”Harekete geçmek için kaybedecek vakit yok”

TEMA Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesi konusunda açıklama yayınladı

17 Nisan 2012

13 Nisan 2012 Cuma günü RENA ( Katılıma Yönelik Bölgesel Çevre Ağı) – İklim Çalışma Grubu evsahipliğinde, İstanbul’da “AB-Türkiye İklim Konusunda İşbirliği: Fırsatlar, Faydalar ve Zorluklar” konulu bir seminer düzenledi. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Avrupa Komisyonu İklim Değişikliği Komisyoneri Connie Hedegaard,  Avrupa Komisyonu İklim Eylemi Bölüm Direktörü Laurence Graff ile İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Genel Sekreteri Engin Güvenç gibi katılımcıları olan seminerde TEMA Vakfı Genel Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi M. Serdar Sarıgül’de bir açıklama yaptı.

TEMA tarafından seminer sonrası konu ile ilgili şu açıklama yayınlandı;

TEMA Vakfı Genel Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi M. Serdar Sarıgül toplantıda yaptığı konuşmada “Kaybedecek vakit yok, Türkiye iklim değişikliği ile mücadele için hemen şimdi harekete geçmeli!” dedi ve iklim değişikliği ile mücadele için katılımcı yaklaşım çağrısında bulundu.

Türkiye, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en şiddetli şekilde yaşayacak bölgelerden birisi olan Akdeniz Havzası’nda yer alıyor. Ancak ne yazık ki TEMA Vakfı’nın özenle dikkat çektiği bu somut tehlikeye karşın ülkemiz iklim değişikliği ile mücadelede yükümlülüklerini kabul etmek ve harekete geçmekte gecikiyor. Bu gecikmenin yanında iklim değişikliği ile mücadele projeleri olarak öne çıkartılan HES projelerinin bütüncül havza planlamalarının gerçekleştirilmemesi, nükleer enerjinin “çözüm” olarak dayatılması ve kömürlü termik santrallere yatırımın artırılması gibi gelişmeleri kaygıyla takip ediyoruz. Bu projelerin doğaya, insan sağlığına ve iklim değişikliği ile mücadeleye olumsuz etkileri bizleri son derece endişelendiriyor.

Türkiye İklim Değişikliği ile Mücadelede Sorumluluk Almalı

Türkiye COP7’de tanınan ve Cancun’da savunulan; Annex 1 ülkeleri arasındaki özel konumununu referans göstererek halen bir sera gazı azaltım ve uyum hedefi belirtmemiştir. Toplantıda, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar gerçekleştirdikleri konuşmalarda özellikle bir hedef açıklamaktan kaçınmış ve bunun yerine karbon ticareti için gereken mekanizmaların oluşturulması gereğinin altını çizmişler; AB’den bu doğrultuda destek istemişlerdir.

Türkiye’nin herhangi bir sera gazı azaltım ve uyum hedefi belirtmeden, karbon ticaretinden söz etmesi bizleri iklim değişikliği ile mücadeledeki samimiyet konusunda kaygılandırmaktadır. Bu durum, gerek AB ile olan ilişkilerinde gerekse sürdürülebilir iklim politikalarının geliştirilmesinde engel teşkil etmektedir. Türkiye, acilen yükümlülüklerini kabul ederek harekete geçmelidir.

Hortum, Ani Sıcaklık Değişimleri, Sırada Ne Var?

Artan sıcak hava dalgaları, buna bağlı olarak tarımda verim kaybı, giderek acilleşen su krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı gibi sorunlarla boğuşmaya ise çoktan başladık bile. Sadece son bir haftada Elazığ’da, Silifke’de yaşadığımız hortumlar bile iklim değişikliğinin şu an Türkiye’de etkilerini ileri derecede hissettiğimizi bizlere kanıtlıyor. Türkiye’de tsunaminin “zorunlu deprem sigortası” kapsamına alınması iklim değişikliği ile mücadelede acil önlemler almadığımız zaman neler ile karşılaşabileceğimiz konusunda fikir veriyor.

İklim Değişikliğinin Temel Kaynağı İnsan Faaliyetleri

IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli), 2007 yılında açıkladığı kapsamlı son değerlendirme raporunda iklim değişikliğinin hâlihazırda yaşanmakta olduğunu ve yüksek ihtimalle insan faaliyetlerinde kaynakladığını, acilen sera gazı salımlarında azaltım ve uyum hedeflerinin belirlenmesini tavsiye etti. Bugün bu tavsiyenin ne kadar yerinde olduğu daha iyi anlaşılıyor.

İklim Değişikliği İle Mücadele İçin Katılımcı Yaklaşım Şart

TEMA Vakfı olarak Türkiye’nin iklim değişikliği konusundaki stratejisinin ve planlarının, katılımcı bir yaklaşımla sürdürülebilir iklim politikalarını benimsemek yönünde geliştirilebileceğine inanıyoruz. Sürdürülebilir iklim politikaları geliştirilmesi konusunda sivil toplum olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bunun için Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede hedef ve yaptırım belirleme süreçlerinde karar alıcı organ olan İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun daha katılımcı ve sivil topluma açık bir organ haline getirilmesini talep ediyoruz.