Bankalardan Yenilenebilir Enerji’ye Kredi Yağıyor
Geleceğin sektörü olarak görülen enerjide yatırımlar son yıllarda hızla artarken, Türk bankaları da enerji projelerinin finansmanına ağırlık vermeye başladı.
Gelen talepler doğrultusunda enerji sektörüne desteğini artıran bankalar, giderek ihtiyacın arttığı bu alandaki projelere son 5 yılda milyarlarca dolar kredi akıttı. Bugüne kadar yüzlerce projeyi kredilendiren bankaların ellerinde realize olmayı bekleyen çok sayıda çalışma da bulunuyor.
Uzmanlar, Türkiye’de enerji sektörüne 2020 yılına kadar yaklaşık 130 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğini belirtirken, ekonomik büyümeye paralel olarak gereksinimi hızla artan enerji, önemli yatırım alanlarından biri olması nedeniyle yerli-yabancı şirketlerin ilgisini çekerek finansman ihtiyacını da büyütüyor.
Türk bankaları, enerji projelerinin finansmanı için şirketlere hem kendi kaynaklarından hem de aracılık ettikleri Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, kalkınma ajansları ve bankaları, finans kurumları ve fonlarının kaynakları ile de destek veriyor.
Çevre konusunun giderek ön plana çıktığı enerji projelerinde, hidro, jeotermal, güneş ve rüzgar enerji santrallerini kapsayan yenilenebilir enerji, son yıllarda en çok finanse edilen alanlar arasında yer alıyor.
Enerjinin, diğer sektörlere göre küresel krizden daha az etkileneceği ifade ediliyor.
Garanti Bankası’nın enerji sektörüne kullandırdığı kredilerin miktarı 1,5 milyar dolara ulaştı. Bankanın, finansman için yetkilendirildiği projelerin tutarı ise 500 milyon doları buluyor.
İş Bankası Finansmanları 1 Milyar Doları Aşacak
İş Bankası yetkilileri, enerji projelerine olan desteklerinin, sektörün talebi doğrultusunda arttığını belirterek, günümüzde hidroelektrik santrallerine kullandırılan kredilerin daha yoğun olmasına karşın yaklaşık 10 bin megavatlık rüzgar enerjisi teknik potansiyeli ile Avrupa’da bu konuda birinci sırada yer alan Türkiye’nin söz konusu enerjiyi kullanmak için yapacağı yatırımların arttığının da net olarak görüldüğünü ifade ettiler.
Yetkililer, İş Bankası’na yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ilgili çok sayıda finansman talebi geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
”Bir anlamda, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı kapsamında ülke genelinde planlanan enerji yatırımlarının büyük bir bölümü İş Bankası tarafından değerlendirmeye alınmaktadır. Bankamızca bugüne kadar yenilenebilir enerji kaynaklı toplam 21 projeye finansman sağlanmış. Sadece 2008 yılı içerisinde toplam 12 adet yenilenebilir enerji projesi incelenerek olumlu bulunmuş ve bunlardan 5’i ile görüşmeler tamamlanıp sözleşme imzalanarak kredi kullandırılmıştır. Bankamızın yenilenebilir enerji yatırımlarına sadece 2008 yılı içerisinde sağladığı 405 milyon dolar tutarında finansman da dikkate alındığında, yenilenebilir enerji projelerine bugüne kadar sağladığımız toplam finansman yaklaşık 790 milyon dolara ulaşmıştır. Halen değerlendirme aşamasında olan projeler de göz önünde bulundurulduğunda söz konusu rakamın bir milyar dolar seviyesinin üzerine çıkması beklenmektedir.”
Bankanın elinde bulunan projelerin, finansal açıdan yeterlilik ve ülke ekonomisine faydanın yanı sıra, finansmandan beklenen getiri oranı, enerji sektörüne sağlanan kredilerin banka aktifi içindeki payı, sağlanan kredinin fonlanabilme durumu ve proje sahiplerinin moraliteleri, iş yapabilirliği, bankanın risk iştahı ışığında değerlendirildiğini, detaylı incelemelerde bulunulduğunu belirten yetkililer, buna bağlı olarak da projelerin realizasyon kararı ve süresinin değiştiğini ifade ettiler.
