AB’den ‘su diplomasisine’ destek

Avrupa Birliği dışişleri bakanları, suya erişim sebebiyle yaşanan gerginliklerin önümüzdeki on yılda dünyanın pek çok bölgesinde istikrara zarar verebileceğini söyledi.

23 Temmuz 2013

EurActiv Türkiye

Bakanların periyodik olarak uzun vadeli ve yüksek önem taşıyan konuları incelemesi kararı çerçevesinde su güvenliği konusu da AB dışişleri bakanlarının gündemine geldi. Görüşmede su konusuna dair özel bir anlaşmazlık konusu tartışılmadı.

Bakanlar, toplantı gündeminin Hizbullah’ın AB terör örgütü listesine eklenmesinden Ortadoğu barış sürecine kadar pek çok konuyla dolu olması sebebiyle su diplomasisini tartışmadı. EurActiv’e konuşan bir diplomatik kaynak, bakanların toplantı öncesinde hazırlanan Konsey kararlarını onayladığını söyledi.

Bakanlar, suyla ilgili anlaşmazlıkların dünyanın pek çok bölgesinde istikrara, AB çıkarlarına, uluslararası barış ve güvenliğe zarar verebileceğini söyledi. İklimsel ve demografik değişikliklerin de durumu kötüye götürdüğü değerlendiriliyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 783 milyon kişi, yani toplam nüfusun yüze 11’inin temiz içme suyuna erişimi yok.

Bakanlar, 2015 yılında sona erecek Milenyum Kalkınma Hedefleri’nin (MDG) yerini alacak program dizayn edilirken su ve sağlık konusunun da göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizdi. Bakanlar aynı zamanda kadınların, sivil toplumun ve yerel yönetimlerin de güçlendirilerek su diplomasisinde daha çok söz sahibi olması gerektiğini kaydetti.

Nil havzası, Ortadoğu, Sahel bölgesi, Mekong Nehri, ve Orta Asya sorunlu bölgeler olarak öne çıkıyor. Bakanlar, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’a bir çözüm bulabilmek için ilgili ülkelerle çalışma çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, şu anda su kaynaklarıyla ilgili anlaşmazlıkların öncelikle Ortadoğu’da (Fırat ve Dicle nehirleri sebebiyle Türkiye, Suriye ve Irak arasında; Ürdün Nehri sebebiyle de İsrail, Lübnan, Ürdün ve Filistin arasında), Afrika’da (Nil nehri sebebiyle Mısır, Etiyopya ve Sudan arasında) ve Orta Asya’da (Aral Gölü sebebiyle Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan arasında) yaşandığına işaret ediyor.

Bakanlar aynı zamanda su kaynaklarında işbirliğini teşvik etmeye yönelik AB politikalarının, Avrupa’nın sınır ötesi su kaynakları konusundaki köklü deneyimleri ve yönetim bilgisi üzerine inşa olabileceğini söyledi.