“Paris’ten enerji dünyasına sinyal bekliyoruz”
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi ‘G-20 Antalya Zirvesi Yolunda: Küresel Enerji Güvenliğinin Bugünü ve Yarını’ başlığıyla bir toplantı düzenledi
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından İstanbul Conrad Otel’de 15 Mayıs 2015 tarihinde ‘G-20 Antalya Zirvesi Yolunda: Küresel Enerji Güvenliğinin Bugünü ve Yarını’ başlığıyla bir toplantı düzenlendi.
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve IICEC Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı Dr. Fatih Birol’un ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda konuşan Güler Sabancı; IICEC’in geçen altı yılda, enerji ve iklim gibi çok önemli iki konuda fikir ve görüş alışverişinin en önemli entelektüel liderlik platformu olarak kendisini kanıtladığını belirtirken şunları söyledi;
“Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi-IICEC tarafından düzenlenen bu üst düzey hükümet, endüstri ve akademi forumu, Türkiye ve bölgenin enerji sektörü için eşsiz bir etkinliktir. IICEC’in hedefi, üniversiteler, endüstri ve kamu sektörünü bir platformda bir araya getirerek politika tavsiyeleri sunmaktır. IICEC’in ‘enerjinin kutup yıldızı’ olarak rolünün, giderek genişleyen ağı ve entelektüel liderliği ile pekişeceğine tüm kalbimle güveniyorum.”
IICEC’in ilk raporunu hazırlayarak Türkiye’nin enerji ithalatını masaya yatırdığını vurgulayan Güler Sabancı, yeni kurulacak hükümete yol göstermesini diledikleri rapor hakkında şunları söyledi:
“Türkiye’nin artan enerji talebine karşı yerli enerji kaynakları yetersiz kalmakta ve ülkemiz net ithalatçı konumunu sürdürmektedir. İthalatımızda dolayısıyla cari açığımızda önemli paya sahip olan enerjiye ilişkin bu raporun, 2023 hedefleri göz önüne alındığında zamanında yapılmış bir değerlendirme olduğunu düşünüyorum. IICEC raporu şuna işaret etmektedir: Enerji fiyatlarında yakın zamanda meydana gelen düşüş ithalat yükünü hafifletiyor gibi görünse de bu durum geçicidir ve enerji fiyatlarının bu düzeyde kalmaması beklenmektedir. Enerji fiyatları arttığında ithalat yükü de artacağından, gereken yapısal önlemler alınmazsa sorunun katlanarak artması muhtemeldir. İthalat bağımlılığının artması, Türkiye’nin enerji güvenliğine ilişkin riskleri de şiddetlendirmektedir. Olağan gidişat senaryolarına göre, Türkiye’nin enerji ithalat faturası 2023’e kadar ikiye katlanabilir. Dolayısıyla bu dönemde petrol fiyatlarının düşüklüğünü fırsat olarak görüp, Türkiye’nin enerjide ithalat bağımlılığını azaltmak, yapısal önlemleri almak yararlı olacaktır.”
Kasım ayında Antalya’da düzenlenecek G-20 ve B-20 zirvelerinin Türkiye’ye Dünya için önemli konularda ilave fırsatlar ve sorumluluklar da getirdiğini vurgulayan Sabancı, “Dünya enerji sistemi, büyük çeşitlilik gösteren fırsatlar ve güçlükler barındırıyor. Bu dinamik enerji ortamında, gündemin ilk sırasındaki yerini koruyan bir konu var: Enerji güvenliği yani ‘enerji kaynaklarının makul bir fiyata sürekli olarak bulunabilmesi’. Biz de bu yılki Forum’a ‘Antalya G-20 Zirvesine Doğru: Bugün ve Gelecekte Global Enerji Güvenliği’ başlığını verdik. Uzun vadeli enerji güvenliği, ekonomik gelişmeler ve çevre ihtiyaçlarına uygun olarak zamanında yapılacak enerji yatırımlarını kapsıyor.
Öte yandan kısa vadeli enerji güvenliği, enerji sisteminin arz-talep dengesindeki ani değişikliklere hızlı tepki verebilme kabiliyetini içeriyor. Bu bağlamda çok boyutlu bir konu olan enerji güvenliği, jeopolitikten strateji yatırımlarına, enerji ağlarından acil durum müdahalesine kadar çeşitli alanlarda etkili stratejiler gerektiriyor” şeklinde konuştu.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konvansiyonu’nun Paris’te toplanarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin hafifletilmesi ve uyum konularında yapılacak çalışmaların çerçevesini çizen bir anlaşma imzalanacağına dikkat çeken Güler Sabancı, “Paris Konferansı, gelecek kuşaklara bırakacağımız dünyamızın nasıl olacağını belirlemekte büyük rol oynayacaktır. İklim değişikliği, tüm sınırların ötesinde global bir tehdittir. Bu nedenle de global çözümler gerektirir. Dünyada halen 1,3 milyardan fazla insanın enerjiye güvenilir erişimi yok! Bu global sorunun giderilebilmesi yolunda, enerji yatırımları ve ‘herkes için enerjiye erişim’, G-20’nin enerji gündeminde önemli yer tutuyor. B-20 topluluğu ise enerji uygulamalarının geçmişini değerlendirerek, daha sürdürülebilir enerji ticaretine yönelik tavsiyelerde bulunacak. B-20 Ticaret Görev Gücü’nün Eşbaşkanı olarak, G-20 ve B-20 zirvelerinin global enerji sorunlarına etkili çözümler getireceğine inancım tam” şeklinde konuştu.
