ISO’da Türk enerji piyasası tartışıldı

ISO’da Türkiye enerji piyasasındaki son gelişmeler ile ilgili seminer düzenlendi

29 Mart 2012

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, Türkiye’nin enerjide yüksek oranda dışa bağımlı olduğunu ve tüketimin yüzde 70’inden fazlasını ithalatla karşıladığını belirterek, ”Büyümemiz hızlandıkça enerji talebimiz ve dolayısıyla enerji faturamız da artmakta. Enerjideki bu durumun, hem ekonomik hem politik ve hem de stratejik olarak bazı riskler içerdiği ortadadır. Bu risklerin üstesinden gelebilmek için yapmamız gereken, akılcı, sürdürülebilir, uzun vadeli enerji politikaları geliştirmek ve hayata geçirmektir” dedi.

Küçük, İSO tarafından Meclis Salonunda düzenlenen ”Değişen ve Gelişen Türk Enerji Piyasasında Elektriğin Uygun Maliyetli Tedariki, Yerinde Üretimi ve Satışı” başlıklı seminerde yaptığı konuşmada, enerjinin sanayinin maliyetleri içinde en büyük ağırlığa sahip kalemlerden biri olduğunu, bu çerçevede kesintisiz, kaliteli ve uygun fiyatlarda enerji arzının sanayinin rekabet gücü açısından büyük önem taşıdığını söyledi.

Türkiye’nin, fosil yakıt kaynakları açısından çok şanslı bir ülke olmadığını dile getiren Küçük, şunları kaydetti:

”Enerjide yüksek oranda dışa bağımlıyız. Tüketimimizin yüzde 70’inden fazlasını ithalatla karşılamaktayız ve ithalat için ödediğimiz fatura da maalesef her geçen yıl artmakta. Diğer taraftan, Türkiye, yüksek büyüme potansiyeline sahip bir ekonomi. Büyümemiz hızlandıkça enerji talebimiz ve dolayısıyla enerji faturamız da artmakta. Enerjideki bu durumun, hem ekonomik hem politik ve hem de stratejik olarak bazı riskler içerdiği ortadadır. Bu risklerin üstesinden gelebilmek için yapmamız gereken, akılcı, sürdürülebilir, uzun vadeli enerji politikaları geliştirmek ve hayata geçirmektir.

Bu çerçevede, ithalatta, ülke ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmemiz, alternatif ve yerli enerji kaynaklarımızın kullanımını artırmamız, enerji kullanımında verimliliği sağlamamız ve rekabetçi bir enerji piyasası oluşturmamız büyük önem taşımaktadır.”

İSO’nun çalışmaları

Küçük, İSO olarak ülke sanayisi açısından enerjiye büyük önem verdiklerini, son dönemde, yenilenebilir enerji üretimi için yerli ekipman üretimi, sanayide enerji verimliliği, enerjinin finansmanı ve elektrik ticareti gibi konularda çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Bugün de elektriğin, farklı tedarikçilerden temini ve sanayicilerin yerinde üretiminde gelinen son nokta, sanayicilere sunulan farklı hizmetler, yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini ele almak üzere bir araya geldiklerini ifade eden Küçük, değişen ve gelişen enerji piyasasında elektriğin artık alınır, üretilir ve satılır bir mal haline geldiğini, bu sayede sanayicilerin elektriği alternatif yollardan tedarik etme imkanına sahip olduklarını kaydetti.

Küçük, belli kullanım limitinin üzerindeki pek çok sanayicinin elektriğini artık toptan satış firmalarından almaya başladığını dile getirerek, gelecekte daha fazla sanayicinin bu yolu tercih etmesine yönelik düzenlemeler yapıldığını söyledi.

Tanıl Küçük, ayrıca, yeni mevzuatla birlikte sanayicilerin yenilebilir enerji kaynaklarını kullanarak kendi elektriklerini üretme ve satma imkanına da sahip olduklarını vurguladı.

Hasan Köktaş:

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, önümüzdeki 20 yıl sonunda Türkiye’nin elektrik enerjisi talebinin en düşük talep senaryosuna göre 735 milyar, yüksek talep senaryosuna göre de 886 milyar kilovat saate ulaşmasının beklendiğini belirterek, ”Hep düşük talep senaryosundan gidildiğinde önümüzdeki 20 yılda sektöre 210 ile 250 milyar dolar civarında sadece üretim tesisleri açısından yeni ilave yatırıma ihtiyaç vardır” dedi.

Köktaş, İSO tarafından Meclis Salonunda düzenlenen ”Değişen ve Gelişen Türk Enerji Piyasasında Elektriğin Uygun Maliyetli Tedariki, Yerinde üretimi ve Satışı” başlıklı seminerde yaptığı konuşmada, muhataplarıyla ilişkisi kopmuş bir kamu kurumu yerine muhataplarıyla interaktif katılımı önemseyen bir yönetim anlayışını benimsediklerini, bu nedenle dernek ve odalardan daha fazla katkı yapmalarını beklediklerini kaydetti.

