Sivil Toplum %35 emisyon azaltım çağrısını yineledi
17 sivil toplum ve düşünce kuruluşu Türkiye’nin mutlak emisyon azaltım çağrısını yeniledi
İklim değişikliği alanında çalışan 17 sivil toplum ve düşünce kuruluşu 30 Kasım’da Dubai’de başlayacak COP28 İklim Zirvesi öncesi Türkiye’nin, 2053’te net sıfır hedefine ulaşabilmesi için, 2020 yılına kıyasla 2030’a kadar en az %35 oranında mutlak emisyon azaltımı hedefleme çağrısını yineledi.
22 Kasım 2023 tarihinde İstanbul’da düzenlenen basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz şunları söyledi;
İklim değişikliği ile mücadele için atılması gereken adımları Türkiye için bir külfet olarak görme anlayışını geride bırakıp iklim için harekete geçmenin ekonomik büyüme, enflasyonla mücadele, yoksulluğun giderilmesi, enerjide bağımsızlık, katma değerli üretim gibi faydalarına odaklanalım. Bu faydalar bilimsel çalışmalarla ortaya konuldu, politika yapıcılara düşen bu bulguları plan, program ve hedeflere yansıtmak.
Çağrı Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ege Orman Vakfı, Greenpeace Akdeniz, HEAL Sağlık ve Çevre Birliği, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İNGEV, İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Yeşil Düşünce Derneği, YUVA, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Fosil Yakıtların Ötesi (Beyond Fossil Fuels), İklim için Türkiye, İklim Öncüleri, Youth for Climate Türkiye, Yuvam Dünya Derneği tarafından yapıldı.
Toplantının ardından bir panel düzenlendi. Özlem Katısöz’ün moderatörlüğünde gerçekleşen panelin konuşmacıları da İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Direktörü Bengisu Özenç, ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ebru Voyvoda ve HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal oldu.
Çağrıda şu değerlendirmeler paylaşıldı;
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç;
Bilimsel çalışmalar, Türkiye’nin 2035 net-sıfır hedefi ile uyumlu bir patikaya bugün adım atmasının, olumlu sağlık etkileri ve düşen enerji ithalat faturalarının ağırlıkta olduğu net ekonomik faydaları beraberinde getireceğini gösteriyor. Bu beklenen faydalar zaman içerisinde hızlanarak artacakken, geç kaldığımız her gün hem bahsettiğimiz bu faydaları yakalamaktan uzaklaşıyor, hem de kendimizi yüksek karbonlu bir patikaya mecbur bırakarak dönüşüm maliyetlerinin artmasına neden oluyoruz. Türkiye daha iddialı bir azaltım planı açıklayarak 2053 net-sıfır hedefi konusundaki samimiyetini kanıtlamalı.”
ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ebru Voyvoda:
Gelişmiş ülkelerde iklim politikaları, sadece iklim krizine değil küresel ekonomik sistemin karşı karşıya kaldığı çoklu (çok boyutlu) krizlerlere karşı da tasarlanmış çok kapsamlı dönüşüm politikaları olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği konjonktürde çok boyutlu kısa/uzun dönemli ve yapısal sorunlarına kalıcı çözüm üretebilmesinin tek yolu bu küresel dinamikleri iyi değerlendirmek ve kapsamlı bir ‘yeşil dönüşüm’ stratejisi oluşturmak.
HEAL-Sağlık ve Çevre Birliği Kıdemli Enerji ve İklim Politikaları Danışmanı Gacal:
Tahminlerimize göre sadece elektrik üretim politikalarını 2053 net sıfır hedefine yönelik şekillendirmek, sağlık sorunlarından kaynaklanacak ve üretim santralleri tarafından ödenmeyen 194 milyar euro maliyeti önleyecek. 6 trilyon Türk lirasına eşdeğer bu rakam, aynı zamanda Türkiye’nin güncel brüt dış borcunun yüzde 44’üne tekabül ediyor.
Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Erinç Yeldan:
Yeşil finans piyasaları yılda yaklaşık 750 milyar dolarlık bir hacme ulaşmış durumda ve söz konusu piyasalar hızla büyüyor. Türkiye, doğal kaynakları ve coğrafi konumu sayesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yeni sanayi devriminin aktif bir yürütücüsü olma fırsatını kaçırmamalıdır. Türkiye’nin söz konusu finansman olanaklarından yararlanabilmesi için etkin, inandırıcı ve iyi tasarlanmış bir karbonsuzlaşma planını duyurması gerekli.”
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu:
Fosil yakıtlara bağımlı emisyon yoğun bir ekonomi iklim etkisinin yanında toplumsal mağduriyetlere de yol açıyor. Kömür madenlerinin tarım alanlarını yok etmesi sonucu söz konusu bölgelerde yaşayanların geçim olanakları kısıtlanıp mülksüzleşmelerinin yanı sıra gıda üretimi darbe alıyor. Öte yandan termik santrallerin yol açtığı hava kirliliği erken ölümlere ve kronik hastalıklara neden oluyor. Tüm bu görmezden gelinen maliyetleri ortadan kaldıracak adil bir temiz enerji geçişini planlamak iddialı bir iklim hedefiyle mümkün.