Termal Güneş Kollektör Standartları ve Türkiye Pazarı

Hakan Çelik
15 Ağustos 2012

Mevcut durumda ihtiyaç duyduğu enerjinin % 75’ini yurt dışından ithal eden Türkiye’de yenilenebilir enerji kullanımı hızlı ve istikrarlı biçimde yaygınlaştırılmalıdır. Ancak, bunu gerçekleştirmek için sadece bir enerji kaynağı türü olarak yenilenebilir enerji kullanımına ilişkin kararlar almak yeterli değildir. Bu kaynakları kullanmaya yönelik ürünleri üretmek ve hizmetleri sunmak için ülkemizde kendi imkanlarımızla yerli teknolojileri geliştiremediğimiz ve sektörel alt yapıları oluşturamadığımız sürece enerji kullanımında dışa bağımlılığımız devam edecektir.

Termal güneş enerjisi sektörünün istikrarlı gelişimi açısından pazara sunulan ürün ve hizmetlerin belirli teknik standartlara ve kalite güvence sistemlerine uygun olması çok önemlidir. Bu kapsamdaki zafiyet ve yetersizlikler sektörde faaliyet gösteren firmalar arasında haksız rekabet oluşumuna zemin hazırlayacak, pazara sunulan kalitesiz ürün ve hizmetler sebebiyle müşteri memnuniyetsizliklerine yol açacak ve sektörün istikrarlı büyümesini engelleyecektir.

“Standart” kelimesi bir kural, rehber veya tarif olarak kullanılmak üzere hazırlanmış olan teknik bir dokümanı temsil eder, herhangi bir şeyin tekrarlanabilir şekilde yapılmasını tanımlayan ve üzerinde uzlaşılmış bir heyet kararıdır. Bunlar ulusal, Avrupa geneli veya uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren ve bağımsız hareket eden standardizasyon toplulukları arasında yer alan ilgili tüm grupların ( sanayi şirketleri, son tüketiciler, ticaret birlikleri, kamu kurumları ve diğer birimlerin ) fikir birliğine dayalı olarak tariflenmiş teknik özellikleri kapsarlar.

Teknik konularda örnek aldığımız Avrupa ülkelerinde, termal güneş enerjisi ürün ve sistemlerine yönelik kapsamlı standartlar 1990’lı yılların sonlarında oluşturulmaya başlanmıştır. Bu kategorideki temel standartlar aşağıda listelenmiştir:

EN 12975 : Termal Güneş Enerjisi Kollektörleri

EN 12976 : Standart Üretim ( fabrikasyon ) Termal Güneş Enerjisi Sistemleri

EN 12977 : Özel Üretim Termal Güneş Enerjisi Sistemleri

EN ISO 9488 : Güneş Enerjisi Terminolojileri

Söz konusu standartlar dışında birtakım kalite sertifikaları vardır. Bunlar arasında en prestijli olanı Solar Keymark olarak bilinen ve termal güneş enerjisi ürünleri için kullanılan kalite etiketidir. Avrupa’nın tanınmış test laboratuarlarının işbirliği ve Avrupa Komisyonu’nun desteğiyle Avrupa Termal Güneş Enerjisi Endüstrisi Federasyonu ve Avrupa Standardizasyon Komitesi tarafından geliştirilen Solar Keymark günümüzde Avrupa ülkeleri dışında da yaygın şekilde kabul görmektedir.

Temmuz 2012 itibariyle güneş kollektörleri için 1.674 adet ve paket sistemler için 175 adet Solar Keymark belgesi verilmiştir. Avrupa pazarına satış yapan 11 Türk firması da 36 tanesi kollektörler ve 3 tanesi paket sistemler için olmak üzere toplam 39 adet Solar Keymark belgesi almışlardır.

Söz konusu belge, kapsam dahilindeki ürünlerin akredite laboratuarlar tarafından test edilmesinden sonra sadece yetkili sertifikasyon kuruluşları tarafından verilmektedir. Bugün itibariyle 27 akredite laboratuar ve 10 yetkili sertifikasyon kuruluşu bulunmaktadır. Akredite test laboratuarlardan Almanya’da 5, İtalya’da 4, İspanya’da 3, Avusturya’da 2, Fransa’da 1, Yunanistan’da 1, Hollanda’da 1, Portekiz’de 1, İsveç’te 1, İsviçre’de 1 ve Slovakya’da 1 adet vardır. Avrupa ülkeleri dışında Amerika’da 2, Çin’de 2, Avustralya’da 1 ve Kıbrıs Rum kesiminde 1 adet vardır. Yetkili sertifikasyon kuruluşlarından İtalya’da 2 adet ve Almanya, İspanya, Portekiz, Fransa, Yunanistan, Hollanda, İsveç ve Slovakya’da 1’er adet bulunmaktadır.

