaklaşımı ve aynı zamanda teknolojik dönüşüm, ticaret, finans ile uluslararası politikanın 1,5 derece hedefiyle uyumu içselleştirmeli. 2030 tüm bu hedeflerin somutlaştırılması için kritik bir ara yıl. Türkiye için, enerji sektörü kaynaklı emisyonları ağırlıklı olarak inceleyen bilimsel çalışmalar, elektrik üretiminde kömür kullanımını aşamalı olarak sonlandırarak, ulaşım ve sanayide ise büyük yapısal değişikliklere gitmeden önlemler alarak, Türkiye’nin 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını 340 Mt CO2e seviyesine indirmesinin gayet gerçekçi ve mümkün olduğunu gösteriyor.
[1]