Danimarka Örneği

Hakan Yıldırım
24 Ağustos 2010

Geçen 25 yılda Danimarka ekonomisi yüzde 75 büyüme kaydetti ve Danimarka bu süreiçerisinde enerji tüketimini sabit tutmayı başararak aslında ekonomik büyüme ile enerjitüketimi arasında olduğu düşünülen bağı kırmayı başarabildi. Bununla birlikte bugün elektriküretiminin %20’ye yakın kısmını rüzgâr enerjisinden sağlamakta ve toplam kurulu gücünün%25’e yakınını 3.4GW’lık kurulu gücü ile rüzgâr santralleri oluşturmaktadır.

Hem enerji verimliliğinde hem de rüzgâr enerjisi alanında yapmış olduğu yatırımların sonucuolarak 1988 yılına göre karbon dioksit emisyonlarını 2005 yılı itibarı ile %22 oranındaazaltmayı başarmıştır.

Hedef odaklı bir siyaset anlayışı, gevşemeyen, aktif politik çabalar ve kendine özgüyenilikçilik kültürü ile Danimarka başarı öyküsünü yarattılar. Biz buna Danimarka örneği diyeceğiz.

Petrol boykotu

Kasım 1973’te İsrail ile Mısır/Suriye arasındaki savaş ve Amerika ile Batı Avrupa’nınuyguladığı Arap petrolü boykotu şok bir enerji krizi yaşanmasına sebep oldu. Petrol fiyatları fırladı ve bu durum gelecekteki enerji kaynakları konusunda büyük bir belirsizliğe yol açtı.

O zamanda petrol Danimarka enerji ihtiyacının yüzde 90’ını karşılıyordu, bu yüzden otomobil sahipleri araçsız pazar günleriyle yaşamayı öğrenmek zorunda kaldı, işyeri sahiplerinden iş saatleri dışında ışıklarını kapalı tutmaları istendi ve bunlar sadece başlangıçtı.

1979 yılında İran İslam devrimini ve İran şahının devrilmesini yeni bir petrol krizi takip etti. Bu petrol krizlerinin yarattığı şok Danimarka toplumunu yeniliğe ve değişime teşvik etti. Danimarka halkı evlerinde harcadıkları ısıyı düşürdüler ve yalıtımı arttırdılar. Enerji krizi sebebiyle doğmuş küresel zorluklarla başa çıkmak ve kalkınmayı sağlamak için çalıştılar.

Halkta meydana gelen bu bilinçlenmeyi fırsat olarak gören şirketler arkadan geldi; enerjitasarrufu, enerji verimliliği konularına ilgi duymaya başladılar ve politikacılar enerji politikalarını bir öncelik haline getirdi.

İlk Enerji Bakanlığı

1976 yılında enerji tüketimini ve enerjide petrole bağlılığı azaltmayı planlayan ilk komple enerji planı oluşturuldu.1979 yılında Danimarka parlamentosu ısı ve doğal gaz arzı ile ilgili bir yasayı geçirdi, Danimarka ilk enerji bakanlığını kurdu. Takip eden yıllarda yenilenebilir enerjiyi ve binalardaki enerji tasarrufunu destekleyen devlet yardımları ile ilgili yasalar çıktı. 1980’lerde merkezi ısıtma ve elektik ile ısının ortak üretilmesi dramatik bir artış gösterdi ve 1990’larda Danimarka Çevre ve Enerji Bakanlığı çok güçlü bir şekilde gelişti.

Bir paragrafta özetlenen bu gelişmelerin ardında yatan dinamikleri tam olarak anlayabilmek için gelişmeleri biraz daha detayı ile vermenin ve bu şekilde kırılmaların yaşandığı dönemlere ışık tutmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.

1973/74: Petrol krizi

Orta doğu petrol ülkeleri(OPEC) petrol fiyatlarını üç kat arttırdı ve gelişmiş ülkeleri ambargo uygulamakla tehdit etti. Bu durum Danimarka’nın nükleer enerjiye olan resmi ilgisini arttırdı.

