AB’de Yeşil Ekonomi’ye Geçiş Sancıları
Avrupa’da çevreye duyarlı ekonomi modeli geliştirilmesi çalışmaları tartışmaları da beraberinde getiriyor
EurActiv Türkiye
Düşük karbon ekonomisine geçiş için gerekli iş ortamını yaratarak “yeşil iş dünyası” oluşturma fikri AB’nin Aralık 2008’de kabul edilen iklim ve enerji paketinin önemli bir uygulaması olarak değerlendiriliyor.AB’nin genel hedefi sera gazı salımını azaltarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını 2020’ye kadar yüzde 20 oranına çıkarmak.
Yeşil istihdam bununla birlikte beraberinde birtakım sorunlar da getirecek gibi…
Bir yandan önde gelen işçi sendikaları 2009’da “yeşil ekonomi”nin istihdam yaratmaktan çok işsizliğe sebep olacağı iddiasında bulunurken Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Haziran 2009’da yayımladığı raporda ekonomik teşvik paketlerinin yeterince çevre dostu olmadığını ileri sürerek AB’nin düşük karbon ekonomisine girişte başarısız olduğuna dikkat çekti.
Bu noktayı defalarca dile getiren AP yeşil üyeleri eğer AB yeşil istihdama dayalı yeni bir nesil istiyorsa emisyon indirim hedefini yükseltmesi gerektiğine vurgu yaptılar.
Eski sosyalist AP üyesi Gyula Hegyi AB İstihdam Komiseri László Andor’un ekibini “Bay Yeşil İstihdam” şeklinde tanıtarak çevre dostu gündemin yalnızca elit için bilim ve teknoloji üretebileceği iddialarını reddetti.
Bunun yerine Hegyi farklı nitelik düzeyindeki çalışanların çevre dostu bir döneme kendilerini uydurmaları gerektiğine dikkat çekerek “Yeşil istihdam aynı zamanda düşük nitelikli iş ve onların milyonlarcası anlamına da gelecek” dedi.
Hegyi ülkesi Macaristan’da Tuna nehrini bir başka büyük nehre bağlayan bir kanal projesini örnek göstererek tarımsal sulamanın başarıldığını ve ulaşım emisyon indiriminin sağlandığını kaydetti. Projese 100,000 kişinin çalıştığını belirten Macar milletvekili 40,000 kişinin hâlâ aynı işte çalışmaya devam ettiklerini söyledi.
Uluslararası İş Örgütü’nün (ILO) yeşil istihdamla ilgili yaptığı tanımlamanın ideal olduğunu belirten Hegyi düşük nitelikli istihdamın teşvik edilmesi, düşük karbon ekonomisinin desteklenmesi gerektiğini belirterek “Özellikle kriz zamanlarında bu çok önemli bir sosyal fonksiyon olacaktır” dedi
Yatırım yoksa geçiş de yok
Komisyon yetkilisi teşviklerin başarılı olması durumunda yeşil istihdam döneminin yirmi yıl öncenin bilgisayar çağı olması durumuyla karşılaştırılabileceğini kaydetti. O dönemde bilim adamları ve uzmanlar başlangıçta en fazla bilgi sahibi olan kişilerdi ama sonra bilgi halk arasında hızla yayılmaya başladı.
Bununla birlikte toplantıda bulunan diğer katılımcılar bu ümit veren senaryonun yalnızca siyasetçilerle büyük iş patronlarının yatırım yapmaları hâlinde başarılı olabileceğine dikkat çektiler.
Konuyla ilgili hazırladığı taslak raporu Nisan 2010’da sunan Alman Yeşil AP üyesi Elisabeth Schroedter ise “yeşil dönüşüm”e kayda değer yatırım yapılmazsa Avrupa’da sanayi kesiminin ve istihdamın zarar göreceğini ileri sürdü.
Aynı doğrultuda konuşan Avrupa Metal İşçileri Federasyonu (EMF) üyesi Judith Kirton-Darling “Yeşil istihdamla ilgili birçok güzel konuşma dinliyoruz ama yatırımın olmaması bizi endişelendiriyor” dedi.
Kirton-Darling dönüşüm ölçeğinin akıllara durgunluk verdiğini ve yatırım yapılmasa da başarısız olacağını iddia ederken birçok sanayi oyuncusunun ve işçi sendikasının “yeşil tahvil” çıkarılmasından yana olduklarını kaydetti.
Hegyi de yeşil tahvilin potansiyel bir yatırım aracı olduğunu belirtti. Hegyi İngiliz hükümetinin yeşil yatırım bankası fikrinin olumlu bir yaklaşım tarzı olarak gördüğünü sözlerine ekledi.
Hegyi hem AB yapısal fonlarının hem de Avrupa Sosyal Fonu’nun yeşil ekonominin önemli bir oyuncusu olabileceğini ileri sürdü.
Taraflar:
ILO tanımlamasına göre “yeşil istihdam şirketler ve ekonomik sektörün çevre üzerindeki etkisini azaltır ve sonunda sürdürülebilir hâle getirir”.
ILO raporunda tanım “yeşil istihdam tarım, sanayi, hizmet ve yönetimde çevrenin kalitesinden ödün vermeksizin korunması ya da onarılması için çalışır” şeklinde veriliyor.
Raporda “yeşil istihdam enerji kaynağından geri dönüşüme inşaattan ulaşıma kadar ekonominin birçok sektöründe bulunabilir” ifadesine de yer veriliyor.
Hazırladığı taslak raporda Schroedter Komisyon’a AB üye devletlerinin ve sosyal ortaklarının sürdürülebilir iş stratejisinden yarar sağlamalarını temin etmesi çağırısında bulundu. Raportör özellikle işgücü piyasasından uzak kişilerin, en hassas ve en düşük nitelikli işçilere odaklanılması gerektiğini belirtti.
Schroedter en ciddi dönüşümün işler arasında olacağını, işçilerin büyük bir kısmının yeni nitelikler edinebileceğini, meslek içi eğitim alabileceklerini ve burada işlerine devam edebileceklerini söyledi. Raportör dolayısıyla sağlıklı işgücü piyasalarının oluşturulabileceğini ve belli değişiklik sınıfları belirlenerek çevre dostu ekonominin uyarlanabileceğini kaydetti.
Kirton-Darling ise AB sosyal ortaklarının iklim değişikliğine “sosyal yanıt” için eşgüdümlü çalıştıklarını kaydederek AB’nin güçlü bir sanayi tabanı olmazsa sürdürülebilir düşük karbon stratejisinin yeterince güçlü olamayacağı iddialarını reddetti.