Sanayicinin dünya ile rekabet etmek için daha düşük maliyetle enerji tedarik etmesinin birinci derece önemli, hatta zorunluluk olduğunu dile getiren Köktaş, EPDK olarak mevzuatı tüm paydaşların görüşlerini alarak interaktif olarak hazırladıklarını vurguladı.

Köktaş, sanayicilerin daha ucuza enerji tedarik edebilmesinin birinci yolunun kendi adına enerji üretebilmelerini mümkün kılmak olduğunu, burada petrol fiyatları ve döviz gibi dışsal fiyat hareketlenmelerinden etkilenmeyen yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık vermenin önem kazandığını dile getirdi.

Köktaş, kurum olarak sektörün sadece bugünkü güncel durumu değerlendirerek çözüm üretmek yerine, vizyoner bir bakış açısıyla sektörün 2030 yılına kadar uzun vadeli olarak ne tür ihtiyaçları olduğunu değerlendirdiklerini anlattı.

”210-250 milyar dolar ilave yatırıma ihtiyaç var”

”Bu kapsamda farklı büyüme oranları elektrik talep artışı sınırlarına göre önümüzdeki 20 yıl sonunda Türkiye’nin elektrik enerjisi talebenin en düşük talep senaryosuna göre 735 milyar kilovat saat. Bugün 220 milyar kilovat saatin üzerindedir. Yüksek talep senaryosuna göre de 886 milyar kilovat saate ulaşacağı beklenmektedir. Yaklaşık düşük talep senaryosunu aldığımızda elektrik enerjisinin talebi 2030 itibariyle bugünkü tüketimin 3,5 katı civarında olacaktır. Hep düşük talep senaryosundan gidildiğinde önümüzdeki 20 yılda sektöre 210 ile 250 milyar dolar civarında sadece üretim tesisleri açısından yeni ilave yatırıma ihtiyaç vardır.”

Köktaş, sanayiciler açısından enerjide çok önemli yatırım potansiyeli ve fırsatı bulunduğunu kaydetti.

Elektrik piyasalarında kamunun ağırlıklı olduğu dikey bütünleşik bir yapıdan, rekabetçi bir piyasa yapısına geçmeyi hedefleyen Türkiye’nin 2001’de yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Kanunu ile piyasayı aşamalı olarak rekabete açtığını, tek alıcılı bir modelden, perakende alıcıları da kapsayacak ikili anlaşmalar modelini öngören bir hukuki yapının ikincil mevzuat ve diğer düzenlemelerle büyük ölçüde hayata geçtiğini belirtti.

Köktaş, ikili anlaşmalara dayalı elektrik piyasasında rekabetin tesis edilmesinin önemli araçlarından birisinin serbest tüketici uygulamaları olduğunu, kurum tarafından serbest tüketici limitlerinin hızla azaltıldığını kaydetti.

Hasan Köktaş, 2003’te 9 milyon kilovat saat olan serbest tüketici limitinin 2012 yılı itibariyle 25 bin kilovat saate düştüğünü ve böylece üreticiler, toptan satıcılar ve tüketiciler arasında serbest piyasa koşullarında fiyat ve alım miktarlarının belirlenmesine imkan sunun piyasa açıklık piyasa koşullarında fiyat ve alım miktarlarının belirlenmesine imkan sunun piyasa açıklık oranının yüzde 23″ten yüzde 77’ye geldiğini söyledi.

Abone gruplarının tamamının yüzde 77’sinin kendi tedarikçilerini serbestçe ikili anlaşmalar yoluyla seçilebilir hale geldiğini dile getiren Köktaş, bu uygulama sayesinde başta sanayiciler olmak üzere toplumun çok geniş bir kesiminin belli dönemlerde yüzde 25-30 oranlarında daha ucuza elektrik tüketebilme imkanına sahip olduğunu kaydetti.

Köktaş, serbest tüketici rakamlarının 2015 yılına kadar tüm tüketiciler açısından sıfırlanacağı dikkate alınarak, hem elektrik dağıtım şirketlerinin, hem de toptan satış şirketlerinin bu bu rekabetçi yapıya kendilerini çok iyi hazırlamaları gerektiğini söyledi.

Köktaş, ”çünkü her yıl daha rekabetçi bir piyasa yapısına kavuşmak, risklerin de çok daha önce ince hesaplanmasını zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kurumun bir diğer çalışmasının da lisansız elektrik üretimine yönelik teknik altyapıyı hazırlaması olduğunu dile getiren Köktaş, bu uygulama ile tüketicinin kendi elektriğini üretmeye başladığını, bu düzenleme ile dağınık şekildeki enerji kaynaklarından mümkün olduğu kadar çok kişinin en az bürokratik işlemle elektrik üretimi yapmasına, bununla öncelikle kendi ihtiyacını karşılamasına, üretilen fazla elektriğin de dağıtım sistemine en yakın noktada tüketilmesine imkan sağlandığını vurguladı.

