Basitçe Proje
Finansmanı

Bilgihan Yaşacan
16 Ağustos 2017

Bu yazımda rüzgar projelerine kredi bulunmasının belli başlı yöntemlerine kısaca değinmeye çalışacağım.

100 MW’lık bir rüzgar santrali projesi senaryosu düşünelim. Yatırım bedelini de 20 milyon € elektrik işleri 20 milyon € inşaat/betonarme 100 milyon€ da türbin jeneratör ekipmanları olarak alalım.

Sahadaki tüm izinler (inşaat, orman vs.) çözülmüş olsun. Artık bu safhada inşaat işlerine hemen başlamak durumundayız. Tabii olarak türbin/ekipman sözleşmelerinin de bir an önce imzalanması gerekiyor. Bu sayede uzun süren üretim süreçlerine de vakit kaybetmeden başlanabilir.

Türbin/ekipman üretiminin başlayabilmesi için üreticinin tüm üretimini ticari olarak güvenli hale getirmesi gerekir. Bunun en kolay yolu akreditif açmaktır. Bunu herkes bilir. Ancak akreditif açmak bir ticari kredi kapsamına girer ve göreceli olarak pahalıdır. Daha uygun kredi oranları ile projenin finansmanına başlanabilir.

Peki ne yapılacak?

Bunun için en kolay ve ucuz yol ülkelerin ihracat kredi kuruluşlarının (Export Credit Agencies – ECA) sağladığı ihracat kredileridir. ECA’ler kendi ülkelerinde ihracatı desteklemek için var olan kuruluşlardır. Yani bir ülkenin ECA ini kullanmak istiyorsanız, alacağınız ekipmanın çoğunluğunu ilgili ülkeden almak durumundasınız.

Ülkemizdeki güncel ticari kredi faiz oranlarını düşünecek olursak üçte bir oranlar seviyelerine bu krediler kullanılabilmektedir.

Aslında ECA’ler genelde doğruda para vermemekte bu parayı verecek olan bankalara güvence vermektedir. Bu bankalar genelde uluslararası ve özkaynak bakımından çok güçlü bankalardır.

Yani basitçe eğer ilgili bankanın verdiği kredinin geri ödenmesinde zorluk yaşanırsa bu parayı en sonunda ilgili ECA ödeyecekir. Bu kurumlar bir nevi bankanın verdiği parayı sigortalamaktadırlar. Bu sigorta sayesinde banka da faiz oranını oldukça düşürebilmektedir.

Ancak ECA’lerin desteklediği kredileri kullanabilmek için ECA’lerin bazı önkoşulları olabilmekte;

ÇED raporu,

Orman , İnşaat izinleri,

Kuş göç yolları raporu,

Lisans vs.

Bu tip bürokrasiler çözüldükten sonra sıra krediyi verecek bankayı bulmaya geliyor. Bu bankalar genelde yurtdışı merkezli olan bankalardır ve çoğunun Türkiye’de temsilcilikleri bulunmaktadır. Proje için kredi sözleşmesi bu bankalarla imzalanacaktır. İlgili ECA  bu parayı sigortalayacağı için kredi faiz oranı daha önce belirttiğimiz gibi piyasaya göre oldukça uygun seviyelere gelecektir.

Genelde krediyi verecek banka ve sigortayı sağlayan ECA bu kredi karşılığında birinci sınıf bir Türk bankasından tüm kullanılan kredi için bir teminat mektubu istemektedir.
Banka teminatı dışında bir başka yol ise; eğer ana şirketin bilançosu uluslararası akredite bir kuruluş tarafından denetlenmiş ve ilgili bilanço göstergeleri uygunsa teminat mektubu yerine bilanço bazlı  finansman da yapılabilmektedir.

Finansman bir Türk bankasının teminat mektubuna veya şirket bilançonuna dayandırılıyorsa buna kabilirücu (recourse) bazlı finansman denilmektedir. Yani bir geri ödeme zorluğu durumunda yurtdışından kredi kullandıran banka alacağını Türk bankasından tahsil edebilmekte, ya da kefil olan bilanço sahibi şirketten talep edebilmektedir.
Bir de projenin kendi kendini ödediği proje kredilendirmesi var. Buna gayrikabilurücu (non recourse) bazlı proje finansmanı denmektedir. Burda krediyi verecek banka kredi karşılığında ilgili rüzgar santralinin aktiflerini rehin almakta ve gelirlerine temlik koymaktadır. Yani proje kendi kendini ödemektedir ve projenin gelecekteki gelirleri dışında herhangi bir teminat yoktur. Bu sayede ana şirketin bilançosuna yük gelmemekte bu kaynak diğer işlerde kullanılabilmektedir.

“Non-recourse” bazlı proje finansmanı uygulaması ülkemizde henüz çok azdır. Bunun en büyük sebebi yurtdışı kaynaklı kreditör bankaların çeşitli sebeplerden dolayı bu sürece henüz çok sıcak bakmamalarıdır.

Diğer sebepler de “non-recourse” proje finansmanı için süreçlerin uzun ve faiz oranlarının yüksek olması olarak sıralanabilir. Teminat mektuplu/bilanço bazlı  proje finansmanı için ortalama süreç bir kaç ayı bulurken, “non-recourse” bazlı proje finansmanı için süreçler minimum 6 ayı bulabilmektedir. Faiz oranları da ticari kredi faiz oranlarına yaklaşmaktadır.

Proje finansmanın en büyük faydası yatırımcının bilançosuna yük gelmediği için bu finansal kaynağı diğer yatırım gerektiren işlerinde kullanabilmektedir.

Rüzgar projelerinde yatırımcılarımız ihtiyaçlara göre yukarıda belirtilen finansman alternatiflerini kullanabilmektedir. Piyasada yavaş yavaş bilgi ve tecrübe birikimi oluşmuş bu sayede süreçler daha da kısalmaya başlamıştır.

Yatırımcılarımıza kolaylıklar dileğimle.