Biyoyakıtlar Depoda Kaldı

Petrolün varil fiyatının 150 dolardan 60 dolara düşünce biyoetanol ve biyodizel üretenlerin ürünü elinde kaldı.

15 Temmuz 2009

Türkiye’de biyoyakıt üretmek amacıyla yatırım yapanlar, ürettikleri biyoyakıtları satamamaktan şikayet ediyor. Üreticiler, Türkiye’deki biyoyakıt potansiyelinin değerlendirilmesi için, halen isteğe bağlı olan akaryakıtta yüzde 2’lik biyoyakıt katkısının zorunlu hale getirilmesini istiyor.

Petrol fiyatlarının arttığı dönemde biyoyakıtlar yoğun olarak tartışılırken, birçok yatırımcı da Türkiye’nin potansiyelini değerlendirmek için harekete geçmişti. Bazı yatırımcılar, biyodizel üretimi amacıyla, aspir, kanola gibi yağ bitkilerini oldukça ciddi miktarlarda ürettirmek için çok sayıda çiftçi sözleşme yaptı. Bazı yatırımcılar atık yağ toplama tesisleri ve üniteleri kurdular.

Türkiye Şeker Fabrikaları (TÜRKŞEKER) da potansiyeli değerlendirmek üzere, şekerpancarından biyoetanol üretimi için Eskişehir Şeker Fabrikası’nda ek yatırıma gitti. Tesiste 160 ton biyoetanol üretilmesine karşın, talep olmadığı için satılamadı. Bunun üzerine üretim durduruldu. Biyoyakıtlardan biyoetanol şeker pancarı, şeker kamışı, mısır, buğday, patates gibi şekerli ve nişastalı bitkilerden üretiliyor ve benzin ile karıştırılarak kullanılıyor. Biyodizel ise aspir, kanola, soya gibi yağ bitkilerinden veya atık yağlardan üretiliyor ve doğrudan, motorin katkısı olmadan da kullanılabiliyor.

TÜRKŞEKER Genel Müdürü Azmi Aksu’nun verdiği bilgiye göre, biyoetonol üretimi için Eskişehir Fabrikası’nda 690 bin dolarlık yatırım yapıldı ve geçen yıl 160 bin litre üretim gerçekleştirildi. Ancak, petrol fiyatları 150 dolardan 60 dolara kadar düşünce, biyoetanol pahalı hale geldi. Kullanımı zorunlu olmadığı için de dağıtım firmalarından herhangi bir talep olmadı.

Biyoetanolün litresinin vergisiz maliyetinin 1,74 lira olduğunu ve vergilerle birlikte benzinden daha pahalıya geldiğini anlatan Aksu, ”Kanuna göre yüzde 2’ye kadar akaryakıta katılabiliyor. Ama zorunlu olmadığı için ve fiyatı benzine göre yüksek olduğu için satamıyoruz. Zorunluluk olsa bile bu maliyetle satmak zor. Zorunlu hale gelirse de yeterli kapasite yok ve firmalar talep etse bile istediği miktarda bulamaz” dedi.

Aksu, bir ton pancarın alım fiyatının 110 liranın üzerinde olduğuna dikkati çekerek, ancak 60 liraya alınacak pancardan üretilecek biyoetanol üretilirse benzin ile rekabet edilebileceğini anlattı ve petrol fiyatı 50-60 dolar olduğu sürece biyoyakıt üretiminin rantabl olmayacağını vurguladı.

TOPLADIĞI YAĞI İHRAÇ EDİYOR

Türkiye’de atık yağdan biyodizel üretimi için yatırım yapan ilk firmalardan olan Ezici Yağ Sanayii Biyodizel Enerji Üretimi AŞ’nin sahibi Mustafa Ezici ise talep olmadığı için biyodizel üretemediklerini, topladıkları yağı ihraç ettiklerini söyledi.

