9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel vefat etti

Demirel birçok hidroelektrik santral yatırımında kamu görevlisi ve siyasetçi olarak rol almıştı

17 Haziran 2015

Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 17 Haziran 2015 günü 02.05’te hayata gözlerini yumdu.

Isparta’nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy’de 1 Kasım 1924’te doğan Süleyman Demirel üniversite eğitiminden sonra 1949 yılında Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde göreve başlamıştı. 1949-1950 ile 1954-1955 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde barajlar, sulama ve elektrifikasyon konularında ihtisas yapan Süleyman Demirel 1954 yılında Barajlar Dairesi Başkanı, 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürü olmuştu.

Siyasi hayatına 1962 yılında Adalet Partisi’nde başlayan Süleyman Demirel’in başbakanlık yaptığı dönemlerde aralarında Keban, Karakaya ve Deriner olmak üzere birçok hidroelektrik santrali projesi tamamlanmış, başlamış veya hayata geçirilmişti.

Süleyman Demirel 29 Mayıs 2007 tarihinde Uluslararası Su Enerji Birliği (IHA) tarafından Antalya’da düzenlenen Sürdürülebilir Hidroelektrik Enerji Geliştirilmesi Üzerine Dünya Kongresi’ne katılmış ve burada yaptığı konuşmada 1950 sonrasında kamu görevlisi ve siyasetçi olarak Türkiye’de gerçekleşen  hidroelektrik yatırımlarına dair tecrübelerini ve tanıklıklarını paylaşmıştı.

Demirel konuşmasında 1949 yılında kamu hizmetine başladığını hatırlatırken, bu dönemi şu şekilde tanımlamıştı;

“O dönem kapasitemiz ne kadar bilmiyorduk, ırmaklardan ne kadar enerji üreteceğimizi bilmiyorduk. Elimizde enerji kaynaklarımızla ilgili veri yoktu. Sonra ırmakların gücünü ölçmeye, veri toplamaya başladık. Tasarladığımız en büyük elektrik santrali 10 bin kilovatlıktı. 1950-60 yılları arasında barajlardan sorumlu idim. Baraj inşa etmeye başladık.’’

Gerçekleştirildiği dönem için en büyük proje olan Seyhan Baraj ve HES yatırımının başlatıldığını söyleyen Demirel sözlerini şu şekilde sürdürmüştü;

“Bu güzel bir projeydi. 1 milyon dekardan büyük bir gölet. Sele karşı koruma sağlıyor, sulama açısından önemli. O tarihlerde sanayileşme küçük ölçekteydi. 18 bin kilovatlık bir enerji santrali inşa edebiliriz dedik. 3 şehir 18 bin kilovat saat yeter dedik. Şimdi o bölge 4 milyon kilovat elektrik kullanıyor 1950 yılında 1 milyar kilovat saatten düşüktü elektrik üretimi, 2006’da 175 milyar kilovat saate çıktı. 200 kattan fazla elektrik üretiminde artış oldu. Kişi başı 2500 kilovat saatlik enerji kullanılıyor. 1950’lerde 3 küçük baraj vardı, hidroelektrik santral yoktu. 1950- 60 arası 10 baraj inşa ettik. 2000 yılının başında, 209 baraj, 50’si inşaat halinde 12 milyon kilovat saatlik kapasiteye ulaştık. Şimdi 45 milyar kilovat saatlik kapasiteye ulaştık”

Türkiye’nin su kaynaklarının yıllık 129 milyar kilovat-saat elektrik üretimini mümkün kıldığını hatırlatan Demirel, ekonomik olması gerekçesi ile hidroelektrik yatırımlarının artırılması gerektiğini şu şekilde ifade etmişti;

“45 milyar kilovat saatini geliştirdik, 10 milyar kilovat saatini geliştiriyoruz. Geriye 74 milyar kilovat saat kalıyor. Buna da şiddetle ihtiyacımız var, onu da sudan karşılamalıyız. Bugünkü enerjinin yüzde 74’ü termal santral, yüzde 40’ı doğalgazdan üretim yapmakta. Termal kaynaktan ürettiğimiz enerji 8 cent, su kaynaklarından enerji 3 cent’e mal oluyor. Enerji sıkıntısı kapıda. Daha fazla, daha güvenli ve ucuz enerjiye ihtiyacımız var. Dünya şartları değişiyor, iklim konusunda herkes çok dikkatli olmalı. Türkiye hidroelektrik konusuna yoğun yatırım yapmalı. 74 milyon saat sudan üretilecek enerji 15 milyon ton petrole tekabül ediyor. Biz petrol zengini değiliz. Ama su var. Su konusunda çok zengin olmasak da 642 kilometre uzunluğunda ırmaklar var, 500 milyon metreküp su kapasitesi var.”

Türkiye’nin diğer ülkelerden elektrik alan ve diğer ülkelere elektrik satan bir ülke haline geldiğini de kaydeden Süleyman Demirel şunları kaydetmişti;

“1960’ta nüfusun 70’i kırsal kesimde idi. Köylerin sadece 300’ünde elektrik vardı. Artık her hanede elektrik var. 18 milyon hane var, 17 milyon 500 bininde televizyon var. Elektrik bence medeniyettir. Elektrik sanayiyi geliştirir. Eskiden herşeyi alırdık, şimdi herşeyi satıyoruz. Benim 60 yıllık deneyimime göre elektrik olmadan medeniyet olmaz. Belki benim bu öyküm örnek teşkil edebilir. Ben suyu izleyen bir insan oldum hayatım boyunca, suyun peşinden gittim. Su hayattır, su medeniyettir, herşeydir. Bugün insanların suyun değerini bilmesi lazım. Bugün herkes suyun peşinde.”