”Rüzgarda kötü hikaye yaratmamamız lazım”
TÜREB Başkanı Yıldırım sektörde 10 senede elde edilen başarının devamı için YEKDEM mekanizmasının güncellenerek devam etmesi gerektiğini söyledi
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Hakan Yıldırım BloombergHT kanalında katıldığı bir programda Türkiye rüzgar enerjisi sektöründe 10 yıllık bir dönemde güçlü bir ekosistem yaratma başarısının gösterildiğini ve çok güzel hikayeler yaşanıldığını söyledi.
Yıldırım bununla birlikte 2018’de düşen büyüme ivmesine dikkat çekerken, oluşturulan ekosistemin zarar görmemesi ve sektörde kötü hikayeler yaşanmaması için YEKDEM mekanizmasının 2020 sonrasındaki önemine dikkat çekti.
Açıklamasının başında yenilenebilir enerjiler için çok ciddi bir paradigma değişikliği olduğuna dikkat çeken Yıldırım yenilenebilir enerjilerin artık hobi olmaktan çıktığını söyledi.
1 Megavat-saat elektriğin üretim maliyetinin doğal gaz için 75 dolar düzeyinde iken rüzgarda 55 Dolar, güneşte ise 45 Dolara kadar gerilediğine dikkat çeken Yıldırım, bu gerilemenin ucuz, güvenilir ve çevreye duyarlı olması gereken enerji üretimi alanında yenilenebilir enerjiler için ucuzluk sorununu ortadan kalkmış olduğunun göstergesi olarak vurguladı.
Türkiye rüzgar enerjisi sektörünün son 10 senede gurur duyulacak bir başarı elde ettiğine dikkat çeken Yıldırım, şu an Türkiye’nin geneline yayılmış 3.500 türbinden oluşan 7.600 MW kurulu güce sahip 183 santralin bazı aylarda Türkiye elektrik üretiminin %11’lik bölümünü karşıladığının altını çizdi.
Bununla birlikte sektörün elde ettiği esas başarının sıfırdan bu noktaya gelecek ekosistemin yaratılmış olduğunu ifade eden Yıldırım, bu süre içerisinde yatırımcılardan, danışmanlara, finansörlere, vinççilere ve nakliyecilere kadar farklı paydaşların işlerini nasıl yapacaklarını öğrendiğini, ayrıca kule, jeneratör, kanat, ankraj demirleri üretimini gerçekleştirebilecek kadar güçlü bir yan sanayi oluştuğuna dikkat çekti.
Hakan Yıldırım sözlerini şu şekilde sürdürdü;
”Bunu oluşturmak başlı başına bir problemdi ve Türkiye bunun üstesinden geldi. 7.600 MW’a geldi, ben bunu rüzgarın ilk yarısı olarak yorumluyorum.
Burada bir ivme kaybı var mı? Var. Bunu görmemiz lazım ki doğru çözünleri bulabilelim. 2011 senesinde Türkiye’de yılda 400 MW civarında rüzgar santrali kuruluyordu. 2015’e geldiği zaman 1.300 MW’a kadar geldi. 2018 senesini 495 MW’la kapattık.
Buraya baktığınız zaman bir eğri var, bu uçağın burnunu mutlaka yukarı kaldırmamız lazım. Bunun biraz daha düşmesine izin verirsek kötü hikayeler oluşturacağız.
İnsanlar bu eğrinin en başında geriye baktıkları zaman hiçbir kötü hikayeleri yoktu. Bu işe girmiş batmış hiçbir şirket yoktu, kariyerini buraya yatırmış ama yanlış alanmış, keşke başka bir alanda kariyer yapsaydım diyen insanlar yoktu ve insanlar hep geleceği satın aldılar.
İnsanların geleceği satın alarak geldikleri bu noktada biz bu sektörü devam ettiremezsek kötü sonuçlar oluşacak. Bir gün ileride biz rüzgar sektöründe güzel işler yapmıştık bunu tekrar canlandıralım dediğimiz zaman harcayacağımız enerji ilk seferki harcadığımız enerjiden çok daha fazla olacak. Çünkü orada motive etmeye çalıştığımız insanlar dönüp arkalarına bakacaklar ve arkalarında batmış vinççi, nakliyeci, yatırımcı, kariyerini buraya göre şekillendirmiş ama iş bulamamış öğrenciler, burada çalışmış ama yurtdışına gitmek zorunda kalmış insanlar görecekler ve buna tekrar cesaret edemeyecekler.
Biz TÜREB olarak, özellikle çocuklarını rüzgarda kazandığı parayla okutmuş bir kişi olarak benim için çok duygusal bir konu bu, bunun bir memleket meselesi olduğunu düşünüyoruz.
Şirketlerden bağımsız. Şirketler yatırım yapar, yapmaz. Bugün yapmaz, yarın yapar ama 48 bin MW’lık ekonomik fizibıl kapasitesi olan bir ülkenin bugün sadece 7.600 MW’da olması, bence bunu başarmış olmak gurur duyulacak bir şey ama bunu başardığımız ekosistem ile altyapı ile yerli sanayicisi ile finansçısı ile bundan çok daha fazlasını şimdiye kadarki eforun yarısını göstererek başarabiliriz.”
”Çıpa fiyatı olmazsa olmaz”
TÜREB Başkanı Yıldırım, sektör paydaşları ve finans kuruluşları ile yaptıkları görüşmelerde büyümenin tekrar devamı için öne çıkan noktanın YEKDEM mekanizması olduğunu söylerken, YEKDEM mekanizmasını Türkiye yenilenebilir enerji sektöründeki hızlı büyümenin başlı başına destekçisi olarak niteledi.
Hakan Yıldırım bankalar ile olan görüşmelerinde de rüzgar projelerin finansmanı için çıpa fiyatın olmazsa olmaz olduğu mesajının çok net olarak verildiğini ancak çıpa fiyatı sayesinde bankaların nakit akışı öngörüsü yapıp yatırımcılara borç oranı vermesinin mümkün olabileceğini söyledi.
Çıpa fiyatının ortadan kalktığı durumda üretilecek elektriğin pazarda satılmasının mümkün olduğunu fakat bu durumda fiyattaki dalgalanmalara tabi olduğunu söyleyen TÜREB Başkanı, bu durumun bankaların yatırımlar için 10-12 yıllık kredi talepleri için projeksiyon sorunu yarattığını ifade etti.
Bankacıların 5-6 sene önce doğal gaz santrallerini finanse ederken yapmış oldukları projeksiyonların bugün ne kadar gerçekleşebileceğini gördükleri için de kendi yönetim kurullarına dahi bu durumu anlatamadıklarını ve bugün 4,7 dolar-sent olan fiyatların gelecekte 6 dolar-sent olabileceğini öngörüsünde bulunamadıklarını belirten Yıldırım bu yüzden YEKDEM mekanizması ile bir çıpa fiyatı getirilmesinin olmazsa olmaz olduğuna vurgu yaptı.
YEKDEM mekanizmasının 2020 sonrası ne olacağını bir an önce açıklanması gerektiğini de ifade eden TÜREB Başkanı şu an yapılmayı bekleyen 4.500 MW gücünde RES lisansı olduğunu, bunun ancak 2.000 MW düzeyindeki bölümünün 2020 sonrasına yetişebileceği öngörüsünü de paylaştı.
”YEKDEM’de fiyat 5,22 Dolar-sent, süre 15 yıl, para birimi Avro olmalı”
2020 sonrası YEKDEM fiyatının ne olması gerektiği konusunda TÜREB olarak ciddi bir matematiksel çalışma yaptıklarını ve kilovat-saat başına 5,22 ABD Dolar-sent rakamına ulaşıldığını söyleyen Yıldırım Türkiye’deki ortalama 50 MW gücündeki bir RES projesinin mevcut faiz ve yatırım koşulları ile hayata geçmesi için bu rakamın gerekli olduğunu belirtti.
Bankalar ile olan görüşmelerinde RES yatırımlarının finansmanının uzun vadeye yayılması gerektiği için YEKDEM desteğinin 15 yıl olması gerektiği ayrıca yatırımların finansmanında %2 oranında avantaj sağlayacağı için desteğin para birimin Avro olması gerektiği de TÜREB Başkanı’nın ifadeleri arasında oldu.
”Projeler satılabilir elektrik fiyatlarına sahip olabilmeli”
Hakan Yıldırım TÜREB olarak yarışma mekanizmasında da değişiklik önerdiklerini söyledi.
Kilovat-saat başına fiyattan azaltımlarda ihale ortamının da etkisi ile projelerin hayata geçmesini engelleyecek fiyatlar oluşabildiğine dikkat çeken Yıldırım, TÜREB olarak hibrit bir model önerdiklerini söyledi.
Buna göre yarışmalarda başlangıç fiyatı dışında taban fiyatı da açıklanmalı ve girişimciler bu rakamın altına inememeli, bunun yerine projelerde MW başına ek bir bedel taahhüt edebilmeliler böylelikle kağıt üstünde satılabilir bir elektrik fiyatına sahip olabilmeliler.
”Yerli ürün desteği hem YEKDEM hem de piyasa satışında verilmeli”
Yenilenebilir yatırımlarına sağlanan yerli ürün desteğinin, yerli sanayi gelişimi için çok önemli olduğunu söyleyen TÜREB Başkanı, TÜREB olarak halihazırda YEKDEM kapsamında verilen bu desteğin kapasamının genişletilmesi ve serbest piyasaya satışta da sağlanması gerektiğini önerdiklerini söyledi.
Yerli ürün desteğinin özü itibari ile projeler için değil, yerli sanayinin gelişmesi için sağlandığını söyleyen Yıldırım bu desteklerin yerli imalatçıların global tedarik zincilerin parçası oldukları, yabancı ülkeleredeki projelere alt ekipman sağlamaya başlayabildikleri, yani yeterli ölçeğe ulaşıp rekabetçi hale gelmeye başladıkları zamana kadar sürmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
”Yatırımcılar yatırıma, bankacılar para vermeye hazır”
Yerli, yabancı yatırımcıların rüzgar ve güneşe yatırım yapmaya hazır olduğunu, bankaların da gelecek 4-5 yıl içinde bir arz fazlası görmediklerini ve özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarına para vermeye hazır olduğunu gördüğünü söyleyen TÜREB Başkanı farklı düzeydeki yatırımlar için farklı mekanizmalar olması gerektiğine dikkat çekti.
”Küçük yatırımcı unutulmamalı”
Rüzgardaki ikinci YEKA yarışmasının çok önemli sonuçları olduğunu, YEKA yarışmalarının da proje kazandırmada çok önemli işlev gördüğünün söyleyen Yıldırım 5-10-20 MW düzeyinde yatırım yapmak isteyen küçük yatırımcıların da unutulmaması gerektiğini de ifade etti.
TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım ana işi inşaat, tekstil, eğitim olan ama yenilenebilirin bir tarafında bulunmak, yatırımlarını çeşitlendirmek veya riskini dağıtmak isteyen yatırımcıların da proje geliştirebileceği ve proje yapabileceği mekanizmaların mutlaka olması gerektiğine vurgu yaptı.