Dağ fare mi doğurdu ya da ağzımıza bir kaşık bal mı çalındı!

Mürşat Özkaya
20 Aralık 2010

Biliyorsunuz, 3 Aralık itibarıyla “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimi” adlı yönetmelik EPDK tarafından çıkarıldı. Sektörün YEK ile beraber umutla beklediği eserlerden biri olan bu yönetmelikle ilgili daha önceki yazımızda önemli noktaları yazmıştık. Yanlız ciddi anlamda üzerinde tartışılması gereken daha pek çok madde söz konusu.

Aslında en önemli konu, sektörün önemli bir bölümünün merakla beklediği bu yönetmeliğin beklentileri tam anlamıyla karşılayıp karşılamadığıdır. Devlet tarafından getirilecek kanun ve yönetmeliklere ihtiyacı olan, bu sebeple uzun zamandır bekleyen ve haliyle zor anlar yaşayan sektör, bir müddet daha beklemeye devam edecek gibi duruyor. Maalesef temiz enerji sektörünün devletler tarafından getirilen sübvansiyonlar ile hayatını sürdürmesi durumu, sadece bize özgü değil, dünyada da aynı durum söz konusu.

Yenilenebilir enerji sektörü zor anlar yaşayacak dememizin maalesef pek çok sebebi var. Uzun zamandır beklenen bu yönetmelik maalesef beklentileri karşılamaktan oldukça uzak gibi duruyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri, devlet ile bu sistemleri kuracak sektörün farklı düşünüyor olması gösterilebilir. Çünkü, yönetmeliğin ana teması, “sadece kendin için üret, şebekeyi mümkün olduğu kadar kullanmamaya çalış” üzerine kurulu. Fakat ben dahil, sektörün büyük çoğunluğu ise, bu işin şebekeden bağımsız olarak oldukça kısır kalacağı görüşünde!

Bu yönde atılan adımların en önemlisi, kullanıcıların tüzel ve gerçek kişiler olarak ikiye ayrılmasına karar verilmiş ve gerçek kişilerin şebekeyi kullanmasına izin verilmemiş olmasıdır. Maalesef, şebeke destekli olarak kurulmayacak bu tip sistemlerin kurulma ihtimali son derece azdır. Bu durum aslında, devletin küçük sistemlerin kurulmasından yana olmadığı anlamına da gelebilir. Çünkü gerçek kişiler olarak anılan kişiler, evlerinin çatısına, bahçesine bu tip sistemleri kuracak kişilerdir ve onlar tutup ta 100 kW’lık bir sistem kurmazlar. Bu davranış, bu yönetmelik aracılığıyla kurulacak sistemlerin sınırlı sayıda kalmasını ve kontrolünün daha kolay yapılmasını amaçlıyor gibi duruyor. Ayrıca şebeke altyapısının da bu tip çift yönlü olarak kurulacak sistemlerin yükünü ne derece kaldıracağı da, EPDK tarafından ciddi şekilde üzerinde düşünülmüş gibi duruyor.

Gerçek kişiler açısından durum böyle iken, tüzel kişilerde ise durum biraz daha farklı. Görünen o ki bu yönetmelik kojenerasyon sistemleri için kullanılmayacak. Çünkü ne tüzel ne de gerçek kişiler bu yönetmelik aracılığıyla şebekeyle senkron olacak şekilde bir kojenerasyon sistemi kuramayacaklar.

Mikro kojenerasyon ve yenilenebilir enerji sistemleri ise tüzel kişiler tarafından kurulabiliyor. Her ne kadar mikro kojenerasyon sistemleri ülkemizde pek kullanılan sistemler olmasa da, yönetmelikte şebeke desteği açısından en uygun fiyatlara sahip olarak görülüyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullananların ise, YEK kanunundaki fiyatlardan şebekeyi kullanacağı ibaresi koyulmuş ki, bu da hala çıkmayan YEK kanununun beklenmesine yol açacaktır.

Önemli noktalardan biri de, yerli üretime verilecek ekstra destekler. Daha önce YEK kanununda da bulunan, fakat birtakım sorunlara yol açtığı için Kanunun çıkmasında olumsuz rol oynadığı söylenen bu tip destekler bu yönetmelikte de geçiyor. Enerji alanındaki yerli üretimi arttırmak için verilen bu tip desteklerin, henüz kanunsal açıdan altyapısı oluşmadığı için sektöre katkı sağlayıp sağlamayacağı test edilmedi. Ayrıca üzerinde tam mutabakat sağlanamayan konu ise, yerli üretimi teşvik etmek için verilmesi gereken desteğin bu şekilde mi olması gerektiği üzerinedir. Yani, makinanın üreteceği ürüne mi destek verilmeli, yoksa makinanın üretimine mi?

Sonuç olarak öyle görülüyor ki, kanun yapıcı ve uygulatıcı mekanizma, bu yönetmelikleri kullanacak kişilerle aynı yönde düşünmüyor. Yıllardır bu tip küçük tesisler, kısmen şebekeden bağımsız olarak kuruldu ve kurulmaya devam ediyor. Bununla birlikte, hala bu tip kurulumların yasal altyapısı konusunda ciddi tartışmalar var. Hal böyle iken beklenti, çıkarılacak yönetmeliğin bu sorunları çözmesiydi. Kısmen bu gerçekleşti. Fakat sektörün daha da ileri gidip gidemeyeceğini ve özellikle gerçek kişiler için şebeke kullanımı konusunda hala eksiklik olduğu için bu yönetmeliğin sektör tarafından pratikte nasıl karşılanacağını hep birlikte göreceğiz.

YEK konusunda hiçbir gelişme ortaya koyamayan devletin, en azından bu yönetmeliği çıkarmak istemesi gayet mantıklı (bu şekilde değil tabi) ama bu işin bir zamanlar yapılan sınırı 200 kW’dan 500 kW’a çıkarma operasyonu gibi, o zamanlar hiçbir işe yaramayan, kısmen ağza bal çalan hatta dağa fare doğurtan bir hareket olarak kalmaması da en büyük arzumuz.