“İklim değişikliği yeni ekonomik modeller oluşturmak için fırsat”

“İzmir İş Günleri Programı” kapsamında düzenlenen webinarda Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın etkileri konuşuldu

6 Eylül 2021

Bu yıl 90’ıncı kez düzenlenen İzmir Enternasyonel Fuarı ile eş zamanlı olarak Ticaret Bakanlığı tarafından “İzmir İş Günleri Programı” kapsamında 3 Eylül 2021, Cuma günü “Ticaretin Geleceği: Güncel Gelişmeler” başlıklı bir çevrim içi webinar gerçekleştirildi.

Etkinlikte Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında gerçekleşecek dekarbonizasyon sürecinde Avrupa ülkeleri ile yoğun ticari ilişkileri olan ülkelerdeki gelecek beklentileri ve sürdürülebilirlik politikaları ele alındı.

Moderatörlüğünü Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ.Cumhur İşbırakmaz’ın üstlendiği etkinliğe AB Türkiye Delegasyonu Ticaret ve İktisadi Bölüm Başkanı Bartosz Przywara, AB Nezdinde Ticaret Başmüşaviri Canan Nilüfer Dora, Londra Ticaret Başmüşaviri Tarık Sönmez, Moskova Ticaret Başmüşaviri Feridun Başer ve Pekin Ticaret Başmüşaviri Hakan Kızartıcı katıldı.

“Yeşil Mutabakat ana gündem maddemiz”

Cumhur İşbırakmaz konuşmasında Avrupa Birliği ile Türkiye’nin ticaret hacminin 143 milyar dolar olduğunu hatırlatarak Ege İhracatçı Birlikleri’nin Yeşil Mutabakatı ana gündem maddesi olarak benimsediğini söyledi.

İşbırakmaz Türkiye’nin birçok sektörde AB ile olan ticaretinde önemli bir tedarikçi olduğuna dikkat çekerken, EİB olarak Sürdürülebilirlik Günleri başlığı ile Yeşil Anlaşma hakkında firmaları bilgilendirdiklerini ve bir dizi eğitim programı organize ettiklerini kaydetti.

Türkiye’nin organik ürün ihracatının % 75’inin Ege Bölgesinden gerçekleştirildiğini bilgisini de paylaşan EİB Genel Sekreteri organik sektörünün Yeşil Mutabakat ve İklim Değişikliği konu başlıklarında iki projeye başvurduğu, “Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz” projesi kapsamında da ürünlerin akredite olmuş laboratuvarlarda analizlerini yapıldığını kaydetti.

İşbırakmaz sanayi ve tarım sektörlerinin çevreci ve düşük karbonlu kalkınmaya geçişini hızlandırmak için de firmalara Sürdürülebilir UR-GE projeleri ile destek verdiklerini de sözlerine ekledi.

“İklim değişikliği yeni ekonomik modeller oluşturmak için fırsat”

AB Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı Bartosz Przywara konuşmasında iklim değişikliğini en büyük güçlük olarak tanımlarken bu durumun aynı zamanda yeni ekonomik modeller oluşturmak için fırsat yarattığını da ifade etti.

Przywara Avrupa Birliği’nin bu etkileşimi ilk farkedenlerden olduğunu, Yeşil Mutabakat’ın da bunun için önerildiğini kaydederken, AB’nin iklim hedeflerinin ekonomide derin dönüşümler gerektireceğini bu dönüşümlerin aynı zamanda AB’nin ticaret partnerlerini de etkileyeceğini söyledi.

AB’nin dünyanın en büyük ticaret hacmine sahip bütünlüklü bölge olduğuna ve 74 ülkenin bir numaralı ticaret partneri olduğuna dikkat çeken Przywara, uluslararası ticarette çok önemli bir rolü olan birliğin çok taraflılık, uluslararasılık ve Dünya Ticaret Örgütü nezdinde şeffaflık temelinde, daha yeşil ve iklime duyarlı daha sıkı ticaret kuralları için müzakere edeceğini ve Paris Anlaşması’na uyulmasını sağlamaya çalışacağını, gerektiğinde de otonom şekilde hareket edeceğini sözlerine ekledi.

Sınırda karbon vergisi uygulamalarının 2023 yılında uygulamaya geçeceğini ve 2025 yılına kadar da geçiş dönemi olacağını söyleyen Bartosz Przywara AB ülkelerine ihracat yapmak isteyen şirketlerin düzenleme kapsamında ürünlerinin karbon ayak izlerinin belirlenen sınırları aşmadığını Sınırda Karbon sertifikaları ile göstermeleri gerekeceğini belirtti.

“Türkiye Yeşil Mutabakat’ın korumacı bir politika olarak uygulanmamasını istiyor”

AB Nezdinde Ticaret Başmüşaviri Canan Nilüfer Dora konuşmasında verdiği bilgilerde uygulamanın ilk etapta çimento, alüminyum, demir çelik, gübre ve elektrik gibi en yoğun karbon emisyonuna yol açan sektörlere yönelik başlatılacağını, ilerleyen günlerde de döngüsel ekonomiye dair motorlu taşıtlar, elektrik-elektronik, tekstil, konfeksiyon ve kimyasallar gibi sektörlerin dahil olduğu kapsamlı AB sektör stratejisi açıklanacağını belirtirken, Türkiye’nin AB’ye ihracatında motorlu taşıtların %70, tekstil %50, elektronik eşyalar ise %40 orana sahip olduğu bilgilerini paylaştı.

Canan Nilüfer Dora Türkiye’nin mekanizmanın Gümrük Birliği ve DTÖ kurallarıyla uyumlu olmasını, şeffaf ve adil olması ve korumacı bir politika olarak uygulanmaması gerektiğini savunduğu ifade ederken, çimento, demir çelik ve alüminyum sektörleri gibi büyük dönüşüm gerektiren alanlarda finansman kaynaklarına erişim anlamında da AB ile iş birliği içinde olma taraftarı olduğunu kaydetti.

AB’nin sınırda karbon vergileri uygulamaları kapsamında küresel iş birliği yapma yönünde hareket ettiğini ve yeşil dönüşüm çerçevesinde tüm ticari anlaşmalarına ilgili hükümler eklediğini dile getiren Dora birliğin Japonya, Vietnam, İngiltere ile yaptığı anlaşmaları örnek olarak gösterirken, Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği güncellemesinde de aynı düzenlemenin olabileceğini söyledi.

Dora Türkiye’nin kimyasal ürün alanlarında da AB mevzuatı ile uyumlu politika ve uygulamalar oluşturması ve EKO etiketleme kriterlerini karşılaması gerekeceğine de dikkat çekti.

“Birleşik Krallık yeşil ekonomi sektörlerinde 250 bin yeni istihdam hedefliyor”

Londra Ticaret Başmüşaviri Tarık Sönmez etkinlikteki konuşmasında 2050 yılına kadar net sıfır emisyon taahhüdünü ortaya koyan ilk büyük ölçekli ekonomi olan Birleşik Krallık’ta yenilikçi yeşil teknolojiler geliştirilerek, ülkenin küresel yeşil dönüşümde öncü rol alabileceği görüşünün hakim olduğu aynı zamanda ülkenin yeşil finans için de küresel bir merkez haline gelerek yeşil teknoloji ve finansmanın merkezi haline gelebileceği düşünüldüğünü dile getirdi.

Yeşil büyüme projelerine 2 milyar pound düzeyinde finansmanın ayrıldığı ülkede, yeşil dönüşüm için 12 milyar pound civarında yeni yatırım yapılması, yeşil ekonomi sektöründe 250 bin yeni istihdam sağlanması hedefleniyor.

Tarık Sönmez Birleşik Krallık’ta 2022 yılının Nisan ayından itibaren gerek ülke içinde üretilecek gerekse ithal edilecek plastik ürünlerde kullanılacak hammaddenin en az % 30’luk kısmının geri dönüştürülen hammaddelerden elde edilmesini zorunlu kılınmış durumda olduğu bilgisini de paylaştı.

“Paris Anlaşması Rusya’nın enerji ihracatını %30 oranında düşürebilir”

Moskova Ticaret Başmüşaviri Feridun Başer de konuşmasında Rusya’nın dış ticaret rakamları hakkında bilgi verirken, Paris Anlaşması ve Yeşil Mutabakat kapsamındaki düzenlemelerin ülkenin dış ticaretini önemli oranda etkileyeceğini kaydetti.

Rus ekonomisinin 2013’te gerçekleştirdiği ihracatın % 71’inin enerji kaynaklı iken 2020’de % 42’ye gerilediğine dikkat çeken Sönmez, enerji ihracatında AB ülkelerinin 2013’te % 50 olan payının ise 2020’de % 45’e gerilediğini bununla birlikte ülkenin toplam dış ticaretinde AB ülkelerinin payının %35 olduğu bilgilerini verdi.

Sönmez Rusya’nın maden kömürü üretiminin 2013-2021 yılları arasında % 30 oranında arttığını, 2020’de 12 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen kömür ihracatının %20’lik bölümünün de AB ülkelerine gerçekleştiğini belirtti.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Rusya’nın ihracatı ve üretimi için de riskler taşıdığını kaydeden Tarık Sönmez, demir çelik, alüminyum, kauçuk, plastik ürünleri, gübre ve kağıt gibi Rusya’nın ihracatında önemli payı olan ürünlerde karbon kaçağı olma ihtimalinin de çok yüksek olduğunu kaydetti.

Tarık Sönmez Paris Anlaşması’na taraf olan ülkelerin anlaşma kapsamında belirttikleri tüm yükümlülükleri yerine getirmeleri halinde Rusya’nın 2030 yılı enerji ihracatının % 20 oranında düşeceğinin öngörüldüğünü de sözlerine ekledi.