Kusursuz Fırtına; Neo-liberal Kapitalizm ve İklim Değişikliği

Baha Kuban
9 Aralık 2013

BBC’nin  2009 yılında yayınladığı bir ana haber bülteninde iklim değişikliği ile ilgili bir rapor yer alır. ’Kusursuz Fırtına’ adındaki programda, 2030 yılı civarında gerçekleşmesi beklenen ve küresel ısınma kaynaklı bir seri iklim felaketinin ardından, dünyanın çeşitli yerlerinde kıtlıklar, seller, su ve enerji krizleri ardından müthiş toplumsal patlamalar gerçekleşir. Bugün farklı noktalarda değişik zamanlarda gerçekleşen aşırı iklim olayları, 2030’da  zincirleme ve eşzamanlı gerçekleşir ve başta yoksul ülkeler olmak üzere tüm dünyayı yıkıma götürür.

İklim bilimi ya da bilimlerinin orta ve uzun vade öngörüleri  bugün 2009’a göre çok daha vahim gelecekler tahmin ediyor. Aradaki 3 yılda, gerek iklime yönelik yeni bulgular gerekse iklim politikaları alanındaki gelişmeler, kaygıları ve hayal kırıklıklarını bir hayli arttırdı. 2010’da, ekonomik krize rağmen küresel seragazı salımları %6 gibi, bugüne kadar görülmemiş bir oranda yükseldi. Özellikle yeni enerji teknolojileri ve yaygınlaşmaları  alanında ‘yenilikçiliği’ ve ileri görüşlülüğü ile anılmayan Uluslararası Enerji Örgütü ( IEA)  bile “ …dünyada bu kadar çok sayıda fosil santralı, verimsiz bina ve enerji tüketen fabrika inşaa edilirse küresel ısınmayı güvenli seviyelerde tutmanın olanaksız olacağını…” kabul ettiği raporlar yayınlamaya başladı.

İklim bilimi,  küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliğinin ekolojik sonuçlarının her geçen gün ağırlaşmakta olduğunu açıklayadursun,  ‘Küresel Kuzey’de’ yaşayan insanların arasında hala gıda ve su krizlerinin, siyasi huzursuzlukların ve diğer doğal felaketlerin ‘gözden ve yaşanan andan ırak’ olduğu konusunda sessiz bir mutabakat var gibi görünüyor. Bu tepki ahlaki olarak kabul edilemez olsa da anlaşılmaz değil . Bu durum küresel ısınmanın, deyim yerindeyse ‘çıkardığı seslerin’,  eş zamanlı olmayan iki farklı ritimden oluşmasından kaynaklanıyor. Arka planda usul usul yükselen deniz seviyelerinin ve artan gıda fiyatlarının belli belirsiz işitilen fonu önünde,  her yıl sıklığı ve şiddeti artan aşırı hava olaylarının kreşendoları ! Yalnızca son birkaç yılda Pakistan’daki tarihte görülmemiş seller, Avustralya ve Rusya’da önü alınamayan orman yangınları,  sıklıkları ve şiddetleri artan  tayfunlar ve şiddetli fırtınalar, ikiye katlanan tahıl fiyatları,  sürekli ve öngörülemez kıtlıklar.

İklim değişikliği ve küresel ısınma kavramlarının babası, bugün İngiltere’nin en şöhretli iklim araştırmaları merkezlerinden birine adını veren John Tyndall. Tyndall, 19. Yüzyılın ortalarında, Marx ve Engels’in Manifestoyu yayınladıklarına çok yakın bir tarihte iklim değişkiliği kavramını ortaya attı. Yani  ‘…modern burjuva toplumu, böylesine devasa üretim ve mübadele araçlarını bir araya getirebilmiş olan bu toplum, tılsımlarla çağırdığı yeraltı güçlerini artık kontrol edemeyen bir büyücüye benziyor…’ kehanetinden 165 yıl sonra sınai kapitalizmin dünyayı yok etmekte olduğunu tartışıyoruz ! Tyndall’dan yaklaşık yarım yüzyıl sonra Sven Arrhenius, küresel ısınmanın fosil yakıtların enerji için yakılması sonucu  gerçekleşeceğini gösterdi. Dolayısıyla, küresel ısınmanın yolaçtığı felaketin göstere göstere geldiğini söylemek mümkün.

Mevcut durumu kısaca özetlemek  gerekirse, 650,000 yıldır atmosferde 180 ve 300 ppm (milyonda bir birim) arasında seyreden CO2 eşdeğeri seragazlarının derişimlerinin sanayi devrimi öncesinde 280 ppm civarında olduğu biliniyor. Bu değer 1959’da 316, şu anda da 390 ppm olarak ölçülüyor. Bu değerin, artış hızı böyle giderse, yüzyılın ortasına gelindiğinde ikiye katlanacağı hesaplanıyor. İklim bilimi, küresel sıcaklıkların 2 °C artması durumunda, tehlikeli iklim değişikliğinin geniş çaplı çölleşme, tarım ürünlerinde çok ciddi üretim düşüşleri, doğal türlerde azalma, kıyı bölgelerinin su altında kalması gibi sonuçları olduğunu gösteriyor. Yaygın salgın hastalıklar, açlık, susuzluk ve iklim mültecilerinin büyük göç dalgaları ile birlikte ekonomik, toplumsal ve siyasi altüst oluşlar bekleniyor. Bir sonraki yazıda devam…

* Bu yazı ilk olarak Cumhuriyet Gazetesi Bilim-Teknik ekinde yayınlanmıştır.