Türkiye fosil yakıtlardan vazgeçme dönüşümü yakalamalı

Sivil toplum kuruluşları ortak bir basın açıklaması ile COP28 zirvesini değerlendirdi

14 Aralık 2023

İklim değişikliği alanında çalışan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Greenpeace Akdeniz, İstanbul Politikalar Merkezi, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Yeşil Düşünce Derneği, İklim Öncüleri, Fosil Yakıtların Ötesi, Avrupa İklim Eylem Ağı ortak bir basın açıklaması ile COP 28 İklim Zirvesi’nin sonuçları ve Türkiye’nin zirvedeki tutumunu değerlendiren bir basın açıklaması yayınladı.

Açıklamada 13 Aralık’ta sona eren COP28 İklim Zirvesi’nin fosil yakıt çağının bittiğine dair açık bir sinyal verdiği ifade edilirken, Türkiye’nin ise zirvede yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği taahhüdü dahil birçok deklarasyona imza atmadığına vurgu yapıldı.

COP28’in karar metninde fosil yakıtlara açıkça değinen ilk iklim zirvesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, karar metninde ülkelere zayıf bir ifadeyle de olsa enerji sistemlerinde fosil yakıtların kullanımından uzaklaşmaları çağrısında bulunulduğunun ayrıca metinde finansman eksikliği ifadesinin de yer aldığının altı çizildi.

Açıklamaya göre zirvenin diğer bir olumlu yönü de küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi devrimi öncesine göre 1,5 derecede sınırlandırmaya ilişkin küresel hedefin netleşmesi oldu.

Karar metninde yer alan nükleer, karbon depolama, geçiş yakıtı gibi ifadelerin yanlış çözüm önerileri olduğu iddia edilen açıklamada bunların fosil yakıt kullanımının sonlanması önünde engel teşkil ettiği savunuldu.

Açıklamada Türkiye’nin zirve kararına göre Paris Anlaşması’na uygun şekilde 2030 ulusal iklim hedeflerini 2024 yılının sonuna kadar güncellemesi gerektiği hatırlatılırken, Türkiye’nin 2030 yılı için, 2020’ye göre asgari yüzde 35 oranında mutlak emisyon azaltımı hedeflemesi gerektiği de savunuldu.

COP28’de çok sayıda ülkenin imza attığı ancak Türkiye’nin yer almadığı çok sayıda girişim bulunduğuna dikkat çekilen açıklama, bunlar şu şekilde sıralandı;

Küresel Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhüdü: 130 ülke, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjiyi 3’e, enerji verimliliği çalışmalarının hızını 2’ye katlama sözü verdi.

Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Adil Geçiş ve İklim Eylemi Ortaklığı: 76 ülke, toplumsal cinsiyete duyarlı bir iklim adaleti bildirisi açıkladı.

İklim, Yardım, Toparlanma ve Barış Bildirisi: 80 ülke, iklim değişikliğine uyumu ve dirençliliği artırmaya yönelik bir işbirliği çağrısı yaptı.

Küresel Soğutma Taahhüdü: 66 ülke, 2050 yılına kadar tüm sektörlerde soğutma teknolojilerinden kaynaklanan emisyonları 2022 seviyelerine göre küresel olarak en az %68 oranında azaltmayı amaçlıyor.

Hidrojen Bildirisi: 37 ülke küresel yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojen piyasasının ve sertifikasyon programlarının geliştirilmesini amaçlıyor.

Küresel İklim Finansmanı Çerçevesine İlişkin Liderler Bildirisi: Küresel finansmanı iddialı bir iklim eylemine uygun hale gelecek şekilde dönüştürmeyi hedefliyor.

Kömür Sonrası Enerji İttifakı (PPCA): 2017’de kurulan ittifaka ülke daha katılarak kömürden çıkma taahhüdü verdi; Polonya, Bulgaristan, Malta ve Romanya ile birlikte Türkiye ittifaka katılmayan 5 Avrupa ülkesinden biri oldu.

