Jeotermal sektörü üvey evlat gibi görülmekten rahatsız

Ali Kındap 17 Ekim Dünya Jeotermal Günü dolayısı ile bir açıklama yayımladı

18 Ekim 2025

Jeotermal Enerji Derneği (JED) tarafından 17 Ekim Dünya Jeotermal Günü dolayısı ile bir açıklama yayımlandı.

JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap açıklamadaki değerlendirmesinde Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının sadece rüzgâr ve güneş enerjisinden ibaret olduğu yönünde algı oluşturulmaya çalışıldığını savunurken, rüzgârdan güneşe, jeotermalden biyokütleye, yeşil hidrojenden dalga enerjisine kadar tüm kaynakların önemli, kıymetli olmak ile birlikte birbirinin alternatifi olmadığın söyledi.

Mevcut yasal çerçevede jeotermal enerji sektörünün madencilik sektörü ile yan yana konumlandırıldığına da belirten Kındap, çok farklı süreç yönetimleri ve disiplinleri olan bu iki sektörün birlikte anılmasının hatalı sonuçlar doğuracağını vurguladığı değerlendirmesinde şunları söyledi;

Tarımsal varlıklarımızın korunması; imar, inşaat ve çalışma ruhsatlarının çevresel standartlara uygun belirlenmesi enerji sektöründe kimsenin itiraz edeceği konular değil. Bu nedenle tamamıyla madencilik sektörünü ilgilendiren, kamuoyunda tartışma ve ayrışma yaratacak başlıkların enerji sektörünün de sorunuymuş gibi yansıtılmasını haksızlık olarak görmekteyiz.

Sektör temsilcileri olarak bizler jeotermali adeta üvey evlat gibi gören düzenlemelerden rahatsızlığımızı ifade ediyoruz. Yüzde 80’in üzerinde kapasite faktörü ile yenilenebilir enerji kaynakları arasında en yüksek derecede baz yük olan jeotermal enerji sektörümüz, ülkemizin tüm çevresel standartlarına uygun ve saygılı olarak çalışmalarını sürdürüyor, ülkemizin ekonomisine değer yaratıyor. Bugün itibarıyla 1.735 MW seviyesinde olan kurulu gücümüzü, yeni yatırımlar ile birlikte birkaç yıl içerisinde 5 bin MW ve üzerine çıkarabilecek tüm altyapıya ve insan kaynağına sahibiz.

“Yatırımların önündeki en büyük engel 31 Aralık 2030 tarihi”

Mevcut YEKDEM düzenlemesinin 31 Aralık 2030 tarihine kadar işletmeye alınacak elektrik üretim tesislerini kapsadığını ve jeotermal enerji yatırımlarımlarının doğaları gereği beş yıldan uzun sürebileceğine dikkat çeken Ali Kındap bu durumun ivmelenme aşamasında olan jeotermal yatırımlarının önündeki en büyük engel olduğunu savundu.

Açıklamada JES Başkanı Ali Kındap’ın konu hakkında şu değerlendirmesi yer aldı;

1 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla başlayan ve bizim ‘Üçüncü YEKDEM’ olarak adlandırdığımız süreçte, jeotermal enerji yatırımlarının teşvik süresi 10 yıldan 15 yıla çıkarıldı. Bu süre uzatımı sektörümüz için yaşamsal önem taşıyordu. Ancak bu teşvikten yararlanmak için santrallerin 31 Aralık 2030 tarihine kadar işletmeye alınması gerekiyor. Jeotermal enerjiye yatırım yapmak isteyen yatırımcılarımız; lisans, izin, ruhsat, arazi alımı, ÇED, sondaj, kaynak verimliliğinin saptanması, santralin inşası ve devreye alınması aşamalarını en iyimser ihtimalle beş yılda tamamlayabiliyor. Bugün pek çok yatırımcı şirketin jeotermal enerjiye yatırım yapmak istediğini biliyoruz. Ancak 30 Aralık 2030 tarihe kadar yatırımlarını devreye alamama ihtimali yatırımcıyı düşündürüyor. Mevcut mevzuata göre, bugün jeotermale yatırım yapma kararı veren pek çok yatırımcının YEKDEM kapsamına girmesi teknik olarak mümkün olmayacak.

Türkiye hala hazırda jeotermal enerji kurulu gücü itibariyle dünyanın dördüncü ülkesi konumunda olmak ile birlikte, diğer Avrupa ülkelerinin tamamından daha fazla jeotermal enerji kurulu gücüne sahip bulunuyor.

IRENA verilerine göre 2024 sonu itibariyle Türkiye’nin jeotermal enerji kurulu gücü 1.734 MW iken, diğer dokuz Avrupa ülkesindeki toplam güç ise 1.662.