Güneş kollektörü üretiminde dünya çapında ön sıralarda yer alan ve uzun yıllara dayalı sektörel tecrübeleri olan yerli üreticilerinin bulunduğu ülkemizde akredite bir test laboratuarının ve yetkili bir sertifikasyon kuruluşunun olmaması oldukça üzüntü verici bir durumdur. Bu tür laboratuar ve kuruluşların varlığı açısından ülkemiz teknik ve diğer tüm koşulları rahatlıkla sağlayabilecek alt yapıya ve imkanlara sahiptir. Mevcut durumda üniversitelerimiz birer akredite test laboratuarı ve Türk Standartları Enstitüsü de yetkili sertifikasyon kuruluşu olabilecek niteliktedirler. Bu gerçeğe rağmen, söz konusu akredite laboratuar ve yetkili sertifikasyon kuruluşlarının Türkiye’de olmamasının arkasında teknik yeterlilikten ziyade ticari ve politik sebeplerin varlığı akla gelmektedir.

Solar Keymark belgesine sahip olabilmek için başvurucu tarihinden itibaren en az 3 aylık bir bekleme süresinin geçmesi, başvuru itibariye ürün başına 6.000 ila 12.000 Euro arasında değişen bedellerin harcanması ve sonrasında da yıllık kontroller için ürün başına 2.000 ila 3.000 Euro arasında değişen periyodik ödemelerin yapılması gerekmektedir. Basit bir hesapla, bugün itibariyle toplam 39 adet Solar Keymark belgesi almış olan 11 Türk firması tarafından Avrupa’daki akredite test laboratuarlarına ve yetkili sertifikasyon kuruluşlarına başvuru aşamasında 234.000 ila 468.000 Euro arasında değişen bir ödeme yapılmış ve belgelerin geçerliliklerini korumak için de her yıl 78.000 ila 117.000 Euro arasında değişen periyodik ödemeler yapılmaya devam edilmektedir.

Avrupa pazarına ihracat yapabilmek için bu bedellerin ödenmesi gerekliliği ticari bir detay olarak algılanabilir ve üzerinde fazlaca durulmayabilir. Ancak, ülkemizde son dönemlerde resmi kurumlar tarafından açılan ihalelerde Türk üreticileri için Solar Keymark belgesine sahiplik şartı getirilmesi hem üzücü hem de düşündürücüdür.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir enerji kullanımını teşvik eden bir politika çerçevesinde, yerli firmalara mevcut durumda sadece yurt dışından alınması mümkün olan ve bunun için çok büyük miktarlarda bedeller harcanması gereken sertifika belgelerine sahip olma şartını getirmek milli menfaatler ile pek bağdaşmayan bir durumdur maalesef. Bir yandan, yenilenebilir enerji kullanımını yaygınlaştırarak petrol ve benzeri yakıt türleri için harcadığımız ithalat bedellerini azaltmaya çalışıyoruz. Öte yandan, yenilenebilir enerji kullanabilmek için gerekli olan ürün ve hizmetleri yine ithalat yoluyla satın alarak, yaptığımız tasarrufu geri iade ediyoruz. Bu durumda, enerji ithalatını azaltmanın faydasını tam anlamıyla görememiş oluyoruz.

Ülkemizde termal güneş enerjisi sektörünün istikrarlı biçimde gelişmesi, bu pazarda haksız rekabet koşullarının önlenmesi ve son kullanıcılara kaliteli ürünler sunulması açısından teknik standartlara göre üretim faaliyetlerini gerçekleştirmek ve kalite güvence sistemlerine uygun hizmetler vermek çok önemlidir. Bu kapsamda ilgili tüm birimlerin işbirliği içerisinde olması gereklidir. Yerli üreticiler teknik standartlara uygun şekilde kalite düzeyi yüksek ürünler üretmek için gerekli tedbirleri almalıdırlar. Hükümet yetkilileri, söz konusu ürün ve hizmetlerin performanslarını değerlendirmek ve kalite durumlarını uluslar arası geçerlilikte belgelendirmek için ülkemizde akredite test laboratuarlarının ve yetkili sertifikasyon kuruluşlarının açılması konusunda gereken çalışmaları yapmalıdırlar, sektörün sağlıklı gelişimine yönelik politikalar geliştirmelidirler. Bireyler ve kuruluşlar olarak hepimiz milli menfaatlerimiz açısından enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yerli teknoloji geliştirme çalışmalarına katkı sağlamalı ve yerli ürünlerin kullanımını yaygınlaştırma faaliyetlerine elimizden geldiğince destek olmalıyız