1974/75: Sivil toplum kuruluşlarının yenilenebilir enerjiye desteği
Birtakım Danimarkalı sivil toplum örgütleri nükleer enerjiye karşı çıktılar ve yenilenebilir enerjinin tanıtımını yapacak özel bir sivil toplum örgütünün, Danimarka Yenilenebilir Enerji Organizasyonu’nun kurulmasını desteklediler.
1975/76: Danimarka Teknik Bilimler Akademisi rüzgâr enerjisini destekler
Danimarka Teknik Bilimler Akademisi 1975 ve 1976 yıllarında Danimarka rüzgâr enerjisinin araştırılmasını ve geliştirilmesi teklif eden raporlar yayınladılar.
1976: İlk resmi Danimarka enerji planı
İlk resmi Danimarka enerji planı, petrol temelli elektrik üretiminden kömür, doğal gaz ve nükleer enerji ile elektrik üretilmesine geçilmesi üzerinde yoğunlaşmıştı. Bir miktar ilgi de yenilenebilir enerji kaynakları üzerine verilmişti.
1976: İlk alternatif Danimarka enerji planı
Alternatif bir plan da Danimarka üniversitelerindeki araştırmacılar tarafından hazırlandı. Buplan yenilenebilir enerji kaynaklarından, özellikle rüzgardan, önemli katkılar içeriyordu fakat nükleer enerjiyi planın dışında tutuyordu.
1976: Modern rüzgâr türbinlerinin özel teşebbüs öncüleri
22 kW kapasiteli iki modern rüzgâr türbini özel teşebbüsler tarafında kuruldu. Onların güvenilir üretimleri daha fazla özel girişimi Danimarka rüzgar enerjisine çekti.
1978: Dünyanın çalışan en büyük rüzgâr türbini
Daha önce rüzgâr enerjisi teknolojilerinde deneyimi olmayan genç insanlardan kurulu bir ekip dünyanın en büyük rüzgâr türbinini(2 MW) Danimarka Tvind okulunda ürettiler.
1978: Risø Ulusal Laboratuarında rüzgâr türbinleri test merkezi
Risø Ulusal Laboratuarlarında rüzgâr türbinleri için bir test ve sertifika merkezi kuruldu. Bu birimdeki araştırmacılar rüzgar atlasları oluşturulmasına öncülük ettiler.
1979: Özel sektör rüzgâr enerjisi girişimcileri için yatırım sübvansiyonu
Yeni kanunun yetkisiyle Risø’da test edilmiş ve onaylanmış türbinlere yatırım yapan özel sektör girişimcileri türbin alım ücretlerinin yüzde 30’u kadar yatırım sübvansiyonu almaya hak kazandılar.
1979: İlk Danimarka Enerji Bakanlığı
Yeni Danimarka Enerji Bakanlığı nükleer enerji ve doğal gazın ülkenin enerji arz sistemine girmesini sağlamaya çalıştı, yenilenebilir enerjiye de bir miktar destek verdi.
1981: İkinci resmi Danimarka enerji planı
İkinci bir resmi Danimarka enerji planı Danimarka Enerji Bakanlığı tarafından hazırlandı. Bu plan düşük maliyetli enerji üretimi ve arzın güvenliği üzerine yoğunlaşmıştı. Yenilenebilir enerjiye yine bir miktar ilgi göstermişti.
1982: Yenilenebilir Enerji Komitesi
Yenilenebilir enerjinin tanıtımı için kurulan yeni bir komite 1982 ile 1991 tarihleri arasında yenilenebilir enerji adına bir araştırma, geliştirme ve tanıtım merkezi haline gelir.
1983: İkinci alternatif Danimarka enerji planı
İkinci bir alternatif Danimarka enerji planı üniversite araştırma görevlileri tarafından hazırlandı. Bu plan enerji korunumu, yenilenebilir enerji kaynakları ve birleşik üretim üzerinde duruyordu. Nükleer enerjiyi planın dışında tutuyordu.