Enerji piyasası uzmanlarına göre, Türkiye’de 2020 yılına kadar sadece elektriğe 105 milyar dolar, tüm enerji sektörüne ise 130 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğine işaret eden yetkililer, özel sektör firmalarının yılda en az 3-4 milyar dolarlık yatırım yapmasının öngörüldüğü sektörde, bankaların da finansman sağlayan kurumlar olarak yerlerini alacağının ve mevcut desteklerini artıracağının düşünüldüğünü kaydettiler.
Yapı Kredi 2.5 GW’lık Güç İçin Finansman Sağladı
Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Kurulu Üyesi Mert Güvenen de son 2 yılda enerji sektörüne yaklaşık 1,3 milyar dolarlık proje finansmanı kapsamında kredi tahsisi yaparak toplam 2 bin 500 megavat kurulu güç için finansman sağladıklarını kaydetti.
Güvenen, kredi kullandırdıkları enerji projelerinin çoğunu hidroelektrik santral ve termik santrallerin finansmanından oluştuğunu, şu anda henüz kredisi verilmemiş projeler arasında rüzgar enerjisi santralleri bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
”Bu projelerin bir kısmının bu yıl içinde sonuçlanması mümkün, fakat burada genel piyasa şartları ana belirleyici oluyor. Genel kredi piyasası şartlarına bağlı olarak bazı projelerin kısa vadede beklemeye alınması mümkün diyebiliriz. Bunun geçici bir duraksama olacağı görüşündeyiz. Enerji sektörü finansman açısından öncelikli olmaya devam edecektir.”
Önümüzdeki dönemde enerji sektörünün finansman açısından cazip olmaya devam edeceğini kaydeden Güvenen, kredilerin seviyesinde sadece sektörün özellikleri değil, aynı zamanda yaşanan global finansal krizin etkilerinin de belirleyici olacağından artış için bir seviye vermenin gerçekçi olmayacağını savundu.
Vakıfbank 15 Proje İçin Finansman Sağladı
Vakıflar Bankası yetkilileri ise Aralık 2008 sonu itibariyle toplam 324 milyon dolar tutarında 15 enerji projesi işlemi gerçekleştirildiğini, yenilenebilir enerji projeleri üzerinde çalışmaların devam ettiğini belirterek, enerji projelerinin yüzde 65’inin yenilenebilir, yüzde 35’inin ise kojenerasyon için kullanıldığını bildirdiler.
Yetkililer, şu anda bankanın proje finansmanı bölümünde 20 adet enerji projesinin değerlendirildiğini, bu projelerin toplam tutarının yaklaşık 600 milyon dolar olduğunu ifade ederek, ”Bu projelerden 2009 yılı içerisinde yaklaşık 5-6 adedi için yaklaşık 60-70 milyon dolarlık kısmının realize olabileceği düşünülmektedir. Diğer projeler ile ilgili gerekli teknik ve mali çalışmalarımız devam etmektedir” dediler.
Enerji sektörüne kullandırılan kredilerin, orta ve uzun vadeli fon ihtiyacını gerektirmesi nedeniyle krizden etkileneceğine dikkati çeken yetkililer, şunları kaydetti:
”Gerek global gerekse yurt çapında ortaya çıkan her ekonomik kriz, durgunluk ya da negatif büyüme yaratmakta olup bu durum tüm sektörleri olumsuz etkilemekte ve arz talep dengesizliğinden dolayı reel sektörde kapasite kullanım oranlarını düşürmektedir. Kapasite kullanım oranları ile enerji tüketim miktarı doğru orantılı olduğundan bu dönemlerde enerji talebinin azalacağı düşünülmektedir. Ülkemiz 50 bin megavat kurulu güce sahip ve her yıl 12-13 milyar kilovat saat yeni enerji kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Ekonomik durgunluktan çıkmanın ardından ortaya çıkacak kapasite kullanım oranlarının artışıyla birlikte var olan enerji arz talep dengesizliği daha kritik bir noktaya gelecektir. Bu sebepten dolayı enerji yatırımlarına ertelemeden devam edilmelidir. Ancak finansal maliyetlerin yükseldiği bu dönemlerde bu tür yatırımların rantabilitesini olumsuz etkilemesi nedeniyle yatırım iştahını azaltabileceği düşünülmektedir.”
