Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın Anlamı ve Türk İhracatçılarına Etkisi

Sponsor İçerik

Son zamanlarda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle ticaret yapan her şirketin gündemini meşgul etmektedir. Özellikle sanayicilerin çok konuştuğu SKDM, karmaşık yapısı ve metodolojileri nedeniyle zaman zaman kafa karıştırıcı olabilmektedir. Peki, SKDM tam olarak nedir, kimleri etkiler ve ne yapılması gerekmektedir?

Life Climate olarak hazırladığımız bu makalede, sizleri SKDM’yle tanıştırmak ve bu konudaki geleceğe yönelik endişelerinizi gidermek istiyoruz.

SKDM nedir?

SKDM, AB’nin sera gazı emisyonlarını azaltma yolundaki anahtar stratejisi olan Emisyon Ticaret Sistemi’ne (ETS) destek olarak geliştirilmiştir. Bu mekanizma, ürünlerin üretim aşamasında ortaya çıkan emisyonları tespit ederek, yerli ve ithal ürünler arasında karbon maliyetini dengelemeye çalışır. Böylece, “karbon kaçağı”nı, yani şirketlerin üretimlerini daha düşük azimli iklim politikalarına sahip ülkelere taşımasını, önlemeyi hedefler.

SKDM öncelikli olarak çimento, demir çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen sektörlerini kapsayacaktır. AB Komisyonu’nun bu sektörlere öncelik vermesinin sebebi hem emisyon yoğun üretim yapıyor olmaları, hem de bu alanlarda karbon kaçağı riskinin yüksek olmasıdır. Bu sektörlerin salım yaptığı emisyonlar, AB ETS kapsamındaki endüstri emisyonlarının yüzde 50’sinden fazlasını temsil etmektedir.

Geçiş Dönemi ve Raporlama

SKDM, 1 Ekim 2023 itibariyle “Geçiş Dönemi” şeklinde adlandırılan ilk fazıyla hayata geçirmeyi planlamaktadır. Bu yılın ağustos ayında onaylanan “Geçiş Dönemi Uygulama Yönetmeliği” ile belirlenen ve 1 Ekim 2023’ten 31 Aralık 2025’i kapsayan süreçte, AB ülkelerindeki yerleşik ithalatçı firmaların, ithal ettikleri ürünlere yönelik emisyon raporlama yükümlülükleri başlayacaktır. Geçiş dönemi boyunca ithalatçı firmalar, bir takvim yılının her çeyreği için, ithal ettikleri malların gömülü emisyonlarını raporlamalıdır. Gömülü emisyonlar, bir ürünün üretimi sırasında salınan sera gazlarını ifade eder. Bu, hem üretim sürecinden kaynaklanan doğrudan emisyonları hem de üretim sırasında tüketilen enerjinin kullanımı kaynaklı dolaylı emisyonları içerir.

2023 yılının dördüncü çeyreğinde, yani Ekim 2023 ve Aralık 2023 döneminde, ithal edilen mallar hakkında hazırlanan emisyon raporu, 31 Ocak 2024 tarihine kadar AB Komisyonu tarafından oluşturulan elektronik veri tabanına sunulacaktır. Gerekli görüldüğü durumlarda, raporda ve emisyon miktarlarında 31 Temmuz 2024’e kadar değişiklik yapılabilecektir. Geçiş döneminde sunulacak son rapor, 2025 yılının dördüncü çeyreğinde ithal edilen malların emisyonlarını kapsayacak ve 31 Ocak 2026 tarihine kadar aynı veri tabanına sunulacaktır. Geçiş dönemi boyunca ithal edilen malların emisyonları sebebiyle herhangi bir karbon ücreti ödenmeyecektir.

Mali Yükümlülüklerin Başlangıcı

SKDM’nin mali yükümlülükleri asıl uygulama döneminin başlangıcı olan 1 Ocak 2026’de devreye girecektir. 2026 yılının ilk çeyreği için komisyona sunulacak emisyon raporlamasının doğrulanma zorunluluğu da başlayacaktır. İthal edilen ürüne gömülü her 1 ton CO₂ eşdeğeri sera gazı emisyonu için 1 adet SKDM sertifikası teslim edilecektir.
SKDM kapsamına giren malların fiyatı haftalık AB ETS’deki ortalama açık artırma fiyatlarına göre hesaplanacaktır ve € / ton CO2 emisyonu şeklinde ifade edilecektir. Yüksek tahsisat fiyatları, üreticilerin daha az emisyon ile üretim yapan teknolojilere yatırım yapmasına teşvik eder.

SKDM’nin Türkiye’deki Muhtemel Etkileri

AB’nin önemli ticaret ortaklarından biri olan Türkiye’nin, SKDM’den etkilenmesi kaçınılmazdır. Türkiye’den AB ülkelerine çimento, demir-çelik, alüminyum, elektrik, gübre ve hidrojen sektörlerinde ihracat yapan firmalar, SKDM’den etkilenecek öncelikli grupta bulunmaktadırlar. Şirketlerinin sera gazı emisyonlarının doğru bir şekilde hesaplanıp, raporlanması ve akabinde ihracat yaptıkları firmadaki ilgili yetkililerle da iletişim kurulması için bu alanda uzman ve tecrübeli danışman firmalarla iş birliği yapılması avantaj sağlayacaktır. Bu sayede firmalar, doğru emisyon hesabı ve raporlaması ile birlikte, SKDM’nin mali yükümlülükleri başlamadan gereken yatırımları yapıp önlemleri alabilirler.

Türk ihracatçıları SKDM nedeniyle AB’ye ürün ihraç ederken artan maliyetlerle karşılaşabilirler. Bu durum Türkiye’de üretilen ürünlerini Avrupa pazarında daha az rekabetçi hale getirebilir. Bu etkileri azaltmak için şirketlerin daha temiz teknolojilere yatırım yapması ve karbon emisyonlarını azaltması gerekebilir; ancak bu da üretim maliyetlerinin artmasına neden olabilir. Öte yandan, SKDM Türkiye sanayisinin AB karbon fiyatlandırmasına uyum sağlamak için daha temiz ve daha sürdürülebilir üretim süreçlerini benimsemeye teşvik edebilir. Aynı zamanda, yenilenebilir enerji ve temiz teknoloji sektörlerindeki Türk işletmelerinin AB emisyon standartlarına uygun mal ve hizmet ihraç etme fırsatları da doğabilir.

 

Life Climate’ın Rolü

Life Climate, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik danışmanlığı alanında sadece bir uzman değil, aynı zamanda temiz bir geleceğe giden yolda rehberinizdir. Kurumsal ve ürün bazlı karbon ayak izi hesaplamaları ve yaşam döngüsü analizleri konusunda geniş deneyime sahip olan şirketimiz, SKDM’ye uyum konusunda da sizlere değerli çözümler sunmaktadır.
Sürdürülebilirlik, iş dünyası için sadece bir tercih olmanın ötesinde, SKDM gibi durumlarda olduğu gibi artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bilinçle, çeşitli sektörlerdeki müşterilerimizin çevresel etkilerin azaltılması konusunda kapsamlı ve özel çözümler geliştiriyoruz.

Müşterilerimize sadece analiz ve raporlama değil, aynı zamanda eğitim ve bilinçlendirme hizmetleri de sunuyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, sürdürülebilir bir gelecek, bilgi ve farkındalıkla başlar. Ekibimiz, sektördeki en son trendleri ve teknolojileri sürekli takip eder, böylece müşterilerimize her zaman en güncel ve etkili çözümleri sunabiliriz. Life Climate ile, işletmenizin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında güçlü bir ortak olabiliriz.