TEİAŞ: 2016’da Enerji Açığı Oluşacak

Türkiye’deki elektrik üretim ve tüketimini dikkate alarak arz-talep projeksiyonu hazırlayan TEİAŞ 2016 yılında elektrik arzının talebi karşılayamayacağı uyarısında bulundu

13 Ocak 2011

Milliyet

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), TEİAŞ tarafından hazırlanan Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu’nu (2010-2019) onayladı.

Projeksiyon, mevcut inşası devam eden kamu ve özel santralleri dikkate alınarak, EPDK tarafından Ocak 2010 ilerleme raporlarına göre iki ayrı senaryo halinde hazırlandı.

Buna göre, 2010-2019 dönemi içinde senaryo 1’e göre toplam 17 bin 238,5 megavat (MW), senaryo 2’ye göre de toplam 15 bin 600,6 MW ilave kapasitenin sisteme dahil edilmesi bekleniyor.

Lisans almış ve çalışma döneminde işletmeye girmesi beklenen inşa halindeki kamu ve özel sektör üretim tesislerinin kapasitelerinin her 2 senaryoda da 2010 yılından 2014 yılına kadar olan dönemde toplandığı görüldü. Bu nedenle 2013 yılına kadar yedek oranları yükselirken, sonrasında talep artmaya devam ederken yeni ilave kapasite olmadığı için yedek oranları hızla düşecek.

Beklenen talep artışının gerçekleşmesi durumunda mevcut, inşaatı devam eden ve lisans alıp çalışma dönemi içinde işletmeye beklenen kapasite dikkate alındığında; senaryo 1 sonuçlarında proje üretim kapasitesine ve yüksek talep serisine göre 2018 yılında ve düşük talep serisine göre 2019 yılında, güvenilir üretim kapasitesine ve yüksek talep serisine göre 2016 yılında ve düşük talep serisine göre ise 2017 yılında enerji açığı bekleniyor.

Senaryo 2 sonuçlarında proje üretim kapasitesine ve yüksek ile düşük talep serilerine göre 2018 yılında, senaryo 2 sonuçlarında güvenilir üretim kapasitesine ve yüksek ile düşük talep serilerine göre 2016 yılında enerji açığı bekleniyor.

Enerji Talebindeki Artış Oranları

Yüksek talep senaryosuna göre Türkiye’nin enerji talebi; 2011 yılında yüzde 5, 2012 yılında yüzde 7,5, 2013 yılında yüzde 7,5, 2014 yılında yüzde 7,5, 2015 yılında yüzde 7,5, 2016 yılında yüzde 7,4, 2017 yılında yüzde 7,4, 2018 yılında yüzde 7,4 ve 2019 yılında yüzde 7,4 oranında artacak.

Düşük talep tahminine göre ise enerji talebi 2011 yılında yüzde 5, 2012-2015 döneminde yıllık yüzde 6,7, 2016-2019 döneminde de yıllık yüzde 6,6 artacak.

Senaryo 2’ye göre ise 2017’ye kadar inşa halindeki özel sektör üretim tesislerinin güvenilir üretimi 62 bin 968,3 gigavatsaat (GWh), kamu santrallerinin güvenilir üretim gücü de 10 bin 923,5 GWh olacak.

Yüksek Talep Senaryosuna Göre Güvenilir Üretim Yedeği

Yüksek talep senaryosuna göre, güvenilir üretim yedeği açısından bakıldığında yalnızca işletmede olan santraller göz önüne alındığında 2010 yılında yüzde 7,1’den başlayıp, 2012’de negatif değerlere -3,5’e inecek ve düşüşüne devam ederek 2019 yılında -37,8’e kadar ulaşacak.

İşletmede, inşa halindeki kamu ve özel sektör santrallerı birlikte incelendiğinde güvenilir üretim yedeği 2010 yılında yüzde 11,5’den başlayıp 2016 yılında negatif değere yüzde -2,9’a inecek ve 2019 yılında yüzde -21,7’ye düşecek. Bu çözüme göre güvenilir enerji üretimleri dikkate alındığında 2016 yılından itibaren sisteme yeni üretim tesislerinin ilave edilmesinin gerekliliği görülüyor.

Yüksek talep senaryosu olan senaryo 1’e göre 2010-2019 döneminde 3 bin 476 MW’ı inşa halindeki kamu ve 13 bin 763 MW’ı inşa halindeki özel sektör santrallerı ile toplam 17 bin 239 MW ilave kapasitenin sisteme dahil olması ile kurulu güç 2010 yılındaki 49 bin 87 MW düzeyinden 2019’da 61 bin 700 MW’a ulaşacak.

Sonuç olarak; mevcut sistem, 3 bin 476 MW inşa halindeki kamu ve yüksek talep senaryosuna göre 13 bin 763 MW inşa halindeki özel sektör üretim tesislerinin proje üretimlerine göre 2018 yılından itibaren, güvenilir üretimlerine göre 2016 yılından itibaren yüksek elektrik enerjisi talebi karşılanamayacak.

Kurulu Güç Yedeği

Yalnızca işletmede olan santraller göz önüne alındığında Türkiye kurulu güç yedeği 2010 yılında yüzde 39,1’den başlayarak sürekli azalacak ve 2015 yılında toplam kurulu güç puant güç talebinin altında kalacak, yedek -1,4 ile negatif değerlere ulaşacak ve 2019 yılında -25,9’a kadar düşecek.

