Türkiye biyolojik çeşitliliği korumada sondan üçüncü sırada
TEMA Vakfı erozyon ve biyolojik çeşitlilik ilişkisine yönelik etkinlikler gerçekleştirecek
Erozyonla Mücadele Haftası’nı her yıl belirlediği farklı bir tema ile karşılayan TEMA Vakfı, bu yıl 14 – 20 Kasım tarihleri arasında kutlanan Erozyonla Mücadele Haftası kapsamındaki etkinliklerini “Biyolojik Çeşitlilik, Biyolojik Çeşitlilik Kaybı ve Nedenleri” teması çerçevesinde gerçekleştirilecek.
Vakıf bu doğrultuda çevrim içi webinar, geleneksel Toprak Yürüyüşü, stant çalışmaları ve biyolojik çeşitlilik hakkındaki temsilci sunumları düzenleyecek.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç vakıf tarafından konu ile ilgili yayınlanan basın açıklamasında canlıların en yoğun olduğu toprak kısmının üst toprak olduğuna ve erozyonun bu önemli yaşam alanını yok ettiğine dikkat çekti.
Ataç bu nedenle erozyonla mücadelenin sadece toprak üretkenliğinin ve sağlığının korunması değil, üzerinde yaşattığı bitkilerin ve diğer canlıların yani biyolojik çeşitliliğin de korunması anlamına geldiğine vurgu yaptı.
Türkiye’nin toplam yüzölçümü içinde korunan alanların payının yalnızca %8,9 olduğunu belirten Deniz Ataç, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik önlemler açısından ise son sıralarda yer aldığına dikkat çekti.
Deniz Ataç şunları kaydetti;
Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında belirlenen, 2020 yılına kadar karasal ekosistemlerin %17’sinin ve denizel ekosistemlerin %10’unun koruma altına alınmasını öngören Aichie hedeflerine büyük ölçüde ulaşılmakla beraber, bunun tek başına yeterli olmadığı biliniyor. Ülkemiz sahip olduğu zengin biyolojik çeşitliliğe rağmen doğal ekosistemlerin muhafazası ve sınırları dâhilindeki tüm biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik eylemler bakımından 180 ülke arasında 178. sırada yer alıyor.