Kaya Gazı: Neyin Modası?
Son günlerde kaya gazı rezervleri ile ilgili olarak tartışmalar Diyarbakır’da yatırım haberleri ile bir anda çoğaldı. Diyarbakır ve bazı kentlerde, 20 trilyon metreküplük doğalgaz ve 500 milyar varil petrol rezervi taşıyabilecek kaya yapıları olduğu tahmin edildiğine dair haberler peşi sıra çıktı.
Uluslararası Enerji Ajansı-UEA, Nisan 2011 tarihli analizinde küresel kaya gazı rezervi için 187 Trilyon metreküplük bir tahminde bulunuyor. Yani Türkiye’de bulunacak rezervin topu topu 9 katı. UEA’nın Türkiye için rezerv tahmini ise sadece 0.42 trilyon metreküp! Yani UEA’nın verilerinin 50 katı kadar rezervimiz bir anda oluşmuş!
Kaya gazını yer altındaki “gözenekli” yapıya hapsolmuş doğalgaz diye tanımlayabiliriz. Fosilleşme ile oluşan çürüme neticesinde oluşan metan gazı boşluk bulursa doğalgaz yatağında hapsolurken, boşluk bulamazsa gözeneklerde daha seyrek olarak kalıyor. 1871’de ilk New York civarlarında çıkartılırken, bugüne kadar adının geçmemesi, 2000’lerin başında ABD’de gelişmeye başlaması ile bugün Türkiye’ye gelmesi oldukça ilginç. Böylesi bir gelişmenin çeşitli nedenleri var.
Birincisi, kayagazını çıkarmak için gerekli teknoloji son dönemde gelişti. İkincisi ise, fosil yakıt fiyatlarındaki artış ile kaya gazı gibi pahalı bir kaynağı çıkarmak uygun hale geldi.
Bu iki faktör madalyonun bir yüzü. Diğer yüzü ise oldukça karanlık.
Kayagazını hapsolduğu gözeneklerden çıkarmak için bulunduğu katmana kadar sondaj yapmak gerekiyor. Sonrasında, katman içinde yatay sondajla devam edilerek küçük hidrolik-patlamalar (hydraulic fracturing) gerçekleştirerek gözenekli yapıyı bozmanız ve gazı çıkmaya zorlamanız lazım. Bu da çok ciddi miktarda kimyasal ile doldurulmuş su kullanımı demek. Sonrasında pompaladığınız suyun gaz ile yer değiştirmesi sonucunda borulara giren gazı yeryüzüne çıkartıp kullanıma servis edebiliyorsunuz.
İşte bu noktada, kayagazı 3 şeyi bozuyor; yer altındaki yapıyı, yer üstündeki yapıyı ve geleceğinizi.
Yer altında yapılacak düşük yoğunluklu ama geniş bir alandaki patlamalar doğal olarak yapıyı bozacaktır. Bu konuda, deprem miktarında artış ve yer altı su rezervlerinin kirlenmesine dair bilgi ve çalışmalar kaya gazı üretimi yaygınlaştıkça ortaya çıkmaya başladı. Bu durumu yer altında bozulma olarak da tanımlayabiliriz.
Yer üstündeki bozulmaya gelecek olursak, yer altındaki kirlenmiş suyun yer yüzündeki kaynakları kirletmesi, kullanılan yüksek miktardaki suyun yaratacağı yokluk ve çatlaklardan atmosfere kaçan metanın yaratacağı hava kirliliğini örnek olarak verebiliriz.
Şimdilik bu iki faktör, bölgede yaşayan insanları bezdirecek diyebilirsiniz. Ancak yanıldığımızı üçüncü faktörü anladığımızda göreceğiz.
Doğalgaz ya da kaya gazı aslında metan. Küresel ısınma faktörü 21. Yani atmosfere kaçan metan gazı iklimi karbondioksite göre 21 kat daha fazla güçlü değiştiriyor.
Yakılması durumunda ise ortaya karbondiksit çıkartarak iklimi değiştirmeye devam ediyor. Kısacası, iklim değişikliğini arttıran kömür, petrol ve doğalgaza birde kaya gazını ekleyerek yaşadığımız iklim felaketlerini daha da fazla artacağını, iklim değişikliğini durdumamızın neredeyse imkansız hale gelebileceğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, bugün iklim değişikliğini durdurmak için kömürü yatağında, petrolü ve doğalgazı toprakta bırakmak gerekiyorken, kaya gazınıda kayaçların gözeneklerinde bırakmak en doğru çözüm.
Kaya gazı modasında “söylenenler inandırıcı mı?” sorusuna cevap vermeye çalıştım. Ama, siz duyduklarınıza inanmayın, gördüklerinize inanın. Yaşadığımız iklim felaketleri yeterince gözler önünde iken bu dünyada fosil yakıtlara artık yer kalmamışken, derdimiz yeni fosil yakıtlar değil, enerji verimliliği ve iklim dostu enerjiler olmalı!