COP29’dan gelişmekte olan ülkeler mutsuz, gelişmiş ülkeler kaygılı ayrıldı
Türkiye özellikle 6’ıncı maddeye yönelik kararlardan memnun oldu
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de 11 Kasım’da başlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı (COP29) 24 Kasım tarihinde planlanandan 33 saati aşkın süre sonra sonuçlanabildi.
Zirvenin geç sonuçlanmasına da, zirvenin ana gündem maddesi olan gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliği ile mücadeleleri için 2026-2035 yılları arasında sağlanacak iklim finansmanı desteğinin mutabakat miktarında anlaşma sağlanaması oldu.
“İklim finansmanı konusunda yeni kolektif niceliksel hedef” başlıklı anlaşma metninin bir önceki taslağında 250 milyar ABD Doları olan bu rakam, gelişmekte olan ülkelerden gelen tepkiler sonrasında iki güne yakın süren ek müzakereler sonrasında 300 milyar ABD Dolarına yükseldi.[1]
Bloomberg ve Reuters gibi haber kanalları, kapalı kapılar ardında sürdürülen bu müzakerelere başta Avrupa Birliği ile birlikte ABD, Avustralya ve Birleşik Krallık temsilcilerinin katıldığını söyledi.
Bu finansal destek rakamı 2015 yılında Paris’te düzenlenen COP zirvesinde yıllık 100 milyar ABD Doları olarak belirlenmiş fakat bu hedefe yalnızca 2022 yılında gerçekleşen 115,9 milyar ABD Doları finansman ile ulaşılabilmişti.
Finansmanın 1,3 trilyon dolara çıkması için çağrı yapıldı
Anlaşma metnine göre 300 milyar ABD Dolarlık bu finansman hükümetler tarafından hibe olarak, özel sektör yatırımları yolu ayrıca diğer finansal kaynaklardan sağlanabilecek.
Bununla birlikte metinde, sağlanacak bu destek rakamının kamu ve özel sektör kaynaklarından sağlanacak kaynaklarla birlikte 1,3 trilyon dolara çıkarılması için de çağrıda bulunuldu.
Metinde sağlanacak finansman için havacılık ve denizcilik sektörü ile birlikte yüksek gelir gruplarından alınabilecek potansiyel yeni vergilere de atıfta bulunuldu.
Gelecek yıl Brezilya’da düzenlenecek COP30’da gelişmekte olan ülkelerde iklim finansmanının nasıl artırılacağına ilişkin bir rapor yayımlanması bekleniyor.
Bununla birlikte anlaşma metninde bir önceki zirvede yer alan fosil yakıtlardan çıkış ibaresi yer almaz iken, zirvenin diğer önemli bir başarısı olarak karbon piyasalarına yönelik kural kitabının oluşturulmasında mutabakat sağlandı.
Gelişmekte olan ülkeler mutsuz, gelişmiş ülkeler kaygılı
Zirvenin sonrası açıklamada bulunan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres zirveden hem finansman hem de emisyon azaltımı hedefi anlamında daha iddialı bir sonuç umduğunu vurgularken, buna rağmen anlaşmanın üzerine ekleme yapılabilecek bir temel sağladığını ifade etti.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Yürütme Sekreteri Simon Stiell de üzerinde anlaşma sağlanan metni küresel ısınmaya karşı insanlık için bir sigorta poliçesi olarak nitelerken, bu anlaşmanın temiz enerji patlamasının büyümesini sağlayacağını ve milyarlaca hayatı koruyacağını ifade ederken, herhangi bir sigorta poliçesi gibi bu metnin de yalnızca primlerin tam olarak ve zamanında ödendiği takdirde işe yarayacağının altını çizdi.
Avrupa Komisyonu’nun iklim eyleminden sorumlu üyesi Wopke Hoekstra da yaptığı açıklamada umutlu konuşurken, iklim finansmanında yeni bir dönemin belirlemekte olduğunu, bu yeni dönemde Avrupa Birliği’nin öncü bir rol üstleneceğini kaydederken, 1,3 trilyon dolarlık finansman hedefine ulaşılabileceğinden emin olduğunu kaydetti.
Türkiye 6’ıncı madde anlaşmalarından memnun oldu
Zirvenin kapanış oturumunda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Fatma Varank da zirvenin zor geçeceğini bildiklerini, bununla birlikte şeffaflık ve kapsayıcılık çerçevesinde zor bir gündemi başarıyla tamamlayarak dünyaya önemli bir mesaj gönderildiğini savunurken, finansman kapsamında alınan kararların, emisyon azaltım hırsını güçlendireceğini ve tüm dünyayı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı daha dirençli hale getireceği şekilde uygulanması açısından çok önemli olduğuna vurgu yaptı.
Konuşmasında Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı 6’ıncı maddesi kapsamında varılan anlaşmadan memnun olduğunu da dile getiren Fatma Varank ayrıca Türkiye’nin Paris Anlaşması kapsamındaki mekanizmaların kapsayıcı ve etkili bir şekilde işlemesine önem verdiğinin de altını çizdi.
Almanya: Geçmiş hatalardan ders aldık
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden ise konu ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada varılan anlaşmayı “tarihi bir sonuç” ve “iddialı” bir iklim finansmanı hedefi olarak tanımlarken, Amerikan halkı ve gelecek nesiller adına, daha temiz, daha güvenli ve daha sağlıklı bir gezegene ulaşmak için çalışmalarımı hızlandırmaya devam etmeliyiz diye konuştu.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise zirvede varılan anlaşmayı savundu ancak taahhütlerin yetersiz olduğunu da kabul etti. Anlaşmanın bir başlangıç noktası olabileceğini de söyleyen Baerbock geçmişteki hatalardan ders alındığını ve karşılıksız çıkacak bir çeki imzalamanın güven kaybına yol açacağına vurgu yaptı.
Hindistan: Alınan kararlar yanılsama
Zirvede Hindistan heyetine başkanlık eden Chandni Raina da kapanış oturumunda varılan anlaşmayı eleştirirken, belgeyi optik bir yanılsama olarak niteledi ve kabul edilen finansman hedefinin dünyanın karşı karşıya olduğu zorluğun büyüklüğü açısından yetersiz olduğunu savunurken, belgenin kabul edilmesine karşı olduklarını tekrarladı.
Marshall Adaları iklim elçisi temsilcisi Tina Stege de benzer şekilde sağlanacak finansmanın çok yetersiz olduğunu savundu ve zirveden iklim açısından en savunmasız durumda olan ülkelerin acilen ihtiyaç duydukları finansmanın sadece çok küçük bir bölümünü sağlayarak ayrıldıklarını belirtirken, finasman rakamının yeterli olmamak ile birlikte bir başlangıç olduğuna vurgu yaptı.