Güler Sabancı, 29 üye ülkenin oybirliği ile Uluslararası Enerji Ajansı’nın İcra Direktörü seçilen IICEC Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol’u kutladı ve yeni görevinde başarılar diledi. Sabancı, “Uluslararası Enerji Ajansı’nın, 1 Eylül tarihinden itibaren Dr. Birol’un liderliğinde, dünyada daha güvenli, daha güvenilir, verimli, sürdürülebilir ve rekabetçi bir enerji geleceği için oluşturulan stratejilere önemli katkılarda bulunacağına inancım tam” diye konuştu.
Dr. Fatih Birol: “Antalya’da alınacak kararlar dünya için yön çizecek”
IICEC Yönlendirme Kurulu Fahri Başkanı ve Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol ise konuşmasında G-20 üyelerinin profilini çizdi. Birol Toplantıda yaptığı sunumda toplamda küresel ekonominin yüzde 80’ini oluşturan, dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasının yaşadığı G- 20’nin enerji tüketiminin yüzde 80’ini yaptığına dikkat çeken Dr. Birol, enerji yatırımlarının dörtte üçünün de bu ülkeler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Karbondioksit emisyonlarının yüzde 80’inden fazlasının da yine G-20 tarafından yapıldığını kaydeden Dr. Birol, “Bu yıl Antalya’da alınacak kararlar, çizilecek yön küresel ekonomiye önemli etki edebilir. Türkiye bu yıl önemli bir kavram geliştirdi; ‘kapsayıcılık’… Bu, tüm dünya için bütünsel bir yaklaşım getiriyor. Dünyanın az gelişmiş bölgelerini unutmadığımızı gösteriyor” dedi.
Konuşmasında Afrika’daki enerji yetersizliğine vurgu yapan ve dikkat çekici rakamlar paylaşan Dr. Birol, sözlerine şöyle devam etti: “Afrika, doğalgaz ve petrol anlamında çok büyük enerji kaynaklarına sahip. Dünyada yeni petrol keşiflerinin yüzde 30’u Sahra Altı Afrika’da gerçekleşiyor. Kömür hala önemli bir enerji kaynağı. Afrika’da yılın 330 günü güneş enerjisinden faydalanmak mümkün. Fakat yine Afrika’da, yaklaşık 45 ülke arasından sadece 4 ülke, vatandaşlarının yüzde 50’sine yani her 2 kişiden 1’ine elektrik verebiliyor. Afrika’daki toplam 800 milyon kişinin enerji tüketimi sadece New York’taki tüketime eşit. Bu, ciddi bir küresel sorun. İnsanlara enerjinin ulaştırılması, bunun için de daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Türkiye, bu yıl Sahra Altı Afrika’ya yatırım yapılması konusunu gündeme taşıdı.”
“Enerji fiyatlarındaki düşüş, orta ve üst gelirlilere yaradı”
Fosil yakıtlara tüm dünyada uygulanan sübvansiyonların önemli bir sorun teşkil ettiğini dile getiren Dr. Fatih Birol, “Dünyada 500 milyar dolarlık toplam sübvansiyon, petrol ve doğalgaz fiyatlarını aşağıya çekiyor. Fakat bu sübvansiyonlar, karbondioksit emisyonunu artırıyor. İlk önceleri düşük fiyatların yoksul insanlar için iyi olacağını düşünmüştük ancak 500 milyar doların yüzde 8’i en düşük gelir düzeyindeki yüzde 20’lik kesime gitti. Bu destekten asıl orta ve üst düzey fayda sağlıyor. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde orta ve üst düzey daha fazla enerji tüketiyor. Dolayısıyla fosil yakıtlarla ilgili sübvansiyonların devre dışı bırakılması için çalışmalar yapılıyor” şeklinde konuştu.
Kömürün ucuz enerji kaynağı olması nedeniyle hala dünyada kömürle çalışan pek çok santral yapılacağına dikkati çeken Dr. Birol, bunların verimliliği yüksek santraller olmasının iklim değişikliğine olumlu katkı yapacağını söyledi.
Dr. Fatih Birol: “Paris’ten enerji dünyasına sinyal bekliyoruz”
Enerji sektörünün karbondioksit emisyonlarının %80’ini oluşturduğunu belirten Dr. Birol, “Enerji sektöründeki bu sorunu çözmeden, iklim değişikliğiyle ilgili ciddi adımlar atmak da imkansız. Son 100 yıl içinde kömür, petrol ve doğalgaz kullanımı ciddi oranda artış gösterdi. Doğanın bize verdiği bütçenin yarısını kullandık. Araştırmalar gösteriyor ki, 2040 yılına geldiğimizde dünyanın bize sunduğu bütçenin tamamını harcamış olacağız. O tarihten sonra bambaşka bir dünyada yaşamaya alışacağız. Dolayısıyla Paris’te gerçekleşecek 2015 İklim Zirvesi’nden enerji dünyasına sinyal bekliyoruz. Enerji verimliliği, güneş enerjisi ve nükleer enerji konusunda daha fazla yatırım yapılmalı; yatırımcıların daha fazla yatırım için önü açılmalı…” şeklinde konuştu.