Türkiye Enerji Depolamada Büyük Potansiyele Sahip

 

 

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği GENSED işbirliği ve konferans içerik ortağı PV Magazine Group stratejik ortaklığı ile Solis Renewable Hub tarafından düzenlenen Solar+Storage Exclusive Forum, 31 Ağustos – 1 Eylül 2023 tarihlerinde İstanbul’da TÜYAP Palace Hotel’de yapıldı.

Türkiye’nin güneş enerjisi ve enerji depolamayı birleştiren tek fuarı olan Solar+Storage NX kapsamında eş zamanlı düzenlenen Solar+Storage Exclusive Forum’da toplam 4 oturumda 20’yi aşkın uluslararası uzman konuşmacı söz aldı. 2 gün süreli etkinlikte hücre teknolojileri, büyük ölçekli enerji depolama batarya sistemleri, mevzuat ve finansman konuları öne çıktı.

“Enerji Depolama Fırsatı: Türkiye’nin Sonraki Nesil Güneş Enerjisi Üretimini Şekillendiren Büyük Ölçekli Batarya Sistemleri ve Uygulamaları” başlıklı oturum Forum kapsamında yoğun ilgi gören etkinlikler arasındaydı.

PV Magazine Global’in Baş Yazarı ve Danışmanı Goetz Fishbeck’in moderatörlüğünü üstlendiği oturumda Fluence Enerji, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Büyüme Sorumlusu Kaloyan Milushev, RWTH Aachen Üniversitesi, Şebeke Entegrasyonu ve Depolama Sistem Analizi Bölüm Başkanı Mark Junker, Sungrow Enerji Depolama Çözümleri Direktörü James Li, Jinko Solar Büyük Ölçekli Depolama Bölümü İş Geliştirme Yöneticisi Lucia Dolera ile KRC Enerji Danışmanlık ve Ticaret Kurucusu Hakkı Karacaoğlan konuşmacı olarak yer aldı.

“Türkiye enerji depolamada büyük potansiyele sahip ve pazarın kilidini açmak için anahtarın zaten elinde”

İlk sözü alan Fluence Enerji, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Büyüme Sorumlusu Kaloyan Milushev, Türk pazarının enerji depolamasını nasıl sağlayabileceğine ve yenilenebilir enerji şebekelere uyum sürecine dair dünyadan örnekler sundu ve ipuçları verdi. Enerjisini yenilenebilir kaynaklardan alan enerji depolama sistemlerinin maliyetleri düşürdüğünü ve sistemleri çalışır tutabilmemiz için güvenli kıldığını ifade etti.

Milushev, Türkiye’nin enerji depolamada henüz daha yolun başında olduğunu ama büyük bir potansiyele sahip olduğunu, pazarın kilidini açmak için anahtarın zaten elinde olduğunu kaydetti ve Türkiye’nin çok ayrıcalıklı durumda olduğuna çünkü, uygulamaya daha önce başlamış diğer ülkelerden ders alarak, aynı hataları tekrarlamadan kaçınabileceğine dikkat çekti ve çifte faturalandırma gibi hatalara düşülmemesi gerektiğini belirtti.

İrlanda, Almanya, Bulgaristan ve Benelüks’den proje örnekleri veren Milushev, solar üretimin artmasının ilk etapta fiyatlarda ördek eğrisi olarak ifade edilen deformasyona neden olduğunu söyledi ve enerji depolamanın bu dalgalanmayı düzeltecek çözüm olduğunu ifade etti. Milushev, şebeke uyum süreci ve inşasının 10 yıl kadar sürebileceğini bu nedenle enerji depolamanın, akülerin sistemlerde yaşanacak tıkanıkların etkilerini azaltacağını belirtti.

“2030 yılına kadar elektrikli araçların piyasaları domine edecek. Şebekeye bağlı olanlar elektrikli araçlarını ev depolama sistemi olarak kullanabilecekler.”

“Almanya’da pil depolama sistemi teknolojilerine genel bir bakış” başlığı altında söz alan RWTH Aachen Üniversitesi, Şebeke Entegrasyonu ve Depolama Sistem Analizi Bölüm Başkanı Mark Junker, ülkelerinde bireysel segmente verilen önemden bahsetti ve 650 bin evde konut tipi depolama sistemi olduğunu buna yakın zamanda 250 bin evin daha eklendiğini söyledi. Böyle yüksek oranda bir kurulum motivasyonun teşvikler sayesinde elde edildiğini ve yüksek satış rakamlarına ulaşıldığını ifade etti.

2030 yılına kadar elektrikli araçların piyasaları domine edeceğine dikkat çeken Junker, şebekeye bağlı olanların elektrikli araçlarını ev depolama sistemi olarak kullanabileceğini söyledi. Daha fazla kullanım için batarya ömrü konusunda araştırmalar yapıldığını aktaran Junker, bataryada 2.elde uygun olanların seçilerek, geri dönüşüme yollanacağını belirtti.