1985: Danimarka parlamentosu nükleer enerjiyi Danimarka dışında bıraktı
Danimarka Parlamentosu nükleer gücün Danimarka enerji arzında bir rol üstlenmeyeceğine karar verdi ve bu durum yenilenebilir enerji kaynaklarına daha geniş bir politik destek sağladı.
1990: Üçüncü resmi Danimarka enerji planı
Yenilenebilir enerji kaynakları için 2000 yılında 1,300 MW lık rüzgâr enerjisine ulaşmak gibi hırslı hedefler koyuldu. Bu hedefler yenilenebilir enerji kullanımını teşvik eden yasalarla desteklendi.
1991: Dünyanın ilk deniz tipi rüzgâr enerji santrali Danimarka sularında inşa edildi
İlk deniz tipi rüzgar santrali olan 5MW’lık Vindeby rüzgar santrali Siemens tarafından 2004 senesinde satın alınan Bonus Enerji tarafından, Baltık Denizinin kuzeybatısında Lolland adası kıyısından 1.6 km uzaklıkta 11 adet 450 KW’lık türbinden oluşacak şekilde kuruldu..
1993: Yeni Çevre ve Enerji Bakanlığı
Enerji ve çevre politikaları bir bakanlık dahilinde toplandı. Enerji ve Çevre Bakanlığı 1990’lar boyunca kurulu rüzgar gücü kapasitesinde hızlı artışı teşvik etti.
1996: Dördüncü resmi Danimarka enerji planı
Kurulu rüzgâr gücü için oluşturulan hedef 2005 yılı için 1,500 MW kara tipi, 2030 yılı için de 4,000 MW deniz tipi olarak arttırıldı.
1999: Danimarka yenilenebilir enerji kaynakları planında resmi değişim
1996 yılında Avrupa Birliği’nin enerji piyasasını serbestleştirmesinden sonra, yeni Danimarka enerji yasası desteğini yenilenebilir enerji kullanımını teşvik eden yapıdan yeşil sertifika(green certificate) ticaretine kaydırdı. Bu değişim asla uygulanmadı.
2002: Yeni Danimarka yenilenebilir enerji kaynakları politikası
Gelen yeni bir hükümet yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili yasayı serbest piyasa güçlerine daha fazla dayanacak şekilde değiştirdi. Yenilenebilir enerjiyi devlet eliyle teşvik eden yasalar azaltıldı ve Avrupa Birliğindeki en alt seviyeye çekildi. Bu durum 2003 ve 2008 yılları arasında kurulu rüzgar gücü kapasitesinde sıfıra yakın bir artış sağlayabildi.
2008: Yeni Danimarka yenilenebilir enerji kaynakları yasası
Yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili kurallar tek bir kanunda toplandı ve rüzgar gücü üretiminde devlet desteği DKK ile 0.25/kWh a (3.3 eurocents/kWh) çekildi, bu piyasadaki en yüksek devlet desteği seviyesiydi.
Bu yazıda, Danimarka örneği olarak başlığını attığımız bu yoğun süreç, ikinci bir Danimarka nasıl olunurun yol haritası olarak verilmedi kuşkusuz. Burada esas amacımız, bir ülkenin önemli bir alanda kısa sayılabilecek bir zaman diliminde istatistiklerini değiştirebilecek bir atılım yapabilmesi için gerçekçi hedefler ile tutarlı politikaları harmanlanması gerekliliğini reel bir örnek ile gözler önüne serebilmek idi.
Başlangıç noktaları ile birbirinden çok da farklı olmayan iki ülkeden birinin diğerine göre kat ettiği mesafeyi net bir şekilde görmek, alınan bu mesafe boyunca ne gibi aşamalardan geçildiğini anlamak, hiç şüphesiz bundan sonraki süreçte benzer gelişme kaydedebilmek adına hepimize yardımcı olacaktır.