“Rüzgâr sektörü ciddi duraksama riski altında”
TÜREB Başkanı Yıldırım rüzgâr enerjisi sektöründeki belirsizliklerin giderilmesi gerektiğini söyledi
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından 2012 yılından beri düzenlenmekte olan Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi bu yıl TÜREK@home başlığı ile çevrim içi olarak gerçekleştirilmeye başlandı.
Kongrenin 25 Kasım 2020 tarihinde düzenlenen açılış Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş ve EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın katılımı ile gerçekleşti.
Açılışta konuşan TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım Kovid-19’un her şeyde olduğu gibi TÜREB’in kongre yapış şeklini de değiştirdiğini, bu değişimi verimli bir şekilde kullanmak için kongrenin gelecek sekiz aylık dönemde her iki ayda düzenlenecek çevrim içi paneller ile gerçekleştirileceğini söyledi.
TÜREB Başkanı bu toplantılarda rüzgâr enerjisi sektörü temsilcilerinin sektörün gündemindeki en önemli beş konuyu kamu sektöründen moderatörler ile bir araya gelerek konuşacaklarını ifade etti.
Konuşmasının devamında Türkiye rüzgâr enerjisi sektörünün gelişimi ve önündeki riskler hakkında değerlendirmelerde bulunan Hakan Yıldırım, WindEurope tarafından yakın zaman önce yayınlanan bir çalışmaya göre Türkiye’nin rüzgâr enerjisi sanayisi alanında Avrupa’daki en büyük beş imalatçı ülkeden biri olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda rüzgar enerjisinin Türkiye’nin elektrik üretiminde yaklaşık yüzde 10’luk paya ulaştığına da dikkat çekti.
Yıldırım rüzgâr enerjisi sektöründeki kanat üreticilerinin 6 bin, kule üreticilerinin 1.200, türbin üreticilerinin bin, rüzgar enerjisi yatırımcılarının ise yaklaşık olarak 2 bin kişiye istihdam sağlarken, dolaylı olarak da bu sektöre yönelik tedarikçilerin de beş bin kişiye iş sağladığını söylerken, Türkiye’nin rüzgar enerjisinde yatırım ve sanayi alanında en önde gelen ülkelerden biri olmasının ardındaki üç temel sebebi ise güçlü bir siyasi irade, doğru işleyen, finanse edilebilir bir mekanizma ve en az 5 yıllık öngörülebilir proje stoğu olarak sıraladı.
İş dünyasında yatırımların, gelişmenin, ilerlemenin en ölümcül düşmanı belirsizlik olduğunun son bir sene içerisinde Kovid-19 ile birlikte çok daha açıklıkla görüldüğünün ifade eden Yıldırım, rüzgâr enerjisi sektörünün üzerinde belirsizlik yaşanmasına izin verilmemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Sektördeki proje stoğunun düşük seviyesine dikkat çeken TÜREB Başkanı süre uzatımı kullanan YEKDEM projelerinin 2021’in ilk yarısına kadar devreye gireceği, bu dönemin ardından ise asıl amacı teknoloji transferi olan az sayıdaki paydaş için iş yükü oluşturacak YEKA projelerinin de 2022 yılında kurulumlarına başlanacağının göründüğünü ifade etti.
Büyük kısmı eksi fiyatlı çıkan yaklaşık 3 bin MW’lık projenin bugünkü koşullarda finanse edilmesi imkan dahilinde görünmediğini, bu nedenle projelerin 2023’e kadar bir iş yükü oluşturması beklenmediğini dolayısı ile kağıt üzerindeki 5 bin MW’lık proje stoğuna karşın, 2022’nin sonlarına kadar aktif bir stok olarak değerlendirilmediğini, 2021-2023 arasında 2 senelik ciddi bir duraksama yaşanabileceğini böyle bir ani duraksamanın da sektörde çok olumsuz etki yapacağını kaydetti.
Yıldırım bu olumsuzluğun yaşanmaması için önerilerini ise kapasite artışları başta olmak üzere eksi fiyatlı projelerin lokal aksamları kullanmaları ve daha kolay finanse edilebilmeleri için bir takım düzenlemeler yapılması, uzun vadeli öngörülebilirliğin sağlanması için 2020 sonrası mekanizmanın bir an önce netleştirilmesi ve 5 senelik paketler halinde ihale takvimlerinin belirlenmesi ve yayınlanması, kısa vadeli proje stoğunun artırılması için düzenlemeler yapılması ve orta vadeli finanse edilebilir mekanizma oluşturulması olarak sıraladı.
Bu önlemlerin alınmadığı takdirde sektörde proje geliştirici danışmanlardan başlayarak, vinçciler, nakliyeciler, montajcılar, mühendislik şirketleri, küçük imalatçılar ve nihayetinde ihracat yapan büyük imalatçılar açısından 2021’in ortasından itibaren başlayacak sorunları ilerleyen aşamada geri çevirmenin çok daha zor olacağını kaydetti;
Yıldırım konuşmasını şu sözlerle bitirdi;
İyi durum ve kötü durum senaryolarını çalışarak, sektördeki oyuncuların başına kısa ve orta vadede neler geleceğini öngörerek bu kadar üst düzey atılımın yapıldığı bir sektörün elimizden kayıp gitmesini önlemek istiyoruz.
Biz şimdiye kadar yapılan mükemmel işe bakarak rüzgarın ülkemizdeki geleceği ile ilgili umut doluyuz. Bu alanda dünyanın en büyük şirketleri ülkemize yıllardır yatırım yaptılar ve yapmaya devam edecekler. Rüzgar bizi bir araya getirmeye, rüzgar istihdam oluşturmaya, rüzgar tek başına ülke elektriğinin yüzde 20’sini karşılamaya, rüzgar milyonlarca dolar ihracat yapmaya yeter. Sözlerimi bu seneki kongremizin mottosu ile bitirmek istiyorum; “Rüzgar bize yeter”