Dinleyicilerin interaktif katılım sağladığı forumda Türkiye’nin de Almanya gibi yenilenebilir enerjiye geçişe altyapı ile başladığı, Almanya’da bu seçimin planlanıp planlanmadığı soruldu. Junker bu soruya “Almanya’nın yenilenebilir enerjiye geçişi, stabilite etmesi, hane pazarını ve endüstriyi desteklemesi planlı mıydı bilmiyorum ama bir şekilde işe yarıyor” şeklinde cevap verdi.

“Akü teknolojileri ile enerjinin yönünü değiştirebiliyoruz”

Yenilenebilir enerjiye geçişlerin yarattığı frekans ve güç dalgalanmaları sorununa değinen Sungrow Enerji Depolama Çözümleri Direktörü James Li, yeşil enerjiye uyum sürecinde yaşanan süreci ve gelişen teknolojilere dair deneyimlerini paylaştı.

Li, yenilenebilir enerji kullanımı arttıkça, geleneksel kömür, nükleerin sistemden çıktığına ve yerine güç dönüştürcü invertörün girdiğini kaydetti.

Yenilenebilir enerjiye geçişte en sık karşılaşılan sorunun frekans ve güç dalgalanmaları olduğunu belirten Li, 2019 yılında İngiltere’de bu sebeple elektrik kesintileri yaşandığını hatırlattı. Bu sorunların akü teknolojileri ile çözülebildiğini aktaran Li, akülerin yaşam sonunu biz yönetiyoruz, santrallerin gücünü yine aküler ile arttırabiliyoruz. Akü teknolojileri ile enerjinin yönünü değiştirebiliyoruz dedi.

“Depolama ile elektrik fiyatları yüksekken satıyoruz, düşükken depoluyoruz, arbitraj yapıyoruz”

Jinko Solar Şebeke Ölçekli Depolama Bölümü İş Geliştirme Yöneticisi Lucia Dolera ise “Yenilenebilir enerjinin büyük kısmı yenilenebilirden gelirse ve tüketilmez ise ne olacak?” sorusuna açıklık getirdi.

Çalışmalarını bu konu üzerine yoğunlaştırdıklarını belirten Dolera, “Konut tipi depolama ile enerji fazlasını depolayabiliyoruz aynı zamanda şebeke gereksinimlerini karşılayabiliyoruz. Bunu müşteri ihtiyaçlarına göre uyarlayabiliyoruz.” dedi.

Depolamanın iş modellerinde sistemlerin güvenliği için çok önemli olduğunun altını çizen Dolera sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Şebekelerde kesinti olursa, enerjimiz olduğundan emin oluyoruz. Depolama ile elektrik fiyatları yüksekken satıyoruz, düşükken depoluyoruz, arbitraj yapıyoruz. Yenilenebilir olmayan enerjilere bağımlılık azaltılıyor. PV panelleri ile piyasa ihtiyaçlarını karşılıyoruz” şeklinde konuştu. Hükümetlerarası anlaşmalar ile çeşitli Afrika ülkelerinde gerçekleştirdikleri projelere değinen Dolera, en büyük zorluk şebeke inşasında yaşanıyor. Hatta bazı bölgelerde şebeke yok. Bu nedenle sahada çeşitli mikro çözümler uygulandı.”

“Türkiye’de 10 yılın sonunda 20 GW gücünde akü sistemleri olacak. Solarda 57 GW onaylandı, 30 GW lisanslama yapıldı”

Geçtiğimiz yıl pazarın 85 milyar dolar büyüklükte olduğunu 2030’da 400 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini belirten KRC Enerji Danışmanlık ve Ticaret Kurucusu Hakkı Karacaoğlan, Türkiye’de yapılan solar ve enerji depolama yatırımlarından bahsetti. Kayseri’de, Konya’da yatırımlar olduğunu, Türk elektrikli araç sanayinin desteklendiğini, LG ve Ford arasında yatırımlar gerçekleşeceğini kaydetti.

Türkiye’de 10 yılın sonunda 20 GW gücünde akü sistemleri olacağını belirten Karacaoğlan, solarda 57 GW kapasitenin onaylandığını, 30 GW düzeyinde de lisanslama yapıldığını, bu şirketlerin ev ödevlerini yapmak için 36 ayları olduğunu, inşaat için de 2 yıl gerektiğini, projelere bugün başlansa 6 yılda bitirileceğini söyledi.

Hükümetin kendi üreticilerini koruyacağını, bazı Türk madencilik şirketlerinin şimdiden geri dönüşüm tesis üzerine çalıştıklarını ifade eden Karacaoğlan, aküleri dönüştüren tesislerin şart olduğunu kaydetti. Türkiye’de hala düzgün yönetmelik olmadığını belirten Karacaoğlan, Avrupa ile uyumlanılması gerektiğini, standartların hızlı değiştiğini ve majör değişikliklerin önümüzdeki dönemde yolda olduğunu söyledi.

“Solar sektörü güçlü yönetmelikler, teşvikler ve sübvansiyonlar ile desteklenmeli”

Konuşmacıların tek tek söz almalarının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. PV Magazine Global’in Yazar ve Danışmanı Goetz Fischbeck’in moderatörlüğünde dinleyicilerden gelen sorular yanıtlandı. Etkinliğin bu bölümünde hükümetlerin güçlü yönetmelikler ile solar sektörünü desteklemesi gerektiği aksi halde çok ilerlenemeyeceği, pazara girmek isteyen şirketlere teşvik sağlanması ve bu tarz projelere destek için sübvansiyonun çok önemli olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca enerji depolamada büyük ölçekli bataryaların daha çok kabul gördüğü ve elektrikli araçların büyük rolü üstlenmesinin öngörüldüğüne işaret edildi.

“GENSED İnteraktif Özel Oturumlarında Sektördeki Sorunlar ve Çözüm Önerileri Konuşuldu”

Solar+Storage NX Fuarı kapsamında düzenlenen Solar+Storage Exclusive Forum’da Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği GENSED tarafından, GENSED Genel Sekreteri Hakan Erkan’ın moderatörlüğünde iki interaktif özel oturum da düzenlendi. “SOLAR Mevzuat: Dünü Bugünü ve Yarını” ve “Enerji Depolama Mevzuatı-Bugünü ve Yarını” başlıklarını ele alınan oturumlar, sektör tarafından yakından takip edildi.

“SOLAR Mevzuat: Dünü Bugünü ve Yarını” başlıklı GENSED İnteraktif Özel Oturumu’nda, Sonsuz Enerji & Intetra Enerji CEO’su Sonuç Erbaş ve MEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı İlkay Yüksel konuşmacı olarak yer alırken, GENSED Genel Sekreteri Hakan Erkan’ın moderatörlüğünü üstlendi.

“GES’te 2035 hedefi 53 MW”

İlk sözü alan Moderatör Hakan Erkan, Türkiye’nin toplam elektrik üretim kapasitesinin 104.000 MW seviyesini aştığını, bunun da 11 bin MW’nın güneş enerjisi santrallerinden elde edildiğini ifade etti.

Ulusal Enerji Planı’nda yer alan 2035 hedefinin 53 GW olduğunu altını çizen Erkan, “Biz sektör olarak buna hazırız, yeter ki otorite gerekli düzenlemeleri yapsın, bir de bankacılar gerekli kredileri hazırlasın. Her sene 3,5 GW GES kurarak bu hedeflere ulaşacağımıza inanıyoruz.” dedi.

GENSED’in 2009 yılından beri sektörde olduğunu belirten Erkan, “GENSED olarak sektörün sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesi için her alanda çalışıyoruz. Özellikle sektör oyuncuları ile kamu arasında tampon vazifesi görerek sağlıklı bir sektör oluşmasını sağlıyoruz. Bizimle yol alırsanız hem sizin için hem bizim için daha iyi olacak.” dedi.

Devlet hazine arazilerini GES için hazırlamalı

Hazine arazilerinde lisanssız güneş santrallerinin geliştirilmesi konusunda yaşanan sorunlara değinen Sonsuz Enerji & Intetra Enerji CEO’su Sonuç Erbaş, “Yatırımcıların sektördeki en büyük dezavantajı yanlış bilgiyle hareket ediliyor olması. Biz hiçbir müşterimizi hazine arazisine yönlendirmedik. Alan var ama gerçekten çok az. Buradaki olay yine dönüp dolaşıp kapasiteye geliyor. Hazine arazilerini kullanmak gerekiyor ama buradaki devletin bunları hazırlaması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Sektör kamudan yeni düzenlemeler ve teşvikler bekliyor

Hazine arazilerinin büyük kısmının meralar ve trafo merkezlerinin bulunduğu yerlerde olduğunu belirten MEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı İlkay Yüksel ise “Şu an Türkiye’de hiçbir yatırımcı hangi bölgede arazi aramak lazımın resmini çekemiyor. Biz de bekliyoruz. Bu kapasite tarafı. İkincisi de bizim farklı mevzuatlarımız var onlardan biri de hem turizm alanlarını hem orman alanlarını korumak hem de tarım alanlarını korumak asli görevlerimiz. Buraları korumamız gerekiyor, bir taraftan da tüketicinin elektrik ihtiyacı var. Onun için de bir alan oluşturmak gerekiyor. Buraları Bakanlık işbirlikleri ile birlikte enerji ihtisas alanı olarak belirlemek lazım. Bu tahsisi belirledikten sonra Valilikler aracılığıyla imarı, ÇED’i gibi ruhsatlandırma süreçleri yapılır. Şu anda sektörün kamudan beklediği birtakım düzenlemeler ve teşvikler var. Bununla birlikte sistem çok daha aktif hale gelir.”