Tarifelerde ne oluyor!

Mürşat Özkaya
24 Ocak 2011

Özelleştirme kavramında son noktaya geldik sanırım. Geçen seneki dağıtım özelleştirmeleri ile değişik bir şeyler oldu. Elektrik bir kamu hizmeti miydi yoksa alınıp satılan bir mal mıydı sorusu cevabını buldu. Son yıllarda piyasada oluşturulan bir nevi borsa sistemi ile artık tamamen bir mal konumuna gelen, tedariğinde farklı seçenekler sunulan elektrik, onu evimize getirenlerin de özel sektöre geçmesi ile herkesin artık istediği yerden alabileceği bol seçenekli bir mal veya bir özel sektör hizmeti haline geldi. Özelleştirme iyidir kötüdür konusuna girmeyeceğim, avantajları ve dezavantajları ile ayrı bir konu. Önemli olan özelleştirmenin Türkiye için uzun vade de daha avantajlı veya karlı olup olmadığıdır.

Dağıtım özelleştirmeleri bu noktada oldukça önemli bir konumda. Devletin, elektriği bir kamu hizmeti konumundan çıkarıp, tamamen serbest piyasa koşullarının hakim olduğu bir konuma getirme prensibi olduğunu biliyoruz. Şimdilik dağıtımıyla, yakında üretimiyle ve de iletimiyle bu alanda tamamen özel sektör olacak. Tabi bu geçişler sırasında her zaman ki gibi fiyat düşüktü yüksekti tartışmaları olacak ve oldu da. İlk bakışta milyarlar havada uçuştu ve herkes bu fiyata bu iş olur mu dedi. Ama kimse, geçenlerde bir Bakan’ın da dediği gibi, elbette hesap kitap yapmadan bu paraları vermedi. Herkes kendi kriterlerine göre (Türk usulü) hesabını yaptı ve bu fiyatlar ortaya çıktı. Olay biraz karışık olduğu içindir ki, pek yabancı göremedik. İleride olur mu, hep birlikte göreceğiz. Bu verilen paralar az mıydı çok muydu bilinmiyor ama herkes başkalarının verdiği parayla hesap kitap yaptı durdu. Kimisi “olur” dedi kimisi evirdi çevirdi “mümkün değil” dedi.

Tam herkes ne oluyor derken, 2010 bitmeden EPDK oyunun kurallarını değiştirdi ve bu duruma birileri çok üzülürken, birileri de epey sevindi. İlk üzülenler maalesef devlete fazla güvenen serbest tedarikçilerdi! ve çoğunluğu bir yıllık tatlı rüyalarından uyandılar. Olayın farkına varma sırasına göre ikinci üzülenler de artık elektrik maliyetini kısmen azalttığını sanan serbest tüketici konumundaki sanayicilerdi. Ticarethane tarifesindekiler ise o kadar fazla indirim alıyorlardı ki, hala rüyadalar ve umarız uyanmazlar. Sevinenler ise, müşterilerini kısmen de olsa geri alan yeni gelin dağıtım şirketleriydi. Her ne kadar bu kazanan ve kaybedenler uzun vadede piyasa koşullarıyla daha belirgin olarak ortaya çıkacak olsa da, şimdilik durum böyle.

Olayı biraz temelden incelersek eğer; serbest tüketici limitinin geçen sene 100.000 kWh’a düşürülmesi ile elektriğin farklı tedarikçilerden alınması yönünde yoğun bir hareketlilik yaşanmış olup, bu durum bu sınıftaki tüketicilerin maliyetlerinin azalmasına yol açmıştır. Böylelikle hem pek çok kurum düşük elektrik maliyetine kavuşmuş hem de elektrik sektörüne bir canlılık gelmiştir. Hatta, Enerji Bakanlığı uzun vadede serbest tüketici limitinin daha da düşürülmesi ile bütün tüketicilerin ikili anlaşma piyasası içine çekilmesinin ve bu rekabet ortamından faydalanmasının önünün açmak istemektedir.

Serbest tüketici limitinin düşürülmesi ile yoğunlaşan bu hareket, 2010 sonunda EPDK’nın çıkardığı yeni tarifeyle özellikle sanayiciler açısından sekteye uğramış gibi görünmektedir.

