Termal Güneş Enerjisi Sistemleri – Retrospektif Bir Beyin Jimnastiği…

Bartu Bugatur
17 Nisan 2011

Saygıdeğer Temiz Enerji Dostları;

Yurdumuzdaki geçmişi iyi, kötü nerede ise 40 yılı bulan termal güneş enerjisi sistem ve uygulamalarına yönelik maalesef sağlıklı bir envanter verisi mevcut değil. Bunun sebepleri arasında, hükümetlerin bu konularda etkin bir enerji ve bayındırlık politikası geliştirmemiş olması, pazarın kendi halinde bölgesel olarak kontrolsüz gelişimi, standartların nerede ise tümünün ithal ve çeviriye dayalı olması ve bu standartlar uyarınca test/sertifikasyon hizmeti veren düzgün yerli bir laboratuar ve akreditasyon kuruluşunun olmaması ve belirli kalite standartları ölçüsünde imalat ve sistem entegrasyonu yapan az sayıda kayıtlı firma olması sayılabilir.

Hiyerarşide ise bir alt segmentte oldukça yoğunlaşan klasik termosifonik sistem imalatçıları bulunmakta. Bu segmentteki üretim adetleri bilinmiyor. Fakat AEE ve SWE nin bizim gibi üretici ve sistem entegratörleri ile yaptığı anket çalışmalarının konsolidasyonundan çıkan çarpıcı iki sonuç var;

1-Avrupa ‘da en büyük dünyada ise Çin’den sonra 2. büyük kurulu termal güneş kollektörü alanına sahip ülkeyiz (yaklaşık 12 milyon m2).

2-Bu kapasite ile yaklaşık 10 GW.th nominal kapasiteye sahibiz.

Gelin şimdi bu veriler uyarınca biraz beyin jimnastiği yapalım;

Yukarıda belirtilen toplam kollektör alanının nerede ise %85 i düşük debili, düşük verimli boyalı termosifonik sistemlere hizmet veren kollektörlerden oluşmakta. Yurdumuz ışınım şiddetleri ölçeğinde bu segmenteki kollektör alanının ortalama 1kW.th/m2 termal kapasite varsayımı ile ortalama günlük 2kWh.th termal enerji üretimi ve sistem bazında da %40 verimlilik varsayımı ile yıllık yaklaşık 3500 GW.th üretimi öngörülebilir

2010 yılında sadece doğalgaz faturamız 14 milyar dolar. BOTAŞ ın veya diğer serbest ithalatçıların alım fiyatlarını bilemiyoruz ama konutlarda ortalama tüketim fiyatı olan 0.70TL/m3 den yaklaşık 30 milyar m3 ithalat demektir. Bu miktarın yaklaşık %50 si konutlarda kullanılmaktadır. Bunun da su ısıtma amaçlı. Bu da 2.1 milyar m3 anlamına gelir. 2.1 milyar m3 doğalgaz ortalama %93 verimlilik ile 8250 kcal/m3, (9.6kWh) 20,160 GWh enerji tüketimi demektir.

Yani termal güneş enerjisi sistemleri sadece evsel sıcak su temini amaçlı uygulamalarda 3500 / 20,160 = civarında bir katkı sağlamaktadır. Ya da başka bir deyişle 3,500 GWh eşdeğeri yani 1.5 milyar TL lik bir fırsat tasarrufu sağlamaktadırlar. (2010 yılı bütçe açığımızın yaklaşık %2 si) Bu yeterli midir ? Hayır… Bu denli büyük kurulu kollektör gücüne sahip olmakla birlikte yaklaşık 26.5 MTEP (308.195 Gw.th) termal potansiyelimizin nerede ise %1 ini kullanıyoruz. Bu da termal güneş enerjisi sistemlerinin, dış kaynak bağımlı fosil temelli yakıtlardan doğan cari açık tablomuzu ne derece iyileştirebileceğine dair çarpıcı bir ölçüdür.

Eğer bu sistemler, mevcut klasik sıcak su temin eden düşük verimli sistem uygulamalarından mekan soğutma, mekan ısıtma desteği, ürün kurutma, desalinasyon vb. gibi tümü kompresyon (ağırlıklı olarak doğalgaz temelli elektrik üreten sistem teknolojileri) kaynaklı sistemlere yüksek verimli bileşenlerin kullanımı ile de entegre edilebilirler ise, sağlanacak faydanın ne kadar yükseltilebileceği aşikardır.

Tabii, sistemlerin yüksek kaliteli seçilmesi ve bir mühendislik birikimi gerektiren optimizasyon ile kurulması durumunda…

Yapılması gerekenler basittir;

1-Akıllı ve öngörülü yöneticiler,

2-Teşvik mekanizmaları,

3-Enerji ve bayındırlık politikaları seçiminde öncelik…

4-Güneş Enerjisi Sistemlerinin de içinde bulunduğu tüm yenilenebilir enerji sistemlerine lüks tüketim muadili sınıflandırma yapan maliye ve finans politikalarının bertarafı…

Umarım ufuk açıcı olmuştur…