Sürdürülebilir Havacılık Yakıt üretimi gerekenden çok yavaş ilerliyor

SAF üretimi iki kat artacak olmasına rağmen, toplam tüketimde yüzde birin altında pay sahibi olacak

11 Haziran 2025

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) tarafından yapılan bir açıklama Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (Sustainable Aviation Fuel – SAF) üretiminin gerekenin çok altında olduğuna dikkat çekilirken, özellikle Avrupa Birliği’nin yanlış politikalarının bu alanda ilerlemeyi engellediği savunuldu.

Birliğin konu ile ilgili açıklamasına göre 2025 yılında SAF üretimi, bir önceki yıla göre iki kat artış ile 2 milyon ton (Mt) (2,5 milyar litre) düzeyine ulaşabilecek iken bu üretim havayollarının bu yılki toplam yakıt tüketiminin yalnızca %0,7’sini oluşturabilecek.

Bu küçük orana rağmen SAF kullanımının küresel yakıt faturasını 4,4 milyar ABD Doları artıracağına dikkat çekilen açıklamada, özellikle Avrupa Birliği’nin belirlediği şartlar nedeni ile tedarikçilerin karşılaştığı uyum ücretlerinin havayolları için Avrupa ülkelerinde SAF kullanımını geleneksel jet yakıtına göre beş kat daha pahalı hale getirdiğine vurgu yapıldı.

Kuruluşun açıklamasında hükümetlerin SAF üretimini artırmak ve üretim maliyetlerini düşürmek konusunda hızlanması gerektiği ifade edildi.

“Avrupa Birliği yaklaşımının işe yaramadığını fark etmeli”

Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık’ta yürürlüğe giren zorunlu uygulamalar nedeni ile SAF üretiminin çoğunun halihazırda Avrupa ülkelerine yöneldiği belirtilen açıklamada, buna karşın SAF üreticileri veya tedarikçilerinin AB düzenlemeleri nedeni ile uyguladıkları uyum ücretlerini havayollarına yansıtması SAF kullanım maliyetinin iki katına çıkmasına neden olduğu belirtildi.

Açıklamaya göre 2025 yılında, AB’nin belirlediği zorunluluk nedeni ile 1 milyon ton SAF satın alması beklenen havayollarının, bu işlem için 1,2 milyar ABD doları düzeyinde ödeme yapacak olmalarına karşın, uyum ücretlerinin bu faturanın 1,7 milyar dolar daha yüksek olmasına neden olacak.

Açıklamada değerlendirmesi yer alan IATA Genel Direktörü Willie Walsh, AB’nin yeterli piyasa koşulları oluşmadan ve makul olmayan piyasa uygulamalarına karşı önlemler almadan devreye aldığı uygulamaların havayollarının karbonsuzlaştırma maliyetini önemli oranda artırdığını savundu.

Walsh bu durumun, havacılık için 4,7 trilyon dolar olarak tahmin edilen enerji dönüşümü maliyetini de artırdığını ifade ederken, Avrupa ülkelerinin mevcut yaklaşımının işe yaramadığını fark edip başka bir yol bulması gerektiğini kaydetti.

Açıklamada IATA’nın küresel SAF pazarının gelişimini desteklemek için iki girişim önerdiği hatırlatıldı.

IATA’ya göre Sivil Havacılık Karbonsuzlaştırma Örgütü (CADO) tarafından Uluslararası Havacılık için Karbon Dengeleme Programı (CORSIA) ve AB Emisyon Ticaret Programı düzenlemelerine uygun olarak SAF satın alımlarını, kullanımını ve ilgili emisyon azaltımlarını izlemek için şeffaf ve standart bir SAF kayıt sistemi geliştirilmeli. Ayrıca SAF taleplerini tedarik teklifleriyle eşleştirerek SAF tedarikini kolaylaştıracak “SAF Eşleştirici” uygulaması devreye alınmalı.

Hükümetler politikalarını geliştirmeli

IATA SAF üretimini artırmak için hükümetlerin, fosil yakıtlara sağladıkları 1 trilyon dolarlık sübvansiyonun bir kısmının yeniden yönlendirilmesini de içerecek şekilde yenilenebilir enerji üreticilerinin büyük petrol şirketlerine kıyasla karşılaştığı dezavantajları ortadan kaldırması gerektiğini de savunuyor.

Kuruluşa göre SAF üretimi için gerekli olan kaynakların üretiminin artırılması, ortak altyapı kullanımı ve diğer önlemleri destekleyen kapsamlı ve bütüncül bir enerji politikası yaklaşımı benimsenmesi de gerekiyor.

Bununla birlikte IATA açıklamasında uluslararası havacılığın karbondioksit emisyonlarını ele alan tek piyasa tabanlı mekanizma olarak CORSIA’nın kabul edilmesi, hükümetlerin havayollarına Uygun Emisyon Birimleri (EEU) sağlayarak, bu şirketlerin CORSIA yükümlülükleri karşılığında satın alabilecekleri ve talep edebilecekleri karbon kredilerinin artırılmasına yönelik adımlar da atılması gerektiği de yer buldu.

Havacılık sektörü halihazırda yıllık küresel emisyonlarda %2,5 oranında pay sahibi bulunuyor.