Bu karar ile dağıtım şirketinden alınan elektriğin birim fiyatları üzerinde birtakım artış ve azalışlara gidilmiş, ayrıca “sayaç okuma” adlı yeni bir kalem eklenmiştir. Fakat, birim fiyatlar üzerinde yapılan değişiklikler dağıtım şirketinden alınan elektriğin toplam birim fiyatı üzerinde bir değişikliğe yol açmamıştır. Bununla birlikte, serbest tedarikçilerden elektrik alacak serbest tüketiciler için, tedarikçiden alınan birim fiyat üzerine getirilecek olan maliyet kalemlerinde de birtakım değişikliğe gidilmiş, ayrıca yeni bir “kayıp” parametresi getirilmiştir.

Bu durum dolayısıyla, tüketicilerin dağıtım şirketlerinden aldıkları elektriğin maliyetinde bir değişiklik olmazken, serbest tedarikçiden alınan elektriğin maliyetinde bütün kullanıcı tipleri için bir artış yaşanmıştır. Serbest tüketiciden alınan elektriğin üzerine bir kayıp parametresi getirilerek, toplam maliyet üzerine ek bir kalem getirilmiş, bu sayede özellikle sanayicilerin yaşadığı maliyet avantajı ortadan kaldırılmıştır.

Bu kararın arkasında yatan sebeplerden biri, yapılan bu düzenleme ile ülkemizdeki yüksek oranlı kayıp/kaçağın, bu uygulamadan önce sadece dağıtım şirketinden elektrik alan tüketicilerin maliyetleri içinde olduğu, serbest tüketicilerin bu maliyete katılmaması gösterilmiştir. Kısacası, yeni düzenleme ile dağıtım şirketlerinin devletten aldığı birim fiyat içinde bulunan kayıp/kaçak maliyeti, aynı iletim ve dağıtım hattını kullanan serbest tüketicilere de paylaştırılmaktadır.

Esas sebep olarak ortaya atılan ise, yeni düzenleme ile geçtiğimiz sene yüksek fiyatlarla yapılan dağıtım özelleştirmeleri sonucu, dağıtım şirketlerinin fiyatlarda yapılmasını istediği artışları karşılamak ve küçük tüketicileri fazla etkilemeden yapılabilecek etkili bir değişiklik ile, hızla dağıtım şirketlerinin aboneliğinden ayrılan büyük tüketicileri, tekrar dağıtım şirketlerine döndürmek olduğu söylenmektedir.

Bütün bu değişikliklerin sonucunda, özellikle sanayicilerin serbest tedarikçilerle yapmış olduğu ikili anlaşmalarda sanayici tarafından karşılanacak ekstra bir maliyet oluşmuş olup, elektrik temin eden özel şirketlerden indirim alınmadığı takdirde toplam maliyet dağıtım şirketinden alınan elektriğin toplam maliyetini geçmektedir. Bu koşullarda örneğin, sanayicilerin özel şirketlerden alacağı elektrik birim fiyatı 14 kuruş altına inmedikçe, serbest tedarikçiden elektrik almak maliyet açısından avantajlı durmamaktadır. Bu yüzden firmaların özel elektrik şirketleriyle yaptıkları anlaşmaların çoğunda bir değişikliğe gidilmesi gerekecek, hatta geriye dönüş yaşanabilecektir.

Sonuç olarak, daha önce de dediğim gibi, yapılan bu tarife değişikliği birilerini gerçekten sevindirdi, çünkü sabit olarak almış oldukları birim fiyatlarda ciddi bir artış olmuş durumda. Bu artışlar o şirketler tarafından ne kadar yatırıma döndürülecek, kayıp kaçağı önlemede ne kadar kullanılacak göreceğiz. Her ne kadar esas müşterileri ticari tarifeden elektrik kullananlar olan serbest tedarikçiler de, serbest piyasa koşullarında maliyetlerini daha ne kadar düşürebilecekler onu da göreceğiz. Yoksa geçenlerde duyduğum 12 küsürlük bir rakam bunun göstergesi mi?