Köktaş, böylece özellikle toplu konutlar, sanayi tesisleri, üniversiteler ve hastanelerin kesintisiz ve güvenilir elektrik ihtiyacını verimliliği yüksek kojenerasyon tesisi kurarak sağlayabileceklerini vurguladı.

Elektrik Piyasası Kanunu’ndaki değişiklikle 500 kilovat saatlik lisanssız uygulamanın iki katına kadar artırılarak pazardaki büyümenin mümkün kılınacağını ifade eden Köktaş, lisanssız elektrik üretimi ve serbest tüketici limitleri uygulamasının iki açıdan önemli olduğunu, rekabetçi bir elektrik piyasasında üreticilerin ürettikleri elektriğin fiyatların anlık olarak değiştiği spot piyasalarda sattıklarını ve spot fiyatların elektrik üretim maliyetlerini karşılamama riskine maruz kaldığını, tüketicilerin de mevsimsel, günlük ve saatlik bazda fiyat ayarlamalarıyla karşılaştıklarını kaydetti.

”Yerli ve yenilenebilir portföy çeşitlenmesine ihtiyaç var”

Köktaş, hem üretimi hem de tüketici tarafından risk olduğunu, özellikle büyük sanayi tüketicileri için elektriğin ara girdilerden biri olarak önemi göz önüne alındığında ciddi belirsizlikler sanayi ve iş adamı açısından bir likidite riski yarattığını söyledi.

Türkiye’nin uzun vadede artan enerji temini için yüksek miktarlı yatırımlara ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Köktaş, bu kapsamda elektrik üretim şirketlerinin işin kolayına kaçıp sadece ithal kaynaklara dayalı güç santrallerine ağırlık vermek yerine, yerli ve yenilenebilir portföy çeşitlendirmesinin de çok önem arz ettiğini vurguladı.

Köktaş, bunun ayna zamanda dışsal faktörler denilen risk faktörlerinden de kaçınmayı sağlayacağını söyledi.

Ahmet Ocak:

EPDK Elektrik Piyasası Başkanı Ahmet Ocak, bütün şirketleri serbest tüketici yaptıklarını belirterek, ”Gelecekte bütün sanayiciler, tüketiciler artık bir sübvansiyon olmayacağını göz önüne alarak bütün hazırlıklarını yapmaları, durumlarını gözden geçirmeleri gerekiyor” dedi.

Ocak, İSO tarafından Meclis Salonunda düzenlenen ”Değişen ve Gelişen Türk Enerji Piyasasında Elektriğin Uygun Maliyetli Tedariki, Yerinde üretimi ve Satışı” başlıklı seminerde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin enerji ihtiyacına işaret ederek, bütün kaynaklar en hızlı şekilde devreye sokulsa dahi bunların 4-5 yıl zaman alacağını söyledi.

Yapılan projeksiyonlara göre daha büyük güçlerle, kaynaklara ihtiyaç bulunduğunu, bunun içinde nükleer santrallerin de yer aldığını dile getiren Ocak, lisanssız üretimde gelinen duruma ilişkin şu bilgileri verdi:

”Elektrik piyasasında 5 tarife grubu var. Mesken, ticaret, sanayi gibi abone grupları var. Biz bütün şirketleri serbest tüketici yaptık. Gelecekte bütün sanayiciler, tüketiciler artık bir sübvansiyon olmayacağını göz önüne alarak bütün hazırlıklarını yapmaları, durumlarını gözden geçirmeleri gerekiyor.

Yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kojenerasyon tesisi, mikrokojenerasyon tesisi yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücü azami 500 kw olan üretim tesisi kuran gerçek ve tüzel kişiler, şirket kurma ve lisans alma yükümlülüğünden muaf. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi kuranlar, ihtiyaçlarının fazlasını YEKDEM’e (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) satabilir. Bu konuda gerçek ve tüzel kişi farkı yok. Abonelik yeterli, satış kısıtı yok. Ancak üretilen elektriğin ikili anlaşmalarla satılması söz konusu değil.”

Nezir Ay:

Türkiye Elektrik İletim Aş (TEİAŞ) Elektrik Piyasa Hizmetleri ve Mal Uzlaştırma Dairesi Başkanı Nezir Ay da piyasadaki dengeleme sistemi hakkında bilgi vererek, serbest tüketici işlemlerinin hangi prosedürlere dayandığını anlattı.

Ay, şu anda Türkiye tüketiminin yüzde 16’sının serbest tüketici vasıtasıyla tüketildiğini, şeffaf, rekabetçi ve serbest tüketici hakkının daha rahat kullanılabilir olduğu bir piyasa öngördüklerini söyledi. Önümüzdeki yıl itibariyle konutlar hariç tüm tüketicilerin serbest tüketici olabilecekleri beklentisi içinde olduklarını ifade eden Ay, 2015’de konutlar dahil tüm tüketicilerin serbest tüketici olabileceğini ve bunun için altyapıyı hazırlamaya çalıştıklarını söyledi.