İşletmede, inşa halindeki kamu ve özel sektör santrallerı birlikte incelendiğinde Türkiye kurulu güç yedeği 2010 yılında yüzde 50,9’dan başlayıp, 2019 yılında yüzde 0,1’e kadar düşecek.

Kurulu güç yedeğinde 2019 yılına kadar açık görülmemesine rağmen sistemde enerji açığının yaşanmaması için belirli bir yedeğin olması gerekliliği dikkate alınarak 2015 yılından itibaren sisteme yeni üretim tesislerinin ilave edilmesi gerekliliği görülüyor.

Senaryo 2’ye göre ise mevcut sistem 3 bin 476 MW inşa halindeki ve Senaryo 2’ye göre 12 bin 125 MW lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen üretim tesislerinin proje üretimlerine göre 2018 yılından itibaren, güvenilir üretimlerine göre 2016 yılından itibaren yüksek elektrik enerjisi talebi karşılanamayacak. Ancak her iki durumda da bir önceki yılda enerji yedeğinin çok düşük olduğu görülüyor.

Düşük Talep Senaryosu

Düşük talep senaryosuna göre, yalnızca işletmede olan santraller göz önüne alındığında Türkiye kurulu güç yedeği 2010 yılında yüzde 39,1’den başlayarak sürekli azalacak ve 2016 yılında toplam kurulu güç puant güç talebinin altında kalacak, yedek -4,7 ile negatif değerlere ulaşacak ve 2019 yılında -21,4’e kadar düşecek.

İşletmede, inşa halindeki kamu ve lisans almış ve öngörülen tarihlerde devreye girmesi beklenen inşa halindeki özel sektör santrallerı ile birlikte incelendiğinde Türkiye kurulu güç yedeği 2010 yılında yüzde 52,6’dan başlayıp, 2019 yılında yüzde 9,1’e inecek.

Sonuç olarak; mevcut sistem, 3 bin 476 MW inşa halindeki kamu ve senaryo 1’de 13 bin 763 MW lisans almış ve inşa halindeki özel sektör üretim tesislerinin proje üretimlerine göre 2019 yılından itibaren, güvenilir üretimlerine göre 2017 yılından itibaren düşük elektrik enerjisi talebi karşılanamayacak. Ancak her iki durumda da bir önceki yılda enerji yedeğinin çok düşük olduğu görülüyor.

Mevcut sistem, 3 bin 476 MW inşa halindeki ve senaryo 2’ye göre 12 bin 125 MW lisans almış inşa halindeki özel sektör üretim tesislerinin proje üretimlerine göre 2018 yılından itibaren, güvenilir üretimlerine göre 2016 yılından itibaren düşük elektrik enerji talebi karşılanamayacak.

Sonuç ve Öneriler

Projeksiyonun “sonuç ve öneriler” bölümünde, Türkiye elektrik sisteminde satın alma garantisi verilmiş bulunan Yap-İşlet-Devret, İşletme Hakkı Devri ve Yap-İşlet modeli kapsamındaki üretim tesislerinin kapasiteleri tüketim karakteristiği dikkate alınmadan neredeyse tam verimli olarak kullanılıyor. Ancak bu karşılık talep miktarı ve tüketim karakteristiği dikkate alınarak işletilen kamu santrallerine ait kapasitenin bir kısmı kullanılmıyor.

Projeksiyonda, şu değerlendirmelere yer verildi: “Bütün santrallerin eşit koşullarda olduğu durumda elektrik enerjisi üretiminde maliyeti düşük olan santraleden başlanıp yüksek olana doğru sıra ile üretim yaptırılması en ekonomik işletme yöntemidir. Ancak belirli bir kapasite imtiyazlı haklara veya üretim önceliğine sahipse maliyete bakılmadan öncelikle üretim yaptırılmaktadır. Santrallere üretim inceliği ya da imtiyazlı haklar verilirken toplam elektrik enerjisi talebi miktarı ile yıl içinde elektrik tüketim seviyelerini gösteren yük profili göz önünde bulundurulmalıdır. En azından öncelik verilmiş toplam kurulu kapasite miktarının baz yük seviyesinden daha yüksek olmamasına dikkat edilmelidir.” Elektrik enerjisi üretim sistemlerinin işletilmesinde birincil kaynak türlerine göre belirli oranlarda güç ve enerji yedeği bulundurulmasının bir zorunluluk olduğunun ifade edildiği projeksiyonda, bu nedenle arz ve talep başa baş olmadan önce üretim sisteminin yedekli olarak işletilmesi için yatırım tesislerinin inşaat süreleri de göz önüne alınarak gerekli önlemlerin alınması gerektiği kaydedildi.

Projeksiyonda, birincil kaynak dağılımında, ilave yeni kapasite miktarının termik santrallerle yoğunlaşması ile sisteme ilave edilecek kapasite miktarının azaldığı, hidrolik ve rüzgar santrallerının yoğunlaşması ile ise sisteme ilave edilecek kapasite miktarının arttığına vurgu yapıldı.

Projeksiyonda, “Sisteme ilave edilecek yeni kapasite miktarı hususunda bir karar ve politika belirlenirken bu özelliğin dikkate alınması göz ardı edilmemelidir” denildi.