Geleceğin en önemli yatırımları arasında yer alan enerji sektörüne Türk bankacılık sektörünün kullandıracağı kredilerde artış olacağının düşünüldüğünü ifade eden yetkililer, bu tür yatırım finansmanı için sadece Türk bankalarının değil, aynı zamanda yabancı bankaların da ilgi duyduğunun bilindiğini söyledi.
Yetkililer, ”Enerji kullanımındaki kayıp-kaçak oranlarını azaltmak, kullanılan enerjiden yeterli verimliliğin alınmasını sağlamak için de özel sektör ve bireysel ihtiyaçların karşılanması için bankaların finansmanına önümüzdeki dönemlerde ihtiyaç duyulacağı düşünülmektedir. Bu da önümüzdeki gerek enerji üretimi ve gerekse enerji verimliliğine yönelik plasman hacminde önemli artış sağlayacaktır” dediler.
Halkbank 21 HES Projesini Değerlendiriyor
Halkbank Kurumsal ve Ticari Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Ömer Baktır da Halkbank’ta 21 adet işlemde 190 milyon avro tutarında hidroelektrik santrali projesinin değerlendirme aşamasında olup, söz konusu projelerden, ilgili enerji piyasası mevzuatına ve banka kredi politikası ilkelerine uygunluk sağlayanların realize olacağını bildirdi.
Baktır, global krizin etkisiyle Türkiye’deki yurt dışı kaynaklı enerji yatırımlarının hızının ivmesinde bir düşüş beklediklerini, ancak mevcut projelerin finansman ihtiyaçlarının yanı sıra, özellikle yenilenebilir enerji projelerinde devam eden yatırımların ve bu alanda sektöre girecek yurt içi ve dışı firmaların her zamankinden daha fazla finansmana ihtiyaç duyacağını düşündüklerini kaydetti.
İhtiyaç doğrultusunda ve yurt dışı fonlama imkanlarının kısıtlandığı bu dönem dikkate alındığında Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların, ülke ekonomisi için büyük öneme sahip enerji yatırımlarının finansmanında her zamankinden daha fazla rol üstleneceğini belirten Baktır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Ayrıca enerji yatırımı yapan firmaların geçtiğimiz dönemde olduğu kadar, önümüzdeki dönemde de sektörde birleşme ve satın alma faaliyetlerinin devam edeceğini, böylelikle bankaların bu konuda ortaya çıkan finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında ön plana çıkacağını düşünüyoruz. Halkbank olarak, daha önce olduğu gibi, bundan sonra da çevreye duyarlı enerji üretim projelerine hem kendi kaynağımızdan hem de aracılık ettiğimiz Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası gibi kuruluşların kaynakları ile destek vermeye devam edeceğiz.”
Enerji piyasası otoriteleri tarafından Türkiye’de oluşacak enerji dar boğazını aşmak için 2016 yılına kadar toplam 50-60 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğinin dile getirildiğini ifade eden Baktır, ”Ülkemizin belirli enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltma yolunda enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi için yapılacak yatırımlar da söz konusu projeksiyona dahil edildiğinde, oluşacak finansman ihtiyacının yüksek olacağı öngörülüyor. Bu noktada da bankaların, enerji yatırım ihtiyacı projeksiyonları ve enerji sektörüne yönelik risk iştahları çerçevesinde kullandıracakları kredilerin artacağı düşünülüyor” diye konuştu.
