Türkiye iklim değişikliğini durdurmak için daha fazla fosil yakıt taahhüt etti!
145 ülke ile birlikte Türkiye INDC, yani Kesin Katkılar için Ulusal Niyet Beyanı’nı teslim etti. Amaç Paris’de gerçekleşecek iklim zirvesinde son haline gelecek küresel iklim anlaşması için ülkelerin katkılarını baştan ortaya koymalarını sağlamak. Hedef belli, sıcaklık artışını 2 °C’nin altında tutmak. Yolda belli, 2050’ye kadar düşük karbon ekonomisine geçerek sera gazlarını ciddi azaltmak, 2070 yılına doğru da sıfır karbonlu, yani fosil yakıtsız bir dünyaya geçmek.
Şimdiye kadar hiçbir yükümlülük almayan, uluslararası müzakerelerde taahhüt vermeyen Türkiye’nin ilk defa bir belgeye katılması çok önemli. Temmuz ayında “Türkiye İklim Müzakerelerinde Rödovans mı Taahhüt edecek?” diye sormuştuk. Haklı çıktık. Türkiye iklim değişikliğini durduran değil, değiştiren bir niyet beyanı teslim etti.
Türkiye 2030 yılına kadar mevcut politikalar senaryosuna (business as usual) göre sera gazlarını %21 azaltacağını beyan etti! Azaltılmış hali bile geçmişten daha kötü. 1990 yılı seragazı salımını 20 yılda 193,5 milyon ton ekleyen Türkiye, sonraki 20 yılda, yani 2030’da üstüne 517,3 milyon ton daha eklemeyi hedef olarak koydu. Yani 1990’da 218 milyon ton, 2010’da 411,7 milyon ton olan salımları indirdiği halde 929 milyon tona çıkaracak. Böyle olunca, diğer ülkeler mutlak azaltım, bazıları artıştan azaltım yaparken, Türkiye için artıştan artış yaptı desek pek de haksız sayılmayız.
Güneşe ve Rüzgara yer yok!
Türkiye’nin fosil yakıt ekonomisi hem iklimi değiştirdi, hem de yarattığı doğa tahribatı ile mevcut değişikliğe uyum gücünü yok etti. Bu yetmezmiş gibi, şimdi çok daha fazlasını yapacağını beyan ediyor. Bu kadar petrol, kömür ve doğalgaza yer açmış bir ülke çok daha fazlasını nasıl yapacak? Tabi ki iklim dostu enerji çözümlerinin önünü keserek. Bunu da beyanda yazdı.
Hepimizin bildiği 2023’e kadar 20 bin MW rüzgar enerjisi hedefini Niyet Beyanı içinde 16 bin MW’a düşürüp 2030’a ertelediğini ifade etti. Lisansız güneş için 8.500 başvuru varken, sadece 600 MW’lık ilk lisanslı güneş ihalesine 7904 MW’lık başvuru olmuşken, Türkiye Niyet Beyanı içinde 2030 için sadece 10 bin MW güneş hedefi koyduğunu yazdı.
Anlayacağınız, 1 Kasım 2007’de alınan 78 bin MW rüzgar başvurusu gibi, Haziran 2013’de alınan 40 bin RES başvurusu da yalan oldu. Bu kadar başvuru bolluğuna rağmen elektrik üreten 4.052 MW’lık rüzgar, 155 MW’lık da lisanssız güneş santralimizle yetineceğiz, eldekiler için de 2030’u bekleyeceğiz.
İyi Haberler Başkalarından
Rüzgar ve güneş gibi enerji verimliliğinin de Türkiye’de pek şansı yok. Ulaşım, tarım, atık gibi alanlar da pek iç açıcı değil. Bütün dünya Türkiye gibi olsa, iklimin geri dönülmez noktaya daha önce geleceğini söyleyebiliriz. Ama her ülke Türkiye kadar kötü değil. Mesela salımlarını azaltmak için hedef vermeyen ama salım yoğunluğu azaltma hedefi veren Hindistan 100 bin MW güneş kurulu gücüne 2030’da ulaşacağını açıkladı. Brezilya 2005’e göre %43 emisyon azaltacağını beyan etti. ABD’nin 2005’e göre %26-28 azaltım hedefi, AB’nin 1990’a göre %40 azaltma hedefinden çok daha iyisini veren ülkelerin olması, dünyanın nasıl fosil yakıtsız bir geleceğe gittiğini gösteriyor.
Şimdi ne olacak?
Ülkelerin beyanları 1 Kasım’a kadar değerlendirilerek ortaya bir rapor çıkacak. Bu rapora göre iklim değişikliğini durdurmak için ne kadar ek katkı gerekeceği değerlendirilecek. Bu değerlendirmeye göre de Paris’de Aralık ayına anlaşma son haline gelecek. Bugün için taahhütler iklim değişikliğini 2 °C sıcaklık artışından önce durdurmaya yetmiyor. Türkiye şişirilmiş projeksiyonlardan değil %21, %50 azaltsa çok mu taahhüt vermiş olacak? Hayır. Çünkü mesele sizin artıştan artış, ya da şişkin bir artıştan azaltım taahhütlünüzde değil. Mesele ekonominizi karbonsuzlaştırıyor musunuz, yoksa karbonlu hale mi getiriyorsunuz. Bunun cevabı Türkiye için artıştan azaltım değil, mutlak azaltım. Yani Brezilya gibi, Etiyopya gibi azaltmak.
Temmuz ayında sorduğumuz soruya bir ek yapalım; Türkiye artıştan artış taahhüt ederek iklim değişikliğine karşı mücadele mi ediyor?