“Depolamalı santrallerin acilen devreye alınması gerekiyor”

TÜREB Başkanı İbrahim Erden depolama projelerinin arz güvenliği ve daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonu için önemine dikkat çekti

20 Kasım 2025

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden elektrik depolama projelerinin, gerek enerji arz güvenliği gerekse de enerji sektörü ve piyasalarının geçtiği büyük ve hızlı yapısal dönüşüm açısından kritik öneme sahip olan daha fazla yenilenebilir enerjinin entegrasyonu açısından taşıdığı öneme dikkat çekti.

İbrahim Erden TÜREB tarafından yayınlanan açıklamasında Türkiye’de son iki yıldır yaşanan kuraklık nedeni ile yaşanan su sıkıntısının hidroelektrik kaynaklı elektrik üretimlerini ciddi miktarda düşürdüğüne dikkat çekerken, yaşanan bu durumun yatırım ve izin süreçleri hâlen devam eden depolamalı projelerinin tamamlanarak en kısa zamanda devreye alınmasının önemini bir kez daha gösterdiğini ifade etti.

Erden sözlerinin devamında geliştirilmesi için yıllardır büyük emek verilen depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santrali projelerini Türkiye’nin 2035 yılı hedeflerine ulaşmasında en önemli kilometre taşlarından olduğuna vurgu yaparken, bu projelerin tüm ilgili kamu kuruluşları ve yatırımcıların koordinasyonu ile hızla hayata geçirileceğine inançlarının tam olduğunu da sözlerine ekledi.

Açıklamasında enerji sektörü ve piyasalarının tüm dünyada büyük ve hızlı bir yapısal dönüşümden geçtiğine dikkat çeken Erden, elektrik depolama faaliyetlerinin daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonunu mümkün kılabilecek olması dolayısı ile bu iki alan için en önemli başlıklardan birisi olduğunu kaydederken, şunları söyledi;

Depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santral projeleri, enerjide dışa bağımlılığın ve enerji ithalat maliyetlerinin azaltılması, 2053 net sıfır hedefine ulaşılması, tüketicilere rekabetçi ve uygun fiyatlı elektrik sağlanması ve enerji dönüşümünün sürdürülebilir şekilde ilerleyebilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santralleri iletim ve dağıtım sistemine ne kadar hızlı ve güçlü şekilde entegre edilirse, sisteme o ölçüde daha fazla yenilenebilir enerji kaynağı dahil edilebilir. Bu da Türkiye’nin ucuz, temiz ve tükenmeyen enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmasına, dolayısıyla cari açığın azaltılmasına önemli katkı sağlayacaktır.

Son dönemde Portekiz ve İspanya’da yaşanan kesintilerin de gösterdiği üzere, depolamalı santraller sadece daha fazla yenilenebilir kapasitenin sisteme entegrasyonunu mümkün kılmakla kalmıyor; aynı zamanda iletim sistem güvenliği açısından hayati bir dengeleme ve destekleme görevi üstleniyor. Enerjide 2035 hedefleri için de önemli bir kilometre taşı olan depolamalı rüzgar ve güneş santralleri, 35 milyar doların üzerindeki yatırım hacmiyle Türkiye açısından büyük bir yatırım hamlesidir. Bu yatırımlarla birlikte her yıl düzenlenen 2.500 MW seviyesindeki YEKA RES ve GES yarışmaları, yerli ekipman kullanımının da güçlü şekilde teşvik edildiği bir yapı oluşturarak 10 yılda 25.000 MW yenilenebilir YEKA santralinin devreye alınmasına imkân tanıyacaktır.

“Arz güvenliği için her bir MW önemli”

Açıklamasında geçtiğimiz hafta yayımlanan EPDK Kararı ile lisanslı elektrik üretim santrallerine 1 Aralık 2025 – 28 Şubat 2026 arasındaki dönemde şebekeye anlaşma güçlerinin üzerinde elektrik enerjisi verme hakkı sağlandığını da hatırlatan TÜREB Başkanı İbrahim Erden bu kararla birlikte özellikle rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinde azami verimlilik için yapılan ilave mekanik (ya da DC) güç kurulumlarının, belirli bir süreyle de olsa, herhangi bir idari sınıra tabi olmaksızın kullanılabilmesinin önü açıldığının altını çizdi.

İbrahim Erden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bu kararla, enerji arz güvenliği açısından her bir MW’ın önemini ve bu güvenliğin her koşulda sağlanması için gerekli tüm tedbirlerin alınacağını kamuoyuna bir kez daha gösterdiğini ifade ederken, şu değerlendirmeyi paylaştı;

Bu karar, yalnızca kısa dönemli arz güvenliği ihtiyaçlarından değil, aynı zamanda Türkiye’nin orta ve uzun vadeli enerji bağımsızlığı hedefinin bir sonucudur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın üç temel sacayağı üzerinde kurduğu enerji stratejisi kapsamında, 2022 yılından bu yana yenilenebilir enerji ve nükleer enerji ülkemizin enerji yol haritasında merkezi bir konumda yer almaktadır. Bundan hareketle, 2022 yılından bu yana lisanssız öz tüketim, depolamalı lisanslı yatırımlar ve YEKA projeleri gibi farklı mekanizmalar üzerinden yenilenebilir enerji projeleri yatırımcılara arz edilmekte; projelerin geliştirme süreçleri adım adım ilerlerken yatırımlar da peyderpey tamamlanarak devreye alınmaktadır. 2035 yılı için güçlü bir vizyon ortaya koyan “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı – 2035 Yenilenebilir Enerji Planı” ile de bu yatırımların kararlılıkla desteklenmesi ve sürdürülmesi hedeflenmiştir.