Sera Gazı Emisyonu Azalmıyor

Ethem Yenigün
2 Ocak 2014

“Türkiye İklim Değişikliği Stratejisi 2010-2020” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanarak 2012 yılında yayınlandı.

Bakanlığın internet sitesindeki elektronik sürüme göre, 2010-2020 strateji belgesinin 2012’de yayınlanması sorunu bir yana bırakılıp, belgenin içeriğine odaklanıldığında, belgenin, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında hazırlanan temel kamu belgelerinden biri olduğu söylenebilir. Bu belge, giriş bölümünde de vurgulandığı gibi, “iklim değişikliği ile mücadele kapsamında ilgili sektörlerde öncelikli olarak yapılması gereken çalışmaları ve iklim değişikliğine uyuma yönelik önlemleri tanımlamaktadır.”.

Türkiye İklim Değişikliği Stratejisi 2010-2020, belirtilen alanlarda kısa, orta ve uzun vade için hedefler belirlemektedir. Kısa vade 1-2 yıl içinde gerçekleşmesi veya başlaması öngörülen, orta vade ise 10 yıla uzanan vadedeki amaçları belirtmektedir.  Belgenin 2010 döneminden itibaren geçerli olduğu düşünüldüğünde, kısa dönemli bazı stratejilerin gerçekleşmesi beklenmektedir.

Bu belgenin yedinci bölümünün adı “Sera Gazı Emisyon Kontrolü”dür. Bu başlık altında, sera gazı emisyonunun Enerji, Ulaştırma, Sanayi, Atık ile Arazı Kullanımı, Tarım ve Hayvancılık alanlarında kontrol edilmesi stratejileri yer almaktadır.

Güncel veriler, bu stratejinin performansı hakkında bir fikir vermektedir.

TÜİK tarafından üretilen veriler ile bu stratejinin performans testi yapılabilir.

Tablo 1, 1990 yılından 2011 yılına kadar geçen dönemde salınan sera gazlarını, gazların cinsine göre vermektedir 1. En güncel veri 2011 yılına ait veridir. 2012 yılı verisinin neden olmadığına ilişkin herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.

Tablo incelendiğinde, emisyonun sürekli arttığı; miktar olarak en büyük artışın CO2’te, oransal ise en büyük artışın olarak F Gazları’nda görüldüğü; bütün gazlardaki toplam artışın ortalama yüzde 124 olduğu anlaşılmaktadır.

Strateji belgesinin yürürlüğe girdiği 2010 yılından sonraki salımlar incelendiğinde, N2O’nun aynı kaldığı, diğer gaz salımlarının arttığı dikkat çekmektedir. Yani, “Türkiye İklim Değişikliği Stratejisi 2010-2020”nin sera gazı emisyonları açısından, ilgili dönemde herhangi bir etkisi olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Tablo 2, bu emisyonu sektörlere göre vermektedir.

Toplam sera gazı emisyonu 1990’dan 2011 yılına kadar sürekli bir artış göstermektedir. 1990 yılında toplam salınan sera gazı miktarı 100 milyon ton iken, bu miktar 2011 yılında yüzde 124’lük bir artışla 422 milyon ton olarak gerçekleşmektedir.

Sektörlere göre en çok sera gazı emisyonu enerji sektöründe görülmektedir. Bu sektördeki toplam artış oranı yaklaşık yüzde 127’dir. Tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonları artmamakta, bilakis azalmaktadır (30 milyon tondan, 29 milyon tona). Oransal olarak en büyük artış yüzde 273 ile atık sektöründe, ikinci olarak buna yakın bir oranda, yüzde 264 ile endüstriyel işlemlerde yaşanmaktadır.

Üretilen resmi veriler, küresel iklim değişiminin en önemli nedenlerinden biri olan sera gazı salımlarının azalmadığına işaret etmektedir. Son dönem de dâhil, yıllar içinde bu gazların emisyonlarında görülen artış, bu salımların birkaç yıllık bir dönemde azalmayacağının da ipuçlarını vermektedir. Sera gazı salımının en çok görüldüğü enerji, atık gibi alanlarda önemli bir değişim olmadığı kabul edildiğinde, bu emisyonun sürekli artacağını da tahmin etmek mümkün olmaktadır.

Sonuç olarak, bu konuda gereken hassasiyetin gösterilmesi ve bu sorunun çözülmesi için alınması gereken önleyici ve düzenleyici çalışmaların en kısa sürede ilan edilerek gerekli çalışmaların yapılması yaşamsal bir önem taşımaktadır.

1 –  “Seragazı emisyonları, enerji, endüstriyel prosesler, tarımsal faaliyetler ve atık bertarafından kaynaklanan, doğrudan seragazları olan karbondioksit (CO2), metan (CH4), diazotmonoksit (N2O), hidroflorokarbonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve kükürthekzaflorid (SF6) ile öncül seragazları azotoksitler (NOx), metan dışı uçucu organik bileşikler (NMVOCs) ve karbonmonoksit (CO) emisyonlarını kapsamaktadır. Arazi kullanımı ve arazi kullanım değişikliğinden kaynaklanan emisyonlar ve yutaklar hesaplamalara dahil edilmemiştir. Seragazı emisyon hesaplamalarında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında geliştirilen, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Klavuzu (IPCC) kullanılmaktadır.