“Jeotermal için pozitif ayrımcılık gündemde”
Ali Kındap YEKDEM güncellemesi ile jeotermal enerji yatırımlarının tekrar hız kazanabileceğini söyledi
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) düzenlemesinde yapılacak güncelleme ile jeotermal enerji için pozitif ayrımcılık sağlanacağını söyledi.
Ali Kındap bu sayede son iki yılda durma noktasına gelen jeotermal enerji santrali yatırımlarının tekrar canlanacağını da sözlerine ekledi.
Yatırımlar durma noktasına gelmişti
JED tarafından yayınlanan basın açıklamasında değerlendirmelerini paylaşan Ali Kındap Türkiye’nin jeotermal enerjideki kurulu gücünün 2010-2020 yılları arasında gerçekleşen yatırımlar sayesinde 1.700 MW’a yaklaştığını hatırlatırken, YEKDEM düzenlemesinde yapılan değişiklik sonrasında ise yatırımların durma noktasına geldiğini ve geçtiğimiz yıl yalnızca 15 MW’lık güç ilavesi yapılabildiğine dikkat çekti.
Jeotermal enerji santrallerinin yılın 365 günü 24 saat boyunca elektrik üretimi gerçekleştirebilen tek yenilenebilir enerji kaynağı olduğuna dikkat çeken Kındap, buna karşın sektörün yatırım maliyetinin çok daha yüksek olduğuna ve 1 MW gücündeki bir jeotermal enerji santral yatırımının aynı güçteki bir rüzgâr enerjisi yatırımına göre üç kat daha fazla yatırıma ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
Mevcut YEKDEM kapsamındaki teşvik sisteminin yatırımları motive edici noktadan uzak olduğunu savunan JED Başkanı, bu konuyu enerji bürokrasine anlattıklarını ve yapılacak güncelleme çalışmalarında son aşamaya gelindiği bilgisini verirken, jeotermal enerji yatırımlarının sürdürülebilirliği için de alım garantisi uygulanacak sürenin asgari 15 yıl olması gerektiğini dile getirdi.
Ali Kındap mevcut düzenlemeler ile jeotermal enerji santrallerinin elektrik satış fiyatının kilovat-saat (kWh) başına 136,43 TL/Kuruş olduğunu, bunun da mevcut kurla 6,5 ABD Doları-sente karşılık geldiğinin altını çizerken, olduğunu belirtti.
Geçtiğimiz yıl yaşanan küresel enerji krizinin de etkisi ile sanayi kuruluşlarının ödediği ortalama elektrik bedelinin 22 ABD Doları-sent /kWh seviyesine yükseldiğine dikkat çeken Ali Kındap şunları kaydetti;
Bizim tek isteğimiz, yatırıma hazır olan, kaynak keşiflerini tamamlamış yatırımcılarımızın önünün açılmasıdır. Jeotermal yatırımların planlanması, sondajların tamamlanması, santrallerin inşası ve devreye alınması en iyimser tahminle dört yıllık bir süreyi kapsıyor. Sürdürülebilirliğin sağlanması için gereken yatırımlar düşünüldüğünde tarife süresinin benzeri ülkelerde olduğu gibi en az 15 yıla çıkarılması gerekiyor.
Jeotermal enerji; batarya benzeri depolanmış sonsuz bir enerji kaynağıdır. Jeotermal enerji santralleri de bu bataryanın enerjisini değere dönüştüren kutup başlarıdır.
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve özel sektörümüz tarafından keşfi yapılmış, ispatlanmış jeotermal enerji potansiyelimiz 62 bin MW seviyesinde. Keşfi henüz yapılmamış kaynaklarla birlikte bu seviyenin çok daha üzerine çıkmamız mümkün.
Türkiye’nin sanayi ve konutta doğrudan tükettiği elektrik enerjisi üretimi için kullanılan doğalgaz miktarının yıllık 60 milyar metreküp olduğu düşünüldüğünde, bu tüketimi keşfedilmiş jeotermal kaynaklarla sağlayarak bu sayede milyarlarca dolarlık döviz ülkemizde tutmamız mümkündür.
Açıklamasında uygulandığı ilk yıllarda YEKDEM’in “sanayicinin enerji maliyetini artırdığına” yönelik haksız eleştirilerin konusu olduğunu da hatırlatan Kındap, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bugün o eleştirileri dile getirenleri hiç duymuyoruz. Çünkü Jeotermal Enerji Derneği olarak yaptığımız hesaplama sonucunda şunu söyleyebiliriz: Geçtiğimiz yıl elektriğin kilovatsaatini 22 Dolar/Cent seviyesinde kullanan iş dünyamız, mevcut yenilenebilir enerji kapasitemiz devrede olmasaydı; bu elektriği en az 30 Dolar/Cent seviyesinde tüketecekti. Bu maliyet, işletmelerimizin rekabetçi yapılarına darbe vuracaktı. YEKDEM’in desteği ile devreye alınan enerji yatırımlarının, bugün kurtarıcımız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.”
Türkiye’deki güç Avrupa’nın tamamından daha fazla
IRENA verilerine göre Türkiye’deki jeotermal enerji kurulu gücü son iki yıldır Avrupa’nın tamamından daha fazla iken, Türkiye bu alanda dünyada dördüncü sırada bulunuyor.