AB’de kentlilerin çoğu kirli hava soluyor

Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) hazırladığı son çalışmaya göre kentte yaşayan Avrupalıların çoğu, uluslararası sağlıkstandartlarının üzerinde miktarda zararlı parçacıklar soluyor.

24 Eylül 2012

EurActiv Türkiye

Avrupa Birliği’ndeki en kirli hava Bulgaristan ve Romanya’da bulunurken, kentsel bölgelerin büyük kısmında havada zararlı parçacıklar, ozon ve nitrojen gibi sağlığa zararlı maddeler bulunuyor. Ulaşım, tarım ve enerji, bunların en büyük kaynakları.

Araştırmanın sonuçlarını açıklayan EEA Genel Müdürü Jacqueline McGlade, pek çok AB ülkesinde yaşanan ekonomik yetersizlik ve AB ülkelerinin, kirliliği azaltmaya yönelik bağlayıcılığı bulunan taahhütlerini yerine getirememesinin ekonomi ve sağlık açısından olumsuz sonuçları bulunduğunu söyledi.

McGlade, ‘Avrupa’da kentlerde yaşayanların neredeyse üçte biri, fazlasıyla yoğun bir şekilde zararlı parçacıklara maruz kalıyor’ dedi ve pek çok AB ülkesinin, hava kalitesini artırmaya yönelik taahhütlerini yerine getiremediğini ifade etti.

EEA’nın 2012 Avrupa’da Hava Kalitesi raporu, duman, toz, metaller ve taşıtlarla sanayi kuruluşlarından çıkan zehirli gazlardan oluşan zararlı parçacıkların yanı sıra kentlilerin yüzde 17’sinin yüksek seviyede ozona da maruz kaldığını gösteriyor.

Ancak veriler, ‘sağlıksız hava’ konusunda AB yasalarının ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımları arasındaki derin uçurumu da gözler önüne seriyor. Veriler daha katı olan DSÖ seviyeleri ışığında incelediğinde AB’deki kentlilerin yüzde 80’den fazlasının zararlı parçacıklar, yüzde 97’sinin ise ozona aşırı derecede maruz kaldığını gösteriyor.

EEA raporu aynı zamanda kentlilerin yüzde 7’sinin, AB’nin tavsiye ettiği seviyenin üzerinde nitrojen dioksite maruz kaldığına işaret ediyor. Uzmanlar, yüksek ozon ve nitrojen seviyesinin insan sağlığından çok bitkilere, toprağa, suya ve hatta binalara zarar verdiğini söylüyor.

Ağır bedel

Düşük hava kalitesi insan sağlığına ve çevreye büyük zarar veriyor, solunum rahatsızlıklarına yol açıyor, bitkilere zarar veriyor ve binaların yıpranmasında rol oynuyor. Bazı araştırmalar, düşük hava kalitesinin AB’de yılda neredeyse 500 bin erken ölüme yol açtığını (nüfusun yüzde 0.1’i) belirtirken EEA, elektrikli araçlar ve diğer kirlilikle mücadele unsurlarıyla birlikte bu sayının 2020’ye kadar 230 bine çekilebileceğini öne sürüyor.

McGlade düşük hava kalitesinin ekonomik açıdan da doğurduğu sonuçların bulunduğunu, 630 milyar Euro’nun sağlık harcamaları, 169 milyar Euro’nun da düşük üretkenlik sebebiyle kaybedildiğini söyledi. Raporu Avrupa Parlamentosu’nda sunan McGlade, ‘Esasen, verimsiz sistemlerin bedelini sağlığımızla ödüyoruz’ dedi.

Rapor, bazı kirleticilerin seviyesinin inatla yüksek seviyelerde bulunmasına rağmen emisyonlardaki kesintilerde aşama kaydedildiğine dikkat çekiyor. İnsan sağlığı ve çevreye en çok zarar veren maddelerden kükürt dioksit oranları sıkı önlemler sayesinde 1990’dan bu yana yüzde 82 oranında azaldı. Karbon monoksit oranları yüzde 62 düşerken metan dışı uçucu organik bileşenlerde yüzde 56, nitrojen oksitte yüzde 47, amonyakta yüzde 28 azalma kaydedildi. Zararlı parçacıklar ise 2000 yılından bu yana yüzde 15 azaldı.