Ezici, halen 7 tane firmanın atık yağ toplama yetkisinin bulunduğunu, ancak atık yağdan üretilen biyodizelin maliyetinin yüksek olması ve talep olmaması nedeniyle üretim yapmadıklarını bildirdi.Ayrıca atık yağdan üretilen biyodizelde standart sorunu yaşandığını anlatan Ezici, standardı tutturmak için ham yağdan biyodizel üretilmesi gerektiğini vurgulayarak, biyodizel üretmeme gerekçeleri konusunda şu bilgiyi verdi:

”Halen bir ton atık yağ bin dolar, bin 500 lira. Biyodizel üretim maliyeti 2,05 liraya geliyor. Tesis sahipleri, satış garantisi olmadığı, talep gelmediği için biyodizel üretimini tercih etmiyor. Türkiye’de dağıtıcılar maliyete bakıyor. Oysa Avrupa’da sadece çevre bilinci ile, maliyetlere bakılmadan bu ürün tercih ediliyor. Türkiye’de biyodizel üretimi konusunda 59 tane firma var ve 500 milyon doların üzerinde yatırım yapıldı. Toplam 1 milyon tonun üzerinde kapasite oluştu. Ama talep olmadığı için üretim yapılmıyor.”

Ayda ortalama 500 ton yağ topladıklarını, bunu Almanya, İtalya ve İsrail’e ihraç ettiklerini belirten Ezici, standart tutmadığı için Almanya’nın atık yağı sadece elektrik üretiminde değerlendirdiğini, yenilenebilir enerji ile ilgili yasanın çıkmasından sonra, devletin alım garantisi vermesi halinde kendilerinin de atık yağı değerlendirmek üzere Dilovası’nda elektrik santrali kurmak üzere hazırlık yaptıklarını söyledi.

Türkiye’de atık yağın toplanması konusunda devletin gerekli hassasiyeti göstermediğini öne süren Ezici, ”2 bin 500 yatak kapasiteli bir otelden 1 ton, diğer otelden 2 ton alıyoruz. Yani biri yağı döküyor demektir. Ama bunun denetimi yok” dedi.

YÜZDE 2 KULLANIMIN ZORUNLU OLMASINI BEKLİYORLAR

Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği (ALBİYOBİR) Başkanı Tamer Afacan da zorunluluk olmaması nedeniyle, 2006 yılı Aralık ayından beri ürettikleri biyodizelden 1 litre bile akaryakıt olarak satmadıklarını söyledi.

Türkiye’nin Kyoto Sözleşmesi’ni onaylamasından sonra akaryakıta yüzde 2 biyoyakıt katılması ile ilgili uygulamanın zorunlu hale getirilmesini beklediklerini anlatan Afacan, şöyle konuştu: ”Önceki yıllarda biyodizel üretmek üzere kanola ve aspir ekimi için sözleşmeler yaptık. Ama hiç satış yapılamadığı için bu yıl hiç ektirmedik. Biyoyakıtlar, yerli tarım ürünlerinden üretilirse ÖTV muafiyeti var. Ancak, buna rağmen, 2006 Aralık’tan beri yerli tarımdan elde edilen bir litre bile biyodizel harmanlanmadı. 30 Haziran 2008’e kadar yakıt olarak üretilen biyodizelde ÖTV yoktu. Yakıt biyodizele ÖTV getirilince firmalar çalışamaz hale geldi. 2008 Haziran’ından beri atık bitkisel yağ toplayanlar, elinde tutuyor, üretim yapmıyor. Maliyet yüksek olduğu için talep yok. Yüzde 2 kullanım zorunlu olmazsa, kullanım olmaz. Avrupa’da olaya tamamen çevre açısından bakılıyor, maliyet açısından bakılmıyor. Pahalı da olsa mutlaka kullanılmasını istiyorlar. Bugün için biyodizel pahalı olabilir. Ama petrolün geçen yılki fiyatlarına göre ucuzdu. Yarın petrolün pahalı olmayacağını kimse garanti edemez. Dolayısıyla alternatif olarak bir kenarda tutundurulması ve bulundurulması lazım. Biyoyakıtları, güldürmeseniz bile öldürmeyecek şekilde alternatif olarak tutmak lazım. Harmanlanma zorunluluğu getirilmesini ve atık bitkisel yağların da yerli tarım ürün gibi ÖTV’den muaf tutulmasını istiyoruz.” Türkiye’de biyodizel açısından 1 milyon ton düzeyinde kurulu kapasite bulunduğunu, bunun 80-100 bin tonunun atık yağlara yönelik olduğunu kaydeden Afacan, dağıtım şirketlerinin, zorunlu olmasına nedeniyle Avrupa’da biyoyakıtları kullanırken, Türkiye’de maliyetleri dikkate almasının bir çelişki olduğuna işaret etti.