Akbank’tan 2.1 Milyar Dolarlık Finansman
Akbank Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Mengi ise Hazine garantili işlemler hariç, enerji projelerine yönelik yatırımlara bakıldığında son 2-3 yıllık zaman diliminde yoğunlaştığını, özellikle EPDK’nın piyasa düzenleyicisi olarak daha aktif rol alması, lisans ihalelerine yönelik artan özel sektör ilgisi ve Avrupa ile ABD menşeli ”enerji devlerinin” büyük Türk holdingleri ile ortaklığa girmesinin sektöre olan finansmanın cazibe kaynağı olduğunu kaydetti.
Mengi, ”Akbank sadece kurumsal bankacılık bölümü olarak, enerjiye yönelik 31 ayrı projeyi finanse etmiştir. İlgili projelerin yatırım büyüklüğü, dağıtım ve hazine garantili işlemler olmak üzere 6,4 milyar dolar olup; enerji üretim projeleri için 2 bin 500 megavatın oldukça üzerinde bir kurulu kapasiteden bahsedilmektedir. Akbank’ın, kurumsal bankacılık bölümü olarak bu kredilere katılımı toplamda 2,1 milyar dolar civarındadır” diye konuştu.
Akbank’ta enerji sektörüne yönelik projelere kredi kullandırımlarında, öncelikli olarak projenin ekonomik, mutlak olarak çevreyle uyumlu ve belli bir büyüklüğün üzerinde olması gibi genel kriterler arandığını, projelerin bu temel kriterleri karşılaması halinde Akbank tarafından bir finansman düşünüldüğünü dile getiren Mengi, kullandırılan projelerin kurulu kapasiteleri üzerinden bir değerlendirme yapıldığında, yüzde 38’lik kısmının termik, yüzde 62’lik kısmının ise ağırlıklı olarak hidroelektrik santralleri olmak üzere yenilenebilir enerji alanlarına yapıldığının söylenebileceğini kaydetti.
Akbank kurumsal bankacılık ekibinin tek başına yürüttüğü projelere ilaveten, diğer Türk bankaları, yabancı bankalar ve IFC, EIB gibi uluslararası finans kurumları ile birlikte yaptıkları çok sayıda enerji projesi de bulunduğunu ifade eden Mengi, söz konusu rakamlara ilave olarak kredi büyüklüğü 870 milyon doları bulan yetkilendirilmiş oldukları irili ufaklı toplam 610 megavatlık hidroelektrik santrali projesinin ajandalarında yer aldığını, bu projelere verecekleri kredi büyüklüğünün yaklaşık 300 milyon dolar olacağını bildirdi.
Kurumsal segmentteki enerji şirketlerine kullandırılmış olan diğer kredilerin büyüklüğünün ise 134 milyon dolar olarak hesaplandığını kaydeden Mengi, küresel krizin etkilerine ilişkin olarak da, şu görüşleri dile getirdi:
”Tüm sektörlerde olduğu gibi enerji sektörü yatırımlarında da bir azalma görülmektedir. Ancak başta elektrik olmak üzere, enerjinin, günlük yaşamın bir parçası olması nedeniyle talebinin nispeten daha az yavaşlaması nedeniyle bu azalmanın sınırlı olması beklenmektedir. Ayrıca, elektrik piyasası için sürdürülmekte olan ve 2012 yılı sonunda tamamlanması hedeflenen liberalizasyon süreci çerçevesinde başta elektrik dağıtım olmak üzere özelleştirmelerin sürdüğü piyasalarca da bilinmektedir. Nitekim köprü finansmanı, yeni tamamlanan BEDAŞ ve SEDAŞ özelleştirmeleri bu sürecin en güncel örnekleri olarak yer almaktadır. Daha güncel, ancak farklı bir örnek olarak Mart 2009’da duyurulan yeni bir yabancı ortaklıkla, yabancı yatırımcıların Türk enerji piyasasını ne yakınlıkta takip ettiklerinin ve fırsatçı olduklarına yönelik bir örnek sergilemektedir.
Enerji yatırımlarının, azalan ancak kesilmeyen bir tempoda, belirgin grupların seçilmiş projeleri için süreceğini tahmin etmekteyiz. Ayrıca yaşamakta olduğumuz kriz sürecinin, birçok lisans sahibini eleyerek sektörde konsolidasyonu da beraberinde getireceği inancındayız.”