Avrupa Parlamentosu kirleticilerin önüne geçmek için geçtiğimiz haftalarda denizcilik yakıtlarında bulunabilecek kükürt seviyesini düşürdü. Çevreciler bu sayede başta kıyı bölgeleri olmak üzere binlerce erken ölümün önüne geçilebileceğini söylüyor. Yeni düzenlemeler AB’yi, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün koyduğu yüzde 0.5’lik üst limit ile aynı çizgiye getiriyor ve prensipte 2020 yılına kadar tüm AB denizlerinde uygulanacak. Bir önceki limit yüzde 3.5’ti.

Avrupa Çevre Ajansı’nın son araştırmaları, AB’nin çeşitli bölgelerinde hava kalitesinde sorunlar yaşandığını gösteriyor.

AB’nin en zengin ülkelerinden Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Almanya, Lüksemburg ve İsveç’te başlıca kirleticiler, uluslararası limitlerin üzerinde bulunuyor. Polonya, Çek Cumhuriyet, Slovakya ve Macaristan gibi orta gelirli, kömüre bağımlı ülkeler, kükürt salımlarında başı çekmeye devam ediyor.

Avrupa Komisyonu’nun çevreden sorumlu üyesi Janez Potocnik, pek çok AB üyesi ülkenin sınırları aştığını teyit ederek, ihlal prosedürleri yürürlüğe koyduklarını belirtti. Potocnik, ‘Üye ülkeler hava kalitesi mevzuatını uygulamada esneklik göstermede ısrar etti. Bu, ne yazık ki, daha iyi bir uygulamayla sonuçlanmadı. Çoğu zaman verilen yanıtlar çok geç kaldı’ dedi.

Daha katı standartlar

Sağlık örgütleri, Avrupa Komisyonu’nun 2013’te gözden geçirilmesi beklenen 2008 tarihli hava kalitesi yönetmeliğini ele almadan önce bunu göz önünde bulundurmasını istiyor.

DSÖ ve AB’nin insan sağlığı için kirlilik eşikleri şöyle (mikrogram/metreküp):

-Ozon (O3): (8 saatlik aralıkta) DSÖ 100, AB 120

-Zararlı parçacıklar 10 (PM10 – duman ve toz türü parçacıklar): (Yıllık) DSÖ 20, AB 40

-Zararlı parçacıklar 2.5 (PM2.5 – eritme, araçlar, elektrik santralleri ve atık yakımının ortaya çıkardığı metal ve toksik gazlar): (Yıllık) DSÖ 10, AB 25

-Kükürt dioksit (SO2): (Günlük) DSÖ 20, AB 125

-Karbon monoksit (CO): (8 saatlik aralık) DSÖ ve AB 10

Buna ek olarak pek çok AB ülkesinin karnesi, Avrupa Komisyonu’nun 2008 hava kalitesi yönetmeliğini uygulama konusunda da iyi değil. Mali kriz karşısında daha fazla ekonomik büyüme yaratma çabaları, büyümeye ket vurabilecek politikaların gözden geçirilmesine yol açıyor.

Gçetiğimiz yılki Birleşmiş Milletler Kalkınma Raporu’nda Bulgaristan, hava kirliliği yoğunluğu konusunda Avurpa listesinin başını çekiyor, rapora konu olan 187 ülke arasında da en üstlerde yer alıyordu. Romanya ve Bulgaristan aynı zamanda milyonda 439 ve 437 kişi ile düşük hava kalitesinden kaynaklanan ölümlerde de dünyanın önde gelen ülkeleri olmuştu.

Dünyada yalnız milyonda 882 kişi ile Ermenistan’daki ölüm oranları bu iki ülkeden yüksek olmuştu.