TEMA: ‘’Paris Anlaşması yeni bir iklim rejiminin temellerini oluşturacak’’

TEMA’ya göre  medeni olmanın yeni ölçütünün yüzde 100 yenilenebilir enerjiye dayalı ve karbonsuzlaştırılmış ekonomiye dönüşmek olduğu bir çağa giriliyor

16 Aralık 2015

TEMA Vakfı Paris İklim Zirvesi’nin sonrasında bir açıklama yayınladı.

Vakfın açıklamasında Paris Anlaşması uzun süredir beklenen ve yeni bir iklim rejiminin temellerini oluşturacak bir metin olarak nitelenirken, en önemli çıktısının ise  iklim değişikliğine bağlı ortalama sıcaklık artışlarının 1,5 derece ile sınırlandırılması hedefi olduğu kaydedildi.

Bu hedef için ise orta vadede küresel ekonominin tamamen karbonsuzlaştırılması, yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçiş gibi dönüşümlerin gerçekleşmesi gerektiğinin de altı çizildi.
TEMA Vakfı’nın ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları ile beraber bu dönüşümün gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaya devam edeceği de ifade edilen açıklamada, Paris İklim Zirvesi’nin yerinde takip eden TEMA Vakfı Genel Müdürü Barış Karapınar ve vakfın İklim Politikaları Koordinatörü Cem İskender Aydın’ın görüşleri de yer aldı.

TEMA Vakfı Genel Müdürü ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) baş yazarlarından Doç. Dr. Barış Karapınar şunları kaydetti;

‘’Paris’teki zirveyi, bundan önceki süreci de takip ettiğimiz gibi, çok yakından ve yerinden takip ettik. Bu zirveden bir anlaşma çıkmış olmasını devletler tarafından atılmış çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Özellikle sıcaklık artışını hayati bir sınır olan 1,5 derece ile sınırlama niyetinin anlaşma içinde yer alması çok önemli bir gelişme. Artık fosil yakıtların geride bırakıldığı ve medeni olmanın yeni ölçütünün yüzde 100 yenilenebilir enerjiye dayalı ve karbonsuzlaştırılmış ekonomiye dönüşmek olduğu bir çağa giriyoruz. Türkiye de bu yeni çağa hızla ayak uydurmalı ve öncelikli olarak planladığı 70’e yakın yeni kömürlü termik santralden vazgeçmeli’’

TEMA Vakfı İklim Politikaları Koordinatörü Cem İskender Aydın ise şunları söyledi:

‘’Anlaşmanın çıkmasında özellikle sivil toplumun yıllardır verdiği emek çok önemli. Devlet temsilcileri bu sefer 2009’da Kopenhag’da olduğu gibi bir anlaşma olmadan ülkelerine dönmeyi göze alamadılar çünkü sivil toplumdan gelecek tepkiden çekiniyorlardı. Biz de bu anlaşmayı bir son olarak değil, yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Çünkü anlaşmanın şu anki içeriği, hali hazırda sunulan katkı niyetleri ile bizi anlaşmada sunulan hedeflere ulaştırmaktan çok uzak. Biz de bu nedenle bundan sonra devletleri bu anlaşmanın içeriğini daha ileriye götürmeleri için ve anlaşmadaki hedefleri yerine getirmeleri için yakından takip edeceğiz.’’