Önümüzdeki orta ve uzun dönem ajandasına bakıldığında, enerji sektörü adına oldukça yüklü bir yatırım ve özelleştirme takvimi görüldüğünü dile getiren Mengi, sektörde gelmesi artık yüksek olasılık olan konsolidasyon ve sonrasında gelecek dikey entegrasyon nedeniyle sadece proje finansmanı değil, aynı zamanda satın alım finansmanı anlamında ciddi bir işlem hacminin açığa çıkacağı düşüncesinde olduklarını söyledi.
Mengi, ”Ancak tüm bu ajandanın proje büyüklüğü hacmi, yaşanmakta olan ekonomik kriz sonrası ortaya çıkacak yeni fiyat seviyeleri ve finansman ihtiyaçlarına göre şekillenecektir. Bu doğrultuda bu hacmin kestirilmesinin oldukça güç olduğu mutlak olmakla beraber son 3 yılda yapılmış proje hacminin tüm projelerin gerçekleşmesi halinde en az ikiye katlanması beklenebilir” dedi.
Denizbank’ın Desteği 400 Milyon Doların Üzerinde
Denizbank Proje Finansmanı Bölüm Müdürü Ceyda Çetin Erten de geçtiğimiz dönemde enerji sektörüne verdikleri kredi desteğinin 400 milyon dolar seviyesinde bulunduğunu, bunların bir kısmının proje finansmanı bir kısmının da kurumsal kredi olarak yapılandırılmış kredilerden oluştuğunu bildirdi.
Erten, Denizbank’ın ana hissedarı Dexia’nın, faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde özellikle kamu ve proje finansmanı alanlarında söz sahibi bir banka olduğunu belirterek, proje finansmanı alanında da hidro, jeotermal, güneş ve rüzgar enerji santrallerini kapsayan yenilenebilir enerjinin, hem Denizbank’ın hem de Dexia’nın öncelik verdiği yatırımlar arasında bulunduğunu kaydetti.
Erten, ”Biz yatırımların finansmanında herhangi bir öncelik sıralaması yapmıyoruz, yenilenebilir enerji kaynakları arasında… Ülkemize fayda sağlayacağını düşündüğümüz projelerin tümüne, temel bankacılık ve proje finansmanı ilkeleri çerçevesinde yaklaşmakta, stratejimiz doğrultusunda mümkün olan en fazla sayıda projeyi finanse etmeyi amaçlamaktayız. Portföyümüzde ağırlık hidroelektrik santraller ve rüzgar enerjisinde…” şeklinde konuştu.
Şu anda aktif olarak üzerinde çalıştıkları 2 adet büyük çaplı enerji projesi bulunduğunu bildiren Erten, projelerin 2009 yılı içinde realize olmasının beklendiğini, 2 projenin toplam yatırım bedelinin bir milyar dolar tutarında olduğunu, bu projelerde tek finansörün Denizbank olmadığını, başka bankalarla beraber bu projeleri yürüttüklerini ve kiminde düzenleyici banka kiminde de katılımcı banka statüsünde bulunduklarını anlattı.
Söz konusu 2 projenin dışında geçmiş yıllarda finansmanına başlanmış ve Denizbank tarafından gerçekleşen başka birçok proje daha bulunduğunu, değerlendirme aşamasında oldukları diğer enerji projelerinin de portföylerinde yer aldığını belirten Erten, hem bankaların kredi kullandırma hem de firmaların yatırım yapma konusunda bu dönemde daha temkinli olduğuna dikkati çekti.
