AB, Romney’nin seçilmesi durumunda ‘iklimden’ endişe ediyor

Avrupa Birliği yetkililerinin, ABD’deki başkanlık seçimlerini Mitt Romney’nin kazanması halinde bunun küresel iklim tartışmalarına olumsuz etki etmesinden endişelendiği bildirildi.

27 Eylül 2012

EurActiv Türkiye

Romney anketlerde Başkan Barack Obama’yı geriden takip ediyor; ancak yine de bir kaynak, Cumhuriyetçi adayın sera gazı emisyonlarıyla iklim değişikliği arasındaki bağlantıyla ilgili şüphesini sıkça dile getirmesinin kaygılara yol açtığını söyledi.

Romney geçtiğimiz yılın Ekim ayında ‘Benim görüşüm, bu gezegendeki iklim değişikliğine neyin yol açtığını bilmediğimiz ve CO2 emisyonlarını azaltmak için trilyonlarca dolar harcamanın doğru yol olmadığı’ demişti. Ancak geçtiğimiz ay biraz geri adım atarak insan faaliyetlerinin küresel ısınmaya katkıda bulunuyor olabileceğini, ancak ortada bilimsel açıdan yeterli görüş birliği bulunmadığı için girişimlerde bulunmak yerine daha fazla araştırmaya öncelik verilmesi gerektiğini ifade etti.

EurActiv’e konuşan bir üst düzey yetkili, ‘Seçilmesi halinde iklim değişikliğine tamamen farklı bir bakış gelecek. Tartışmanın seyri kesinlikle değişecek’ dedi.

Yetkili, AB’nin plan hazırlamadan önce Romney’nin üst düzey görevlere yapacağı atamaları bekleyeceğini, ancak ABD’nin, Kanada’da büyük kirliliğe yol açan katran kumları gibi konulardaki politikalarının değişebileceğini söyledi.

Ancak başkanlık seçimini kim kazanırsa kazansın, ABD Senatosu’nun geçen hafta oybirliğiyle kabul ettiği, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) karşıtı tavrın değişmesi beklenmiyor.

ETS krizi kapıda

Washington, AB’nin yabancı havayolu şirketlerinin yarattığı karbondioksit salımlarını ücretlendirmeye başlama tarihini 30 Nisan 2013’ten ileri atmaması halinde bir kriz yaşanacağı görüşünde.

Havacılık emisyonları için dünya çapında bir anlaşma isteyen ABD, bu tarihten önce Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nde (ICAO) alternatif bir paket görüşülebilmesine ihtimal vermiyor.

Ancak ABD’nin yine de, daha önce havayollarına bu sisteme uymama talimatı veren Çin ve Hindistan tavırlarını netleştirmeden, benzer bir talimat verme planı bulunmadığı anlaşılıyor.

1998’de ABD’nin Kyoto başmüzakerecisine danışmanlık yapan Nigel Purvis, Romney başkan seçilirse, ‘büyük ihtimalle ICAO’da emisyonları gerçekten düşürecek bir küresel anlaşmaya varmak için çok da hevesli olmayacaktır’ dedi.

İklim görüşmeleri

Climate Advisers danışmanlık şirketinin kurucusu ve başkanı olan Purvis, Romney başkanlığında bu yıl sona erecek Kyoto Protokolü’nün yerini alacak bir anlaşma için müzakerelerin de öncelikli olmayacağını belirterek, ‘Romney, siyasi açıdan maliyetli olabilecek hiçbir şeye hazır değil’ dedi.

Bir AB yetkilisi, Romney yönetiminde iklim görüşmelerinin tekrar daha zorlu hale gelmesini beklediklerini, AB ve ABD arasında iklim konusundaki ilişkilerin oldukça sıkıntılı olacağını söyledi. Yetkili, ‘[İklim görüşmelerini] şimdikinden daha çetin hale getirecektir. [Romney’nin] yapacağı ilk şey, [ABD iklim başmüzakerecisi] Todd Stern’i görevden alıp kendi gündemi olan birini yerleştirmek olur, çünkü Todd Stern’in bu konuyla ilgili birikimi var’ şeklinde konuştu.

