EPDK Başkanı’na Sorular

Mürşat Özkaya
25 Temmuz 2011

Ülkenin cari açığının yüksek oranda enerjiye bağlı olduğunun yıllardır özel, kamu, sivil toplum her kesimde dile getirilmesine, hemen hemen her konferansta insanların sunumlarına başlarken “%70’lerde dışa bağımlıyız” demesine, artık bakanların bile bu moda deyişi kullanmalarına rağmen, yerli kaynakların kullanılması gerektiği EPDK tarafından yeni mi anlaşılıyor?

Ülkenin en önemli enerji kuruluşunun Başkanı “yerli kaynaklar değerlendirilmeli derken”, cari açık tavana vurana kadar beklenmiş olması ne derece samimi?

Peki hazır emisyon problemimiz yok deyip, ne kadar kömür santrali yaparsak yapalım demek, ne derece çevreci?

Cari açığı kapatmanın yolu demek temiz enerjiyi bir kenara koyup çevreyi daha fazla kirleten kömür! santralleri kurmakmış diye düşünmek ne derece doğru?

HES’lerin bile bu kadar problem! olduğu bir memlekette, bu kadar çok kömür santralinin halka doğru düzgün anlatılacağına inanmak ne derece mantıklı?

Hem YEK Kanunu’nu hem de 500 kW altı Lisanssız Yönetmeliği’ni çıkarıp, gel rüzgara! gel güneşe! gel biyokütleye deyip sonra rüzgar güneş vs. ekipman fiyatları çok pahalı demek ne derece ciddi?

Biyodizel, biyogaz vs. yıllar önce ortaya çıkan yüzlerce fabrikanın ÖTV sebebiyle nasıl devlet eliyle (hadi özel sektöründe burada payı var diyelim) işlemez hale getirildiğini unutturmak bu sefer ne derece mümkün?

Dereceler gider de gider ama umarım yukarıdaki ünlemlerin sebebini herkes anlamıştır. Daha çok para harcarsanız nispeten temiz kömür santrali yaparsınız. Doğayı daha az tahrip etmenin, halkla daha yakın ilişkiler kurmanın bir yolunu bulursanız HES’i de yaparsınız, linyiti de kullanırsınız. Tüm dünyada olduğu gibi temiz enerjiyi ve yerli üretimi uzun vadeli planlama yaparak mantıklı destekleme fiyatlarıyla gerçekten desteklerseniz, her işin başı olan verimliliği de ciddiye alırsanız neden olmasın. Bakın hepsi yerli!

Son olarak diyeceğim odur ki, yerli kaynakları kullanalım ama çevreyi, dünyayı, geleceği unutmadan.

Unutmayalım ki kullandığımız her tür enerjinin bir faturası var, ama sadece eve geleni değil!

Buyurun Başkanı dinleyelim:

Türkiye cari açığı tartışırken Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş’tan ilginç bir çözüm önerisi geldi.

Enerjide ithalat bağımlılığının yüzde 70 üzerinde olduğunu aktaran Köktaş, çözümün kömür ve su yatırımından geçtiğini söyledi. Köktaş, cari açık sorunu için enerji sektörünün çözümünü açıkladı: “Öncelik kömüre verilecek, doğalgaza ödenen para azaltılacak.” Köktaş’a göre yerli kömürün ekonomiye kazandırılması için alım garantisi yerine daha farklı enstrümanlar kullanılarak teşvik verilebilir.

Cari açığa etki eden temel enerji kalemlerinin petrol, doğalgaz ve elektrik olduğunu aktaran Köktaş, “Petrolde yapacak çok şey yok. Doğalgazın konutlarda kullanımını da azaltamazsınız. Elektrikte ihracatçı durumundayız.

O zaman asıl konu, elektriği mümkün olduğunca doğalgaz yerine yerli kaynaklardan üretmek.” diye konuştu. Cari açığı azaltmak için gündeme gelen yenilenebilir enerji yatırımlarından rüzgâr ve güneşin bilinenin aksine kısa vadede cari açığı artıracağına vurgu yapan Köktaş şöyle konuştu: “1000 megavat rüzgâr 1,5 milyar Euro’ya yapılıyor. 1000 megavat kömür santrali ise 800 milyon Euro civarında. Bu kurulu güçte rüzgârdan yıllık ortalama 3 milyar kilovat elektrik üretilirken, aynı güçte kömür santralinden üretilen 8 milyar kilovat. Yani aynı düzeyde yapılacak kömür ve rüzgâra yatırım yapılırsa kömür, rüzgârın 6-7 katı elektrik üretiyor. Bizim cari açıkla ilgili en önemli enstrümanımız yerli kömür. Bu kaynak için seferberlik başlatmamız lazım. Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir yatırımlar orta ve uzun vadede enerjinin cari açık üzerindeki baskısını önemli ölçüde azaltır, çok olumlu etki yapar.” Başkan Köktaş’a göre rüzgâr ve güneş santrallerinde kullanılan türbin ve benzeri makine ve ekipmanın önemli kısmı yurtdışından getirildiği için yatırım maliyeti yüzde 85 oranında dışa bağımlı. Köktaş’a göre, hidroelektrik santrallerinde yatırım ekipmanlarının yüzde 20’si ithal, geri kalan yüzde 80’lik bölüm yurtiçinden karşılanıyor. Kömür santralleri için de güneş ve rüzgâra göre böyle bir avantaj var.

Köktaş, gelecek 5 yılda Türkiye’nin Kyoto Protokolleri kapsamında karbon emisyon sorumluluğuna girmeden ciddi bir yatırım seferberliği ile yerli kömürü devreye alacak yatırımlar için lisanslama yapmak zorunda olduklarını söyledi. Kömür yatırımlarının yapılması için fiyat teşviki verilmesinin doğru olmadığını belirten Köktaş, “Bir enerji kaynağına devletin satın alma garantisi vererek teşvik uygulamasını yanlış buluyorum. Böyle bir şey yaptığınızda diğer kaynaklara piyasaya girme demiş oluyorsunuz. Ancak bu kaynakları farklı teşvik türleri ile desteklemek mümkün ve bu yapılmalı.” şeklinde konuştu.

İTHALATA BİTKİSEL ÇÖZÜM

Türkiye’nin yıllık 16 milyon ton motorin tükettiğini aktaran Köktaş, bu kullanıma belli oranında yerli üretilen biyoetanol ekleme zorunluluğu getireceklerini söyledi. Çalışmaların yüzde 3 üzerinden devam ettiğini vurgulayan Köktaş şu bilgileri verdi: “Bu konuyu önümüzdeki haftalarda Kurul’da görüşerek nihai kararı vereceğiz.

Optimum noktanın şu anda yüzde 3 olduğunu tespit ettik. Motorine katılacak ürün yerli olmak zorunda olacak. Bu şekilde hem yerli üretime katkı sağlayıp hem ithalatı azaltacağız.”