İklim, Doğa ve Toplum Bildirisi: 18 ülke, ulusal iklim, biyoçeşitlilik ve arazi restorasyon plan ve stratejilerinin entegre şekilde planlanması ve uygulanması için ortak çalışma kararını açıkladı.

Uyum Finansmanı Konusunda Azim Koalisyonu: 13 ülkenin kurduğu koalisyon, uyum finansmanına erişimin kolaylaştırılması ve tüm uyum finansmanı kaynaklarının artırılması konularında birlikte çalışacağını açıkladı.

Bununla birlikte Türkiye’nin imzaladığı bildiriler ise şu şekilde belirtildi;

İklim ve Sağlık Bildirisi: 143 ülke, ilk kez iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerini ele alacak sistemler kurmak için söz verdi.

Sürdürülebilir Tarım, Dirençli Gıda Sistemleri ve İklim Eylemi Bildirisi: 158 ülke, gıda üretimini ve üreticileri iklim değişikliğinin etkilerine karşı korumaya söz verdi.

İklim Eylemi için Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu (CHAMP): 65 ülke, iklim stratejilerinin planlanması, finansmanı, uygulanması ve izlenmesinde yerel yönetimlerle ve belediyelerle işbirliği yapılmasını amaçlıyor.

Açıklamada paylaşılan görüşler ise şu şekilde oldu;

WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Behiç Sabuncu;

Zirveden çıkan karar metninde bugüne kadar ilk defa sorunun kökenine yani fosil yakıtlardan uzaklaşmaya yönelik bir çağrı yapılmış olması iklim kriziyle mücadele sürecinde bir dönüm noktasına işaret ediyor. Kararda ayrıca, iklim krizi ve doğa koruma arasındaki doğrudan ilişkiye dikkat çekilerek 2030 yılına kadar ormansızlaşmanın önüne geçilmesi gerektiği yanı sıra, diğer karasal ve denizel ekosistemlerin bütünlüğünün korunmasının önemi vurgulanıyor. Bu noktada, Türkiye’nin iklim hedeflerini ve politikasını daha bütüncül bir yaklaşımla gözden geçirip kömürden çıkış önceliğiyle adil enerji dönüşümünü ve korunan alanların artırılmasını iklim hedefinin bir parçası haline getirmesi gerekiyor.

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç;

Türkiye’nin özellikle küresel yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği hedeflerine yönelik çekimserliği şaşırtıcı. Bildiğiniz gibi 2022 yılı sonunda açıklanan Ulusal Enerji Planındaki yenilenebilir kapasite hedefleri yalnızca 5 yıl önce açıklanan Milli Enerji ve Maden Politikası hedeflerinin çok üzerinde. Güneş kapasitesinde 3 kat, rüzgar kapasitesinde 1,5 kat daha yüksek kurulum hedefleyen Türkiye COP sürecinde küresel iklim politikalarının ilerlemeci alanlarında daha yapıcı bir pozisyon almalıydı. Bu, ülkemiz adına ne yazık ki kaçırılmış önemli bir fırsat.

Ümit Şahin, İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü;

Zayıf bir fosil yakıtlardan uzaklaşma ifadesinin karara girmiş olması zafer sayılmaz. Bizi en aza razı ediyorlar. Türkiye’nin ise fosil yakıt üreticisi olmayan, fosil yakıt ithalatı nedeniyle ciddi cari açık veren, ekonomik kayba uğrayan, üstelik yenilenebilir enerji kaynakları bu kadar zengin bir ülke olarak, fosil yakıtlardan kademeli çıkış kararını ilk desteklemesi gereken ülkeydi. Fosil yakıtlara karşı olmak Türkiye’nin mevcut ve tarihsel sorumluluklarına da uygun olurdu. Ama Türkiye maalesef bu konuda çekingen ve olumsuz bir tavır sergiledi. Mevcut yetersiz ulusal katkı beyanına uymuyor diye küresel ve uzun vadeli bir hedefe karşı görüntü vermek doğru bir müzakere anlayışı değil.