Paris İklimi Değiştirme Anlaşması

Önder Algedik
13 Aralık 2015

İki hafta süren 21. Taraflar Konferans (COP21) bitti. Zirveye katılan 196 ülke temsilcileri, ortaya çıkan anlaşmayı “tarihi bir anlaşma” olarak duyurdular. Anlaşmanın tarihi olduğu doğru, iklim değişikliği anlaşması olduğu da doğru. Tek eksiği iklimi değişikliğini hızlandırması.

Anlaşmaya gelen ilk değerlendirmeler, fosil yakıtlardan uzaklaşılacağını, düşük karbon ekonomisinin ise önünün açıldığını yönünde. Ama işin aslı öyle değil.

Birincisi 2010’da 48 milyar ton olan salımlar 2030’da 55 milyar tona çıkıyorsa, burada düşük karbonlu bir ekonomiden değil, küresel yüksek karbon ekonomisinin büyüyeceğini söyleyebiliriz. Çünkü bu kadar salım daha fazla kömür, petrol ve doğalgaz ile mümkün.

İkincisi, sadece bu veriler düşük karbonlu ekonomilerden yüksek karbonlu ekonomilere bir karbon kaçağı olduğunu ve devam edeceğini gösteriyor. Bir kısım ülke fosil yakıtlardan uzaklaşırken toplamda artış oluyorsa, diğer ülkelerin daha da yüksek karbonlu bir ekonomiye geçeceğini gösteriyor.

Fosil yakıtları terk etmekten, yada düşük karbon ekonomisine geçileceğinden öte, Paris Anlaşması ve kararlarına baktığımızda ortada iklimi değiştirme anlaşması olduğunu görebiliriz. 5 çelişkili noktayı ortaya koyarak durumu açıklayalım:

1. Anlaşmanın sıcaklık artışını 2°C’nin oldukça altında tutma hedefini kısmen, 1,5°C’nin altında tutmak için çabaları sürdürmeyi ifade etmesi tamamen doğru. Tek eksiği 2°C’’nin altında tutmak için küresel salımları 40 milyar tonun altında tutması gerekiyorken, 1,5°C’nin altında tutmak için 35 milyar tonun altında tutması gerekiyorken, 2030’da 2010’dan bile daha fazla sera gazı salınacağını karar metninde itiraf ediyor.

2. 196 ülkenin kayıp ve zararları anlaşmaya koyması (Md.8), meseleyi tanıdıklarını söylemesi doğru. Çok önemli bir eksiği var: hiçbir yükümlülük yada tazminatı içermeyeceğini kararda (Paragraf 52) belirtmesi.

3. Dokuz defa karar metninde, dokuz defa anlaşmada meseleyi tanıdıklarına (recognize) dair ifade kullanarak sorunları ifade etmesi önemli. Ama eylemlere ve hedeflere dair sayısal hiçbir hedefin olmaması büyük bir eksiklik.

4. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli- IPCC’den 2018 yılında yeni bir 1,5°C’ raporu (Paragraf 21) istemesi güzel olabilir ama bir yıl önce tamamlanan 5. Değerlendirme Raporu yokmuş gibi davranarak 2018 yılı için yeni bir rapor isteyerek zaman kazanmaları ise koca bir kayıp.

5. 5 yılda bir gözden geçirme ve ülkelerin niyet beyanlarını revize etmelerini Paris Anlaşması istiyor. Güzel ama zaten 1,5°C’nin altında tutmak için bugün salımları azaltmamız gerekiyorken, 2°C’nin altında tutmak için ise 2020’ye kadar azaltmamız gerekiyor. 2020’den sonra yürürlüğe girecek bir anlaşmanın farkı kapatacak düzeyde hızlı azaltım yapması ve bununda şimdiden konulması gerekmiyor mu?

2007’da Bali’de alınmış kararlar neticesinde 2009’da küresel bir anlaşma çıkması gerekiyorken, 2009’da Kopenhag’da 1,5°C hedefi ve 100 milyar dolarlık iklim fonu karara bağlanmışken, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli 1,5°C yol haritasını vermişken, ülkeler bunların üstüne bir şey koymayan bir anlaşma ile karşımıza çıktılar.

Politikacıların dediği gibi tek güzel şey 196 ülkenin bir anlaşma varmış olması. Kötü olan ise yükümlülük içermeyen, hedef koymayan, eylemler için zamanı geciktirmiş ve hala da geciktirecek bir belgenin önümüze konulması. Paris Anlaşması politikacılar için bir başarı ama dünya içinse iklimi değiştirme planı.