Afacan, ”Maliyetse, oradaki de maliyet. Türkiye’de çevre ihmal ediliyor” dedi. Tamer Afacan, biyodizelin DDY lokomotiflerinde ve Marmara’da çalışan gemilerde kullanımı konusunda sektör yetkilileri ile görüşüldüğünü belirtti.

YDK RAPORUNDA ”BİYOYAKIT” DEĞERLENDİRMESİ

Yüksek Denetleme Kurulu’nun TÜRKŞEKER’in 2007 yılı faaliyetlerine ilişkin raporunda, TÜRKŞEKER’in biyoetanol üretimi nedeniyle biyoyakıtlarla ilgili konulara da yer verilmiş. AB’nin enerji güvenliğini artırmak, sera gazı emisyonlarını kontrol altına almak için 2020’de yüzde 10 biyoyakıt kullanımı zorunluluğu öngördüğü hatırlatılan raporda, enerji bitkisi yetiştiren çiftçilere hektar başına 45 avro destekleme ödemesi yapıldığı hatırlatıldı. AB’de tarımsal biyoenerji potansiyelinin 2010 yılında 47 milyon ton eşdeğer petrol, 2030 yılında ise 142 milyon ton eşdeğer petrole erişeceği bilgisine yer verilen rapora göre, İngiltere’de 2010 yılında yüzde 5 biyoyakıt kullanımı öngörülürken, tarım alanlarının yüzde 7’sinin enerji bitkilerine ayrılması planlandı.

Brezilya’da 1930’lardan bu yana biyoetanol kullanılıyor ve dünya biyoetanol pazarının yüzde 40’ı bu ülkeye ait. Çin’de 2007’de benzin tüketiminin yüzde 20’si biyoetanolden karşılandı. Türkiye’de bugün için biyoetanol üretimine dönük kurulu kapasite 190 milyon litre. Benzin tüketiminin yüzde 5’ine karşılık geliyor. Ancak kullanım zorunluluğu olmaması ve sadece yüzde 2’lik karıştırma oranına ÖTV muafiyeti uygulanmaması nedeniyle kurulu kapasite kullanılamıyor. Biyodizelde de benzer durum söz konusu olup, enerji tarımına önem verilmediği için 1,5 milyon tonluk kapasite atıl durumda bekliyor.

Türkiye’ye 170 milyon varilin üzerinde ham petrol ithal edildiği hatırlatılan raporda, petrol fiyatlarında bir dolarlık artışın 170 milyon dolar fazla ödemeye neden olduğuna işaret edilerek, biyoyakıtlar konusunun değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

TÜRKŞEKER’in şekerpancarından biyoetanol üretimi de değerlendirilen raporda, ”Yaklaşık 11 kg pancardan 1 litre alkol üretiliyor. Biyoetanol üretimi, pancar kotasını 50 bin ton artıracak. Ancak A kotası fiyatı ile pancar alınması halinde biyoetanol maliyeti çok yüksek olacağından ve mevcut mevzuatta dağıtım firmalarına benzine biyoetanol karıştırılması konusunda zorunluluk getirilmediği için, üretilen ürünün pazarlanmasında sorun yaşanması olasıdır” denildi. (AA)