”Herkes için hakkaniyetli ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru”
Küresel İnsani Gelişme Forumu deklarasyonu yayınlandı
Türk hükümeti ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın ev sahipliğinde, İstanbul’da Küresel İnsani Gelişme Forumu düzenlendi. Forum’un ardından ise bir deklarasyon yayınlandı.
Küresel İnsani Gelişme Forumu – İstanbul Deklarasyonu
22-23 Mart 2012 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Küresel İnsani Gelişme Forumu katılımcıları olarak bizler; herkes için hakkaniyetle insana odaklanan sürdürülebilir kalkınmanın, küresel ilerlemenin temeli olması gerektiğini kabul ediyoruz. Bizler Dünyanın farklı bölgelerinden hükümetler ve uluslararası kuruluşlardan, sivil toplum ve özel sektörden geliyoruz. Sürdürülebilir kalkınmanın üç bileşeni olan sosyal, ekonomik ve çevresel unsurları içeren ve insanı kalkınmanın odağına koyan yeni bir vizyona ihtiyaç duyulduğu fikrinde birleşiyoruz. Bu, tamamen uyumlu ve tamamlayıcı sürdürülebilir kalkınma politikalarının sinerji oluşturacak şekilde bütünleştirilmesini gerektirmektedir. Kalkınma, insanlarla birlikte ve insanlar için hakkaniyetli, kapsayıcı ve insan hakları temelinde olmalıdır. Bunun Haziran 2012’de Rio de Janerio’da gerçekleştirilecek olan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda (“Rio+20”) yürütülecek çalışmaların temelini oluşturması gerektiğine inanıyoruz
Küresel kalkınma gündemini yeniden ele alma zamanı gelmiştir. Dünya, sürdürülebilir kalkınma konusunda yenilenmiş bir taahhüde ve bu taahhüdün uygulanması için güçlü siyasi liderliğe ihtiyaç duymaktadır. Bu çerçevede aşağıdaki hususlar kritik öneme sahiptir:
1) Evrensel değerler ve küresel sosyal adalet üzerine temellendirilen, hakkaniyetli büyüme ile çevresel sürdürülebilirliği bir araya getiren küresel bir vizyon gereklidir. Ekonomik kalkınmanın çoğu zaman çevresel bozulma ve artan eşitsizliği beraberinde getirmekte olduğu kabul edilerek, sosyal içerme, sosyal koruma ve hakkaniyet hususlarına daha fazla önem verilmelidir. BM Genel Sekreterinin Yüksek Düzeyli Küresel Sürdürülebilirlik Paneli ve UNDP İnsani Gelişme Raporlarında şekillendirilen bu vizyon, İstanbul’da tarafımızca tartışılmıştır.
2) Daha sürdürülebilir ve hakkaniyetli kalkınmanın sağlanması amacıyla günümüz zorluklarının aşılmasına yönelik yenilikçi çözümlerin finansmanı için ilave kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Resmi kalkınma yardımı önemli bir kaynak olmaya devam etmektedir ve etkili bir şekilde kullanılmalıdır. Küresel çevresel ve sosyal sorunların çözümü için küresel sermaye ve yerel kaynakların harekete geçirilmesinde eşgüdümlü bir yaklaşım gereklidir. Özel sektör ve sivil toplumu dahil eden yeni ortaklıklar, kaynakları artırabilir ve günümüz insanları ile gelecek nesiller için daha iyi bir yaşama katkı sağlayabilir.
3) Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların güçlendirilmesi ile eğitim, sağlık ve temel hizmetlere erişimlerinin sağlanması ve işgücüne katılımları yoluyla fırsatlarının geliştirilmesi elzemdir. Kadınların karar alma süreçlerine daha geniş katılımlarının teşvik edilmesi sürdürülebilir kalkınma çabaları için hayatidir.
4) Küresel, bölgesel, ulusal ve yerel düzeyde sürdürülebilir kalkınma için iyi yönetişim şarttır. Birleşmiş Milletler, kapsamlı sürdürülebilir kalkınma stratejilerininin oluşturulması ve uygulanması konusunda ulusal kapasitelerin desteklenmesi ve tüm toplumsal aktörlerin sürece dahil edilmesinde hayati öneme sahiptir.
Hepimiz birlikte bu yeni anlaşma için çalışırken, ekonomik büyüme ve refah artşının kapsayıcı, insana yaraşır yeni iş alanları yaratıcı ve yoksulluğu azaltıcı olması gerektiğinin farkındayız. Faydalar toplumun herbir bireyine ulaştırılmalıdır. Hak temelli toplumsal anlaşmaların oluşturulması ve sosyal korumanın çevre boyutunu da içerecek şekilde genişletilmesi yoluyla herkesin temiz ve güvenli bir çevreye ve düzgün yaşam standartlarına sahip olma hakkının sağlanması ve savunulması da gerekmektedir.
Gelecek nesillerin şimdiki nesillerle (en azından) aynı kalkınma fırsatlarına sahip olmasını sağlayabilmek için mevcut üretim ve tüketim şekillerinde düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu düzenlemeler yapısal dönüşümleri gerektirecektir.
Ölçümlemenin öneminin ve gücünün de farkındayız. Neyi ölçebilirsek onu yönetebiliriz. Buna karşılık, ne ölçtüğümüz ne yaptığımızı etkiler. Bu nedenle, sürdürülebilir kalkınmaya doğru ilerlemenin daha kapsamlı bir şekilde ölçülmesi hayatidir. İnsani gelişmeye dair resmin bütününün yakalanabilmesi için GSYH’nin ötesine geçen, sürdürülebilir ve hakkaniyetli sonuçları vurgulayan ölçüm yöntemlerine ihtiyaç duymaktayız. İlerlemenin ölçülmesi için daha uygun yöntemleri tasarlamak ve kullanmak amacıyla Birleşmiş Milletler’de ve dünyanın başka yerlerinde yürütülen çalışmalara ve uygun bir şekilde verilerin toplamasında ülkeler ile toplumlara daha fazla destek olunmasında ısrarcıyız.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Yüksek Düzeyli Küresel Sürdürülebilirlik Paneli ile Sürdürülebilirlik ve Hakkaniyet üzerine İnsani Gelişme 2011 Raporu’nda sunulan tavsiyeleri memnuniyetle karşılıyoruz. 2015 yılında Binyıl Kalkınma Hedefleri’ni gerçekleştirmeye yönelik ilerlemenin devam ettirilmesine ve 2015 sonrasına dair aşağıdaki niteliklere haiz yeni bir küresel çerçeve konusunda fikir birliği oluşturulmasına ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz:
o tüm milletlerle ilgili olması açısından evrensel bir karaktere sahip olan;
o özellikle En Az Gelişmiş Ülkeler için yoksulluk ve eşitsizliğin azaltılmasının devam eden önemini de içerecek şekilde sürdürülebilir kalkınma gündeminin bütününü yansıtan;
o sürdürülebilir kalkınmanın üç bileşenini (sosyal, ekonomik ve çevresel) ve bileşenler arasındaki bağlantıları içeren; ve ilerlemenin etkili bir şekilde izlenmesini teşvik edebilecek ve zorluklara karşılık verilebilmesini sağlayacak ölçülebilir göstergelere dayanan.