Enerjinin diğer sektörlere göre bu krizden daha az etkileneceğini düşündüklerini, devlet tarafından sağlanan teşvikler ve alım garantilerinin enerji sektörünü halen çok çekici kıldığını ifade eden Erten, ”Özellikle sanayide yaşanan daralma elektriğe olan talebi de azalttı ve yeni yatırımların bir anlamda önünü kesti. Ancak ülkemizin enerji ihtiyacı düşünüldüğünde önümüzdeki günlerde yenilenebilir enerji alanındaki yatırımların devam etmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Nükleer enerji ile ilgili ihale sürecinin tamamlandığını, gerekli onayların alınmasını takiben bu alanda da bir hareketlilik yaşanabileceğini belirten Erten, şöyle dedi:
”Türkiye son yıllarda hızla artan yatırımlara rağmen halen enerji ithalatçısı konumundadır. Bunun tersine çevrilmesi için kendi enerjimizi kendimizin üretmesi ve dolayısıyla enerji yatırımlarının artması gerekmektedir. Özellikle son yıllarda rüzgar enerjisine yapılan yatırımlarda çok fazla artış var. Güneş enerjisi de ilerleyen yıllarda yatırımcılar açısından çok tercih edilen bir alan olacak. Devletin sağladığı teşvikler ve garantiler, bankaların bu alanda yatırım yapacak firmalara daha rahat kredi vermesini sağlıyor. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, bankaların da bu alana desteğini sürdüreceğini ve kredi kullandırımlarını arttıracağını söyleyebiliriz.”
TSKB’nin Listesinde 20 Enerji Projesi Var
TSKB Kurumsal Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burak Akgüç ise, TSKB’nin, sağladığı çevre ve yenilenebilir enerji kredileriyle çevre konusunda Türkiye’de ”sayıca en fazla projeye imza atmış” banka olduğunu belirterek, 2005 yılından bu yana 130 adet projeyi değerlendirmeye tabi tutan bankanın, bunların 71 adedini finanse ettiğini, finanse edilen projelerin toplam yatırım tutarının 2,3 milyar avro olup 2 bin 400 megavatlık kurulu güce denk geldiğini, bu rakamın Türkiye’nin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünün yüzde 17’sini oluşturduğunu söyledi.
Akgüç, TSKB’nin kullandırdığı kredilerin; 66 adet hidroelektrik santral, 2 adet rüzgar, 2 adet jeotermal ve bir adet biyomas projesine yönelik olduğunu ifade ederek, bankanın elinde 20 enerji projesi bulunduğunu, bunların 17 adedinin hidroelektrik santrali, bir adedinin rüzgar santrali ve 2 adedinin biogaz (çöpten enerji üretimi) projeleri olduğunu bildirdi.
Toplam büyüklükleri yaklaşık bin megavat olan bu projelerden 13 tanesinin başka bankalarla ortak finansman sağlanarak finanse edilmesinin hedeflendiğini, projelerden 13 tanesinin inşaatına başlandığı, projelerin tamamına bu yıl başlanmasının planlandığını kaydeden Akgüç, enerjinin önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’de önemli yatırım alanlarından biri olmaya devam edeceğini, Türkiye’nin büyümesine paralel olarak sektörün de cazibesini devam ettireceğini ve özellikle yenilenebilir enerjinin öneminin artacağını kaydetti.
Akgüç, ”Banka olarak enerji ve çevre kredileri konusundaki 20 yılı aşkın deneyimimize dayanarak ve özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına verdiğimiz önem doğrultusunda bu sektörü desteklemeye önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz” dedi.
Kriz sonrasında elektrik tüketiminin büyümeye devam edeceğini, muhtemel arz açığını kapatabilmek için önümüzdeki 10 yılda ilave 25-30 GW yatırım gerektiğini, bunun da yaklaşık 35 milyar dolar tutarında yatırım harcaması anlamına geldiğini ifade eden Akgüç, enerji sektöründeki yatırımların yüksek sermaye gerektirmesi ve uzun geri dönüş süreleri nedeniyle yatırım kararlarının doğru verilmesinin büyük önem arz ettiğini vurguladı.
Türk özel sektörüne uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan fonlarla orta ve uzun vadeli finansman sağlayan TSKB’nin, enerji yatırımları için Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı, Alman Sanayileşme Fonu ve Uluslararası Finans Kurumu’ndan fon sağlamaya devam ettiğini bildirdi. (AA)