Enerji Sektöründe Eksen Kayması

Mürşat Özkaya
21 Haziran 2011

Aklım bu konuları kestirebildiğinden beri hep şu tip yazılar okudum veya sözler duydum. Petrolün şu kadar ömrü kaldı! Doğalgaz şu kadar sene de bitecek! En baba olan kömür şu kadar yıl sonra tükenecek! Nedense o yıllar hiç değişmiyor. Geçenlerde olduğum bir projeksiyonda petrole gene 50 sene civarı, gaza 80-100 sene civarı, kömüre hala 150 küsür yıl ömür biçiliyor. Yıllar önce bu tip söylemler ortaya atılarak, o zamanlar örneğin meşhur ozon tabakasının incelmesinin en önemli sorumlularından olan emisyonların azaltılması yönünde insanoğlu uyarılıyordu. Ama ne yapılacağı tam olarak bilinmiyordu. Tamam zararlı emisyonları ortadan kaldıralım ama yerine ne koyalım. İşte artık bu durum değişiyor. Önce öncü yatırımcılar, sonra bazı ileri görüşlü ve zengin devletler, sonra her alandaki yatırımcılar ve diğer devletlerin de katılımıyla, temiz enerjiye ve de enerji verimliliğine kuvvetli bir akım başlatıldı ve bazı şeylerin gerçekleştirilebileceği anlaşıldı. Peki bu durum ne kadar gerçekçi!

Organik pazarı!

Aslında ben bu durumu biraz organik ürünlere benzetiyorum. Kısaca şöyle açıklayayım. Eskiden (belki 50 sene veya daha öncesi) insanoğlunun yediği her ürün organikken, dünyanın giderek artan nüfusu dolayısıyla, eski teknolojilerle ve metodlarla üretilen ürünlerin dünya üzerindeki aç insanları doyurmadığı, daha fazla ürün için her türlü yolun kullanıldığı, bir koyup üç beş alınması gereken bir dünya haline gelindi. Dünyanın bu gidişatı ve kısmen de açgözlülük oldukça marketlerde sadece birkaç rafta gördüğünüz o pahalı organik ürünler kaç milyar insanı doyurur. Peki hal böyle iken, güneş, rüzgar, su hadi biraz da verimlilik ile milyarlarca insana ne kadar enerji sağlayabiliriz! Olur diyenler, elektrikler kesildiği zaman nasıl bir ruh haline giriyorlar acaba onu bir düşünsünler. Dolayısıyla biraz gerçekçi olunmalı!

Şimdi gelelim eksen kaymasına!

Evet enerjide bir kayma var. Yukarıda da açıkladığım gibi bu durumda temiz enerjinin payı yadsınamaz derecede büyük. Bu çok iyi ama oran olarak hala oldukça küçük ve daha uzun bir süre genel enerji kullanımı içindeki payı küçük kalmaya devam edecek gibi (eğer inanılmaz bir teknoloji çıkmazsa-Erke gibiler hariç tabi).

Kayma-Geleceğin enerji kaynağı?

Her ne kadar bazı çevrelerce inandırıcı bulunmasa da, Almanya başta olmak üzere bazı AB ülkeleri nükleer santrallerini kapatacak gibi duruyor. %20‘den fazla elektriğini nükleerden sağlayan bu ülke uzun vadede de olsa bu kaynağın yerine ne koyacak?

Malum kazadan sonra yarım ağızda olsa şu nükleerden kurtulsak mı acaba diyen Japonya en azından hasar gören santrallerinden üretilen elektrik için hangi enerji kaynağını kullanacak?

ABD en başta olmak üzere bazı ülkelerde çıkarılan, bazılarında yoğun faaliyetlerde bulunulan ama nedense bir anda ortaya çıkmış gibi bazı ülkelerin planlarını bozan, yatırımlarını boşa çıkaran bu yeni kaynak nedir?

Gelişmiş teknolojilerle, özellikle yeni yeni bölgelerde son derece derin sondajlar yapılarak dünya piyasalarına daha da fazla arzı sağlanacak olan bu enerji kaynağı hangisidir.

Elbetteki gaz!

Doğalgazda Rusya’ya zaten göbekten bağlı, Kuzey Akım’la kafadan da bağlanacak olan Almanya başka ne kullanacak. Sadece temiz enerji ve verimlilikle 10 sene sonra nükleerden boşalacak yerin dolması pek kolay değil. Kuzeyden ve güneyden yeni boru hattı projeleriyle, pek çok ülkeden gelen LNG ile AB iyice doğalgaza bağımlı durumda. ABD’nin inanılmaz kaya gazı rezervi ve bunu çıkarmak için artık kolay teknolojiler olması, ABD’yi daha ciddi bir gaz kullanıcısı yapmış durumda. Kaya gazı dolayısıyla ABD’yi mecburen terk eden LNG, pek fazla üzülmeden, enerji canavarı Çin ve yeni mecburi büyük müşteri Japonya ile gayet iyi ilişkiler içine girdi. Orta Asya’daki yeni ve içi gaz dolu büyük sahalar, özellikle pek çok kişinin daha önceden bilmediği ama bölgedeki dengeleri değiştirebilecek Doğu Akdeniz gaz sahaları dünyaya yakın zamanda daha fazla gaz pompalayacak.

Hani bana!

Etraf petrol dolu biz de yok. E etraf gaz doluymuş, ama biz de gene yok diyen ülkemiz ise, içinden çıkılamayan mevcut tedarik anlaşmalarımız ve boru hatlarımız ile doğalgaza çoktan bağlanmış durumda. Geçenlerde ki Nabucco anlaşması ile, hem transit ülke olma hem de tam üyelik hayalimiz de gerçekliğe bir adım daha yaklaşmış oldu. Tabi eli sıkı ve gözü giderek açılan komşuları ikna edebilirsek. Ama o olmadı TAP, o da olmadı ITGI var. Yani bizimde gazımız daha uzuuun bir süre var. Temiz enerji kısmına ise içinden çıkamayacağımız için hiç girmiyorum.

Sonuç olarak, evet artık doğalgaz ve kayagazı artık dünyanın en önemli enerji kaynaklarının başında geliyor ve daha da popüler olacak. Peki bunun etkileri ne olacak, işte orası karışık ve ben pek çok kere sorduğum şu 2 soruyu bu yazının kapanışında gene soruyorum. Gaz arzının artması, fiyatının düşmesi yani kısacası popülerliğinin artması, global açıdan temiz enerji kullanımını azaltır mııı, arttırır mıııı? Yıllarca başta Almanya ve Japonya olmak üzere, Kyoto’ya gönül vermiş olan ülkeler, emisyon konusunu unuttular mı, ileride geriye döndüklerinde keşke nükleerle devam etseydik derler mi?

Ben açıkçası, kısmen de bir ekonomi tabiri olan, “sepet” diyeceğim, ki yarın bütün yumurtalar zarar görmesin.