2. Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi İstanbul’da gerçekleşti
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği tarafından düzenlenen kongrede sektörün mevcut durumu ve geleceği tartışıldı
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi (TÜREK) 6 Kasım’da Enerji Bakan Yardımcısı H. Murat Mercan ve beraberindeki heyet tarafından açıldı.
Kongrenin açılışında konuşan TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven konuşmasında rüzgâr enerjisi sektöründeki geçen senelerdeki radar, MİT ve Başbakanlık izin süreçlerindeki sorunların aşıldığını, fakat bu yıl ise orman izinleri ile ilgili sıkıntıların yaşandığını belirtti. Yakın zamanda açıklanan lisans yönetmeliği ile yüzlerinin güldüğünü de kaydeden Ataseven, yeni rüzgâr enerjisi lisanslarının verilme takviminden duydukları memnuniyeti de dile getirdi.
Enerji Bakan yardımcısı H. Murat Mercan ise yaptığı konuşmada rüzgarın dinamik bir sektör olduğunu söyleyerek, çıkarılan yasaların bu dinamiğe uygun şekilde sürekli revize edilmesi gerekliliğine de vurgu yaparken sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Yenilenebilir enerji sektörünün özellikle rüzgarın önümüzdeki dönemde Türk ekonomisine katkısı sadece elektrik üretmek olmamalıdır. Yerlileşme, Ar-Ge çalışmaları ve rüzgarda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmek hedefini de oluşturmalıdır. Biz rüzgar teknolojilerini dünyaya satan ülke olmalıyız. Türkiye’nin rüzgardaki vizyonu bölgesinde etkin ve dinamik rol oynamak olmalıdır.”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Finlandiya temaslarına eşlik etmesinden dolayı katılamadığı TÜREK 2013 kongresine video görüntü aracılığı ile mesajlarını iletti.
Enerji Bakanı Yıldız mesajında sürdürülebilir bir gelecek için yenilenebilir enerji kaynaklarından mümkün olduğu kadar çok faydalanılmasının Türkiye’nin enerji politikalarının temel noktalarından birini teşkil ettiğinin altını çizerken, bu hedefte rüzgâr enerjisinin önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yaptı.
Taner Yıldız global enerji piyasalarına bakıldığında, enerji piyasasının dinamiklerinin gittikçe artan bir şekilde gelişmekte olan ekonomiler tarafından belirlenmekte olduğunun görüldüğünü söylerken, fosil yakıt fiyatlarındaki artış seyri, iklim değişikliği eksenli kaygılar ile birlikte enerji sektöründe gerek arz, gerekse talep tarafında yeni mevzuat ve uygulama tedbirlerini gündeme getirdiğini belirtti.
Bakan Yıldız Uluslararası Enerji Ajansı tarafından rüzgâr enerjisi için hazırlanan ”Teknoloji Yol Haritası” çalışmasında belirtilen halihazırda 300 GW olan küresel rüzgâr enerjisinin sekiz-on kat artış gösterebilmesi için 2012 yılında 78 milyar dolar olan rüzgâr enerjisi yatırımlarının 2020’de yıllık 150 milyar dolara ulaşmış olması gerektiğinin belirtildiğinin de altını çizdi.
Enerji Bakanı açıklamasında 11 yıl önce neredeyse yok denecek düzeyde olan Türkiye’nin rüzgâr enerjisindeki kurulu gücünün bugün 2,600 MW’ı aştığına dikkat çekerken, rüzgâr enerjisinden üretilen elektriğin yılda en az 600 milyon dolarlık doğal gaz ithalatının önüne geçmesinden memnuniyet duyduğunu da sözlerine ekledi.
Türkiye’nin rüzgâr enerjisinde 2023 hedefinin 20 bin MW’lık kurulu güç olduğuna da vurgu yapan Taner Yıldız, bu hedefi yakalamak için kamu ve özel sektörle birlikte çalışmaların sürdürüldüğünü söyledi. Bakan Yıldız bu çalışmalar ile lisanssız elektrik üretimindeki sınırı 1 MW’a çıkardıklarını ve santral yapımında yerli ekipman kullanılması durumunda ilave teşvik mekanizması geliştirdiklerini belirtti. Yıldız bunun Türkiye’de mekanik ve elektro-mekanik aksam imalatı yapmak isteyen yatırımcılar için olduğu kadar, yerli sanayinin yeni ve temiz teknolojilere aşinalığın artması açısından önemli bir açılım sağladığına inandığını dile getirdi.
Bakan Yıldız sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanı için ülkemizdeki bankaların yanısıra, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşları tarafından düşük faizli kredi imkanı sağlanmaktadır. Yenilenebilir enerji yatırımlarının yanı sıra enerji verimliliği projelerine de finansman desteği, yerli ve uluslararası bankalar tarafından sağlanmaktadır. Bu finans imkanları her geçen gün daha da artmaktadır. Dolayısıyla ülkemizde, bu temiz enerji üretiminin artmasında söz konusu finans kurumları önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin artan elektrik talebi, yasal mevzuatı, global pazarlara yakınlığı ve ENTSO-E üyeliği ile sınır ötesi elektrik ticareti imkanının sağlanması göz önüne alındığında; Türkiye Yenilenebilir Enerji Piyasası’nın yüksek bir gelişim potansiyeline sahip olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.”