Stern de ateş altında

Stern de geçen ay, ABD’nin küresel ısınmayı 2 dereceyle sınırlamak için bulunduğu taahhütlerden vazgeçmesi gerektiği imasında bulunduğunda tüm dünyanın tepkilerini çekmişti.

ABD’li üst düzey müzakereci Jonathan Pershing de bunun ardından, Kyoto’nun yerine ‘esnek’ ve ‘dinamik’ yeni bir anlaşma getirilmesi çağrısında bulundu. Ancak bunların, farklı ülkelerin emisyon azaltımı için kendi yollarını benimsediği bir sisteme geçilmesine yönelik bir tartışma açmayı hedeflediği anlaşılıyor.

Ancak bağlayıcılığı bulunan emisyon azaltım hedeflerinin kaldırılmasının, hedeflerin yakalanabilmesinin önüne geçeceği yorumları yapılıyor.

Obama yönetimi, emisyonları 2005 seviyelerine oranla yüzde 17 azaltma taahhüdünde bulundu. Ancak Romney yönetiminin göreve gelmesi söz konusu olursa bu hedefin de bir kenara bırakılacağı endişesi hakim.

Romney’nin verdiği sözler

Romney, konuyla ilgili olarak şu taahhütlerde bulundu:

– Tüm ABD kıyılarının petrol sondajına açılmasI

– İmtiyaz verme süreçlerini hızlandırmak için çevreye dair düzenlemelerin azaltılması

– Kanada’dan ABD’ye katran kumu getirecek Keystone XL Boru Hattı’nı inşa etmek

– Enerji alanındaki kararların federal düzeyden eyalet düzeyine çekilmesi

– Kanada ve Meksika ile bir ‘Kuzey Amerika enerji ortaklığı’ kurulması

ABD’li Alman Marshall Fonu’nda iklim ve enerji yetkilisi Thomas Legge, Romney’nin radikalliğinin, merkezden idareyi zorlaştıracağını söyledi.

Opensecrets.org’un bildirdiğine göre fosil yakıt sektörü Romney’nin kampanyasına, diğer bütün adaylardan daha fazla, 2 milyon dolar tutarında katkıda bulundu.

Legge, ‘Kampanya fonlarının rolü çok büyük ve ABD’nin siyasi sisteminde ya fren, ya da gaz görevi görecek. Cumhuriyetçilerin, en başta kendilerinin önerdiği ‘sınırla ve değiş tokuş et’ sistemine karşı muhalefeti kaderin bir cilvesi. Adayların hiçbirinin iklim değişikliği konusunu büyütmek istediğini sanmıyorum, çünkü bunu oy getiren bir konu olarak görmüyorlar’ dedi.

Kamuoyu

İklim değişikliğini gözardı etmeye kamuoyu desteğinin ne kadar olduğu da tartışmalı. Yale Project on Climate Change’in düzenlediği bir anket, iklim değişikliği konusunun başkan ve kongre için orta ya da yüksek düzeyde önem taşıyabileceğini gösterdi.

Araştırmaya göre Amerikalıların yüzde 61’i küresel ısınma konusuna temkinli yaklaşıyor ya da umursamıyor. Öte yandan medyanın konuya ilgisi dibe vurmuş durumda.

Purvis ve Legge’ye göre en önemli veriler ABD’nin uzun vadede yapısal emisyon azaltımları ve seçimin bunu etkilemesi de beklenmiyor.

Legge, ‘Sera gazı emisyonlarını, İngiltere’nin 80’ler ve 90’larda kömürden doğalgaza geçişinde yaşanana benzer şekilde aşağı çeken unsurlar var’ dedi.

Bunlar arasında ABD’nin karbon emisyonlarını 2011’de 1.7 puan birden düşüren, başta kaya gazı olmak üzere doğalgaza geçiş ve yakıt verimliliğinde yeni bir ivme bulunuyor.

Ancak Kasım ayındaki seçimi kim kazanırsa kazansın, bir yandan küresel karbon emisyonları artmaya devam ettikçe bu eğilimler, küresel ısınmayı dizginlemeye yetmeyecek.

Nisan ayı verilerini değerlendiren Uluslararası Enerji Kurumu Başkanı Fatih Birol, ‘Son veriler, 2 derecelik hedefin kapılarının kapanmaya başladığını gösteriyor’ dedi.

Arthur Neslen