İklim değişikliği etik bir sorundur
İklim değişikliği konusunda durumu açıklarken, mevcut yüksek karbon ekonomisinin tehlikesini, çözümün ise politik olduğunu bir şekilde anlatırız.
Anlatmak için bilimsel veriler, ekonomik analizler ortaya koyar, durumun ekonomik ve politik boyutunu vurgulamaya çalışırız. Ama aslında en önce yapılması gereken tartışmayı, en sona saklarız.
Doğa tahribatının boyutunu bugün iklim değişikliği ile daha şiddetli yaşıyoruz. Tarım ürünleri pazarlarda fahiş fiyatlara satılıyor, ilk yağışta koca kentler su altında kalıyor. Olağanüstü iklim olaylarının olağan hale geldiği bir süreçteyiz. Bilimin uyarılarına rağmen, bugün yaşananlar gün gibi kamuoyunun önünde iken Maya uygarlığının yaptığını bugün birileri yapıyor.
Mayaları Kim Yok Etti?
M.S 250 yılından sonra ciddi bir yükselişe geçen Mayalar, 9. Yüzyılda uygarlıklarını kaybettiler. Hikayeleri konusunda bir çok tartışma olsa da, bizi ilgilendiren kısmı bugüne dair çok net şeyler söylüyor.
Astronomiden mimarlığa kadar pek çok konuda o dönemin lideri olan Mayalar, geniş tapınaklar, saraylar, anıtlar ve su rezervleri inşaat etmişti. Hatta, kentlerde 18 ay yetecek kadar su rezervlerine sahiplerdi. Böylesi bir uygarlığın bir sorunu vardı. Artan nüfus için tarım alanlarını açılması ve ısınma ihtiyacı için ağaç kesiliyordu. Asıl sorun ise yapılan binaların sıvanmasında kullanılan kireç idi. Kireçtaşından elde etmek için ateşe ihtiyaç vardı. Devasa mimari yapılarda her 1 metrekare yüzeyin kireçle sıvanması için neredeyse 20’ye yakın ağacın yakılması ormansızlaşmayı arttırıyordu. 9. yüzyılda gelen uzun kuraklık, uygarlığın dağılmasına yol açtı.
2009 yılında açıklanan NASA destekli bir araştırmada, Mayaların ağaçları kesmesinin bölge sıcaklığına olan etkileri modellendi. Mevcut ormanlar göre ormansızlaştırmanın yaratacağı sıcaklık artışı 3 ila 5 santigrat, yağışlarda azalma ise %25-30 olarak bulundu. 3-5 santigratlık fark, bugün orman yada bir parkın yok edilerek asfalt ve betondan oluşan bir alan yapılması ile oluşan sıcaklık artışına eşit.
Asıl Sorun Nerede?
Bugün uygulanan ekonomik aktiviteler, bizden 1200 yıl önce sorun yaşamış Mayaların aktivitelerine çok benziyor. Daha fazla doğa tahribatı, daha fazla toprağın beton ve asfalta kaplanması hızla devam ediyor. Maya uygarlığı kuraklığa doğal iklim değişikliği sürecinde teslim oldu. Bugün ise fosil yakıt politikaları sonucunda oluşan insan kaynaklı iklim değişikliğini ile bir dizi aşırı iklim olayı yaşıyoruz. Bilimsel veriler, tarihten örnekler bu kadar net iken, iklim değişikliğine dair mutlak çözümü hayata geçirmemek etik bir sorun aslında.
Sanayici iklim dostu yatırımlara geçmesi gerekiyorken konut sektörüne girmesi ekonomik değil, etik bir sorundur.
Türkiye’nin ekonomik büyüme üstüne olan uygulamaları politik değil etik bir sorundur.
İklim değişikliği konusunda hiçbir yükümlülük almayıp görevi Ayşe Teyze’ye vermek etik bir sorundur.
Kuraklığa rağmen daha fazla suyu doğadan çekmek, tarımda ve sanayide bu kadar verimsizliği çözmemek etik bir sorundur.
Etik bir sorundur, çünkü doğayı ve insanı yok sayarsınız, var olma hakkını tanımazsınız.
İklim Değişikliği Etik Bir Sorundur
Yüksek karbon ekonomisinin hem iklim değiştirdiğini hem de ekonomik olarak müsrif olduğunu anlattık. Bunun için ekonomik aktiviteleri karbonsuzlaştırılması anlamında düşük karbon ekonomisini kavramını kullandık. Yeri geldi ‘yeşil ekonomi’ ifadesini tercih ettik. Türkiye’nin kömür, petrole dayanan ekonomisini politik bir sorun olarak gördük ve iklim değişikliği boyutu üstünden eleştirdik. Ama bu tartışma önemli ve yetersiz tartışmaydı.
Her yağmur yağdığında kentler su altında kalıyorsa, kuraklık ülkeyi sarmışken, birileri kuraklık haberleri arifesinde ürün stoklayıp fiyat belirliyorsa ekonomi ya da politika tartışmak kifayetsiz kalır. Geçmiş bilimsel öngörülerin bugün gerçekleştiğini toplum olarak görüyor isek, yaşanmıyormuş gibi davranmak da etik bir sorundur.
Bugün artık meselenin ekonomik ve politik boyutunu tartışma zamanı çoktan geçti. Gelinen noktada iklim meselesi, artık etik bir meseledir.