Temiz Enerjiye Nükleer Saldırı
Türkiye’de nükleer enerjinin kabul görmesi için yürütülen ana akım medya ve devlet destekli kampanya sınır tanımıyor. Gazetelerde nükleer enerjiyi aklamaya yönelik, nükleer karşıtı argümanlara tek satır yer vermeyen onlarca haber çıkıyor. Çoğu aynı kalemden çıkmış gibi. Mersin’e nükleer santral kurmaya çalışan Rus şirketinin temsilcileri teknik bilgilerden uzak, doğruluğu şüpheli demeçler veriyor, gazetelerimiz de nedense(!) bunları sorgusuz sualsiz yazıyor. Bazı gazetelerin haberleri açıkçası “reklam” kokuyor.
Mersin’in Akkuyu mevkine nükleer santral kurmaya çalışan Akkuyu NGS adlı şirketin internet sayfası ise gazetelerden de beter. Sayfa yalan yanlış bilgilerle dolu. Yenilenebilir enerji kaynakları hakkında verilen bilgiler evlere şenlik. Bu bilgilerin temiz enerji sektörü tarafından fark edilmesi ve itirazların yükselmesiyle çoğu yayından kaldırıldı. Şirketin halkı “bilgilendirmek” amacıyla açtığı bu sayfada rüzgar, güneş ve hidroelektrik enerji yerden yere vuruluyor, kaynağı belirsiz bilgilerle kötüleniyordu. Birkaç örneği tarihe not düşme adına buraya taşıyalım:
“Rüzgar santralleri doğaya ciddi zarar verirler. Hava akımlarının doğal dolaşımı bozması nedeniyle, iklim değişikliğine sebep olur. Buna ek olarak, rüzgar santralleri hayvanlar için büyük bir tehlike oluşturur. Her gün binlerce kuş ve yarasa pervane kanatlarına çarparak ölürler”.
Sanırım metinler Rusça’dan çevrilmiş. Dil ve yanlış yazılan “Sebep” kelimesi gibi örnekler bende o izlenimi doğurdu. Bir devlet şirketi olan Rosatom Rusya’da yaşayanlara da bu bilgileri veriyorsa koskoca Rusya’da kurulu rüzgar gücünün 9 megavat civarında seyretmesine ve 2010 yılında bir tek rüzgar türbini bile dikilmemiş olmasına şaşırmamak lazım. Rüzgar türbinleri nedeniyle her gün binlerce kuş ve yarasa ölüyor olsaydı herhalde şu anda kuş görmek için müzelere gidiyor olurduk. İklim değişikliğinden kasıt küresel ısınma olmasa gerek zira nükleer santrallerin rüzgardan daha fazla küresel ısınmaya neden olduklarını herkes biliyor.
Yazılanları görmemiş olanlar için bir örnek daha aktarayım. “Bir rüzgar santrali, bir üniteli nükleer güç santralına göre 3000 misli daha az elektrik üretir” diye buyurmuş Atomspor. Hangi santral, kurulu gücü ne; bilinmiyor! Hiçbir şey belli değil. Kapasite faktörü diye bir şey var, nükleerde yüzde 80 ise rüzgarda yüzde 30. Nükleerle aynı kurulu güce sahip bir rüzgar santrali üç kat daha az elektrik üretir deseler tamam ama 3 bin diyorlar. Herhalde evin bir odasına koydukları rüzgar türbiniyle nükleeri kıyaslamışlar. Bu rakamı elde etmek için camları da kapatmış olmaları lazım.
Nükleere destek temiz enerjiye köstek
Akkuyu NGS A.Ş.’nin internet sayfasında yazılanlara kötü bir propaganda demek olayı hafife almak olur. Yıllardır söylüyorum, nükleer enerjiyle yenilenebilir enerji kaynakları aynı ipte yürüyemez. Temiz enerji liberal, doğru fiyatlandırılmış bir piyasada kendi ayakları üzerinde durabilir ama nükleer enerji devlet desteğine mecburdur. Bugün dünyada devlet desteği almadan yapılmış tek bir nükleer reaktör bulamazsınız. Hükümet, nükleer atık, kaza gibi ciddi risklere sahip nükleer enerjiye 15 yıl alım garantisi veriyor. Hem de kilovatsaat başına 12,35 dolar sent. Rüzgar enerjisinden elektrik üretseniz alım garantisi 10 yıl boyunca kilovatsaat başına 7,3 sent. Güneşe yine nükleerden beş yıl daha az süreyle bir alım garantisi veriliyor ve fiyat 13,3 sent. Bu tablo bile kimin desteklendiğini kimin kösteklendiğini gösteriyor. Çevreyi kirletmeyeceksin, istihdam yaratacaksın, dışa bağımlılığı azaltacaksın ama alım garantisine gelince nükleer kaza ve atık gibi maddi karşılığı hesaplanamayacak risklere sahip nükleerden daha düşük bir rakama talim edeceksin. Yenilenebilir enerji bu ülkede üvey evlat mı?
İş bununla da bitmiyor. Varsayalım Türkiye’de güneş enerjisi hatırı sayılır bir kurulu güce ulaştı ve aynı Alamnya’da olduğu gibi öğle saatlerinde ciddi miktarda elektrik üretiyor. Güneş enerjisi talebin yüksek olduğu bu zamanda fiyatları aşağı çekeceği için nükleer gibi baz yük santraller “işin kaymağı” diyebileceğimiz bu zamanlarda yüksek fiyattan elektrik satamayacaklar. Temiz enerjinin çok üretim yaptığı anlarda üretimi kısmak veya şalter indirmek istemeyecekler. Zaten nükleer enerji teknik olarak da bunu yapamaz. Devreden çıkarılması ve yeniden alınması hem zaman ister hem de güvenlik nedeniyle teferruatlıdır. Halbuki yeni dünyanın elektrik sistemi, küçük üretim güçlerinden ve akıllı şebekelerden oluşacak. Esneklik, yerinde üretim ön planda. Bu da nükleerin yenilenebilir enerji kaynaklarını sevmemesi için bir başka neden. O yüzden, nükleer santral kurmak isteyen firmanın internet sitesine kadar taşan bu propagandaya şaşırmamalı. Türkiye’de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesi her nükleer şirketi rahatsız eder.
Türkiye seçimini yapmalı
Mesele sadece internet sayfası olsa iyi. Büyükeceli’de bir “bilgilendirme merkezi” var. Oraya gelen öğrencilere, sivil toplum temsilcilerine rüzgar ve güneş hakkında aynı yanlış bilgileri anlatmadıkları ne malum? Nükleer enerji şirketinin yetkilileri Enerji Bakanlığı bürokratlarına farklı şeyler mi söylüyor sanıyorsunuz? İnternet sayfasına bu bilgileri yazanlar mutlaka her yerde de anlatıyordur. Bu bilgiler sitede aylardır duruyordu. Yanış bilgilendirmeyi bugüne kadar açıktan yapıyorlardı, yarından sonra gizli gizli yapmayacakları ne malum? Büyükeceli’deki o merkez kapatılmak zorunda. Türkiye’de yenilenebilir enerjiye yatırım yapan firmalar, yatırımcılar bu tehlikenin farkında olup, hükümete rahatsızlıklarını uygun bir dille iletmeliler. Türkiye 2023 için seçimini yapmak zorunda. Ya geleceğin enerji kaynaklarını seçecek ya da bu eski oyunlardan medet uman, geçmişin